Diyalektik süreç nasıl işliyor?

AxiBorea

Hectopat
Katılım
24 Aralık 2021
Mesajlar
1.038
Yer
İstanbul
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Ben diyalektiğin benim kişisel gelişimimde olumlu bir sonuç vereceğini düşünüyorum.

Ancak bu diyalektik süreç sizce nasıl işliyor? Ben de anlayamadım.

Felsefi bir soru olduğu için konuyu felsefe konusunda açtım.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Basit hâli ile "tez, antitez, sentez". Ortaya konan bir fikrin karşıtını da bilmek ve ikisinin çarpışmasından ya da kesişmesinden yeni bir fikir oluşturmak ve aynı döngüyü bir üst mertebede de tekrarlamak. Temeli bildiğim kadarı ile Herakleitos'a dayanır, lakin yüksek ihtimalle öncesi de vardır.
 
Yeni gördüm konuyu. Diyalektik süreçten bahsedildiğinde Hegel'den bahsetmemek olmaz. Ne kadar basit anlatabilirim bilmiyorum ama şansımı deneyeceğim.

Bambaşka bir şekilde diyalektik süreci en temelinde bir varlığın kendisini gerçekleştirmesine dayandırır dersek yanlış olmaz. Bu durumda ontolojik bir felsefeden bahsetmek mümkündür. İşin içine varlık girmiştir çünkü. Kendisinin görüşlerine göre bu durumu "hakikat" ve "töz" olarak ikiye ayırabiliriz:

Töz, genel anlamıyla kendisine özdeş olan herhangi bir "şey" olarak nitelendirilebilir. Felsefe tarihi boyunca pek çok açıdan ele alınmıştır ama şimdilik bu şekilde bilelim bunu. "Kendisine özdeş" olduğu için değişime uğraması mümkün olmamalıdır.

Hakikat ise daima aynıdır. Yalnızca birdir. Bunu değiştirmek olanaksızdır. Hali ile tözü kapsar. Ancak bildiğimiz kadarı ile mutlak zaman ve mekanda değişime uğrayan pek çok şey mevcuttur. Bunu da üçüncül olarak "özne" terimi ile açıklamak mümkündür.

Özne ise kendisi ile özdeş olamaz. Sürekli değişim halinde olan ve "tözü" ile asla bir olamayan bir gerçekliktir. Buradan çıkarılacak bir sonuç vardır: özne sürekli değişim halinde olduğu için fark edebildiğimiz bir şeydir. Yani mutlak zamanda mevcuttur. Töz ise farkındalığımızın dışındadır. Çünkü kendisi ile özdeşlemiştir. Zamandan münezzehtir. Şimdi bu ikisini birleştirelim:

Töz ve özne demiştik. Yani zamandan bağımsız ve bağımlı olan bu iki kavram hakikati oluşturur. Bağımlı ve bağımsız. Diyalektiğin temelindeki tez ve antiteze benzetebiliriz diye yorumluyorum. Bu ikisi birleştiğinde hakikati yani sentezi oluşturur. Hegel'in olaya basit bir "tez, antitez ve sentez" üçlemesi olarak bakmadığını, ontolojik yani varlıksal bir sorgulama yaparak aslında diyalektiğin "hayatın kendisinde var olduğu" görüşünü benimsediğini söylemek mümkündür.

Olabildiğince basite indirgemeye çalıştım. Faydası olursa ne mutlu bizlere.

Bu arada konuyu açtığınız için teşekkür ediyorum. Felsefe başlığında kaliteli konular görmeye ihtiyacımız var. Bu tarz konulara denk geldikçe yavaştan ben de yazmaya çalışacağım.
 
Son düzenleme:
Belki de tözün zıttı olmadığı içindir. Töz, öznede mevcuttur, özneye tesir ediyordur lakin özne bunun farkına varamıyordur. Ki töz varsa, sebep de tözde gizlidir.

"Aynı derede iki kere yıkanılmaz." bir tarafa, "Logos ortak da olsa sanki kendilerine göre düşünceleri varmış gibi yaşar insanlar" diğer tarafa.
 
Son düzenleme:
Evet aslında, tözün zıttı olamıyor. Kendisi ile özdeşleşmiş bir şeyin zıttı olamaz. O yüzden "Tez ve antitezi birleştirelim sonra sentez çıksın" demek Hegel için pek geçerli değil gibi. Son paragrafımda senin de tanımını yaptığın "tez, antitez, sentez" üçlemesine bir şekilde benzetmeye çalıştım. Oturdu gibi de sanki biraz...

Zaten diyalektiğin en uç noktası olarak kabul ediliyor Hegel. Getirdiği bakış açısına "Tin'in (Ruhun) Fenomenolojisi" eserinin giriş kısmında ulaşmak mümkün. Oradan hatırladıklarımı bir şekilde derleyip toparlamaya çalıştım ben de.

"Aynı derede iki kere yıkanılmaz."

Aslında aynı derede bir kere bile yıkanılmaz... Bu da böyle bir bakış açısı işte. Birazcık düşününce aydınlanıyorsun.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı