Diyanet'in “depremzede evlatlık ile evlenilebilir” fetvası gündemde

Bu kavrama katılmıyorum.

Atatürk'ün o yıllarda muhafazakar olan kesimin tepkisini almamak istediği için Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş olduğunu düşünüyor olmak, “devletin laik olması” kavramı ile ''din düşmanı olmak'' kavramının ilişkilendirilmemesi gerektiğine bir kez daha değiniyor.

Bu değinilen husustan kaynaklı olarak ise, devletin laik olması ile halkın dinlere inanıp inanmaması konusunda özgür bırakılmış olması hatta din üzerine olan bir kurum açılarak dini inancı olan kişilerin dini açıdan sağdan soldan duymuş oldukları bilgiler ile kandırılmaması gerektiği noktasında atılmış olan bir önemli adım olduğu bariz bir şekilde ortada.

Laik devlet, bütün dinlere karşı nötr olan devlet demektir; din düşmanı devlet demek değildir fakat o zamanın halkı bunu idrak edebilecek kadar aydın bir halk değildi maalesef. Saltanatın ve hilâfetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi inkılaplar üzerine halk hükûmetin din düşmanı olduğunu düşündü çünkü yüzyıllardır o topraklarda bu sistemler mevcuttu. Bundan dolayı da tepki gösterdi. Dediğim gibi, laik bir devlette devlet dini açıklamakla ilgilenmez. Kaldı ki kulağa mantıklı da gelmiyor zaten, dinin kitabını kendiniz okuyup yorumlamak varken neden başka bir kurum veya kuruluşun bunu sizin için yapmasına ihtiyaç duyasınız ki?
 
Laik devlet, bütün dinlere karşı nötr olan devlet demektir; din düşmanı devlet demek değildir fakat o zamanın halkı bunu idrak edebilecek kadar aydın bir halk değildi maalesef. Saltanatın ve hilâfetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi inkılaplar üzerine halk hükûmetin din düşmanı olduğunu düşündü çünkü yüzyıllardır o topraklarda bu sistemler mevcuttu. Bundan dolayı da tepki gösterdi. Dediğim gibi, laik bir devlette devlet dini açıklamakla ilgilenmez. Kaldı ki kulağa mantıklı da gelmiyor zaten, dinin kitabını kendiniz okuyup yorumlamak varken neden başka bir kurum veya kuruluşun bunu sizin için yapmasına ihtiyaç duyasınız ki?
Aslında bu iki farklı bakış açısı daima bir noktada birleşiyor.

Örneğin o yıllarda yaşamış olan *cahil halkın en azından inanmış olduğu din ile ilgili sağdan soldan yanlış/yalan bilgiler duymaması için de Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş olamaz mı? Özellikle de o yalan/yanlış bilgiler o zamanki yönetimi oldukça etkileyebilecek cinstendi ise.

Yani temel olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kurularak halkın baskılanmaya çalışılmış olması, doğrudan muhafazakar olan bir kesimden korkulmasından çok; bir dini inancı olan kişilerin dinini doğru bir şekilde öğrenebilmesi gerektiğine dair olan konuyu kapsıyor.

Senin ''Laik olan bir devlette din eğitimi neden verilebilir?'' şeklinde olan görüşün ise konuyu yine ''laik devlet fakat dini inanç konusunda özgür olan halk'' şeklinde olan formüle getiriyor.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı