Dolar Nereye Kadar Yükselecek?

Katılım
2 Aralık 2014
Mesajlar
633
Yer
İstanbul
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Bildiğiniz gibi 2015 yılından bu yana dolar yükselişte. 16 yıldır bu iktidar var. Sizce doların yükselişini neden durduramıyorlar. Nerede hata yaptılar. Geçen senelere kıyasla neler değişti.
 
Üretim yok, en ufak bir şeyde bile dışa bağımlı bir ülkeyiz. Enflasyon hızla yükseliyor. TL hızla değer kaybediyor. Ekonomi çökmüş durumda. Ülkeye, dış ülkelerden yatırım yok. Ayrılan sermaye yok. Ve daha say say bitmeyen sebeplerden dolayı yükseliyor. Yükselmeye de devam edecek.
 
Kendimize yetemiyoruz asıl sorun. Üretim, fabriklar yerlerde ve dışa bağlılık çok. Ekstra olarak;

Amerikalı ünlü ekonomist John Perkins’in “bir ekonomik tetikçinin itirafları” adlı kitabından birkaç alıntı;

* kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız..
* sonra onlara arabalarımızı satarız..
* daha sonra bankalarını satın alırız..
* o bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız..
* böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle..

o ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. o ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.

enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır..
aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton yığınları oluşur ve bizim şirketlerimiz kazanır..
o ülkedeki birileri de nemalandırılır. toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkânsızdır. plan böyle işler..

sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki;
“bize büyük borcunuz var. ödeyemiyorsunuz. o zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin!
askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, birleşmiş milletlerde bizim için oy verin!.
elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! onları amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!”
ve bu arada;
sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemlerini ele geçiririz..
bu, ikili üçlü dörtlü bir darbeler serisidir.
 
Soruyu yanlış sormuşsunuz. TL daha nereye kadar değer kaybetmeye devam edecek şekilde sormak gerekir. Durduramama sebebi denizin bitmesi elde satıp paraya çevirecek taşınmaz kazanımların kalmaması, en çok gazeteci tutuklayan ülkelerin başında gelmesi sebebiyle yabancı ülkelerdeki kötü imaj, OHAL sebebiyle mevcut yabancı yatırımcıların kaçması gelmeyi düşünenlerin çekinmesi, yaratılan korku imparatorluğu ile parlak geleceği olan zeki insanların küstürülüp yurt dışına kaçırılması, üretimin tamamen durmasıyla tüketim toplumu olup vatandaşın sırtına yüklediği vergi ve zamlar ile belini doğrultmaya çalışması ve en önemlisi her şeyin çözümünün tek kişiden beklenmesi.
 
Aslında olay doların yükselmesi değil. Türk Lira'sının değer kaybetmesi. Türkiye dünyadaki en hızlı büyüyen ülkelerden bir tanesi ve ne yazık ki büyüme olayı borçlanmadan yapılamıyor ve borçlandıkça da piyasa da borcu ödeyebilmek için dolar ihtiyacı artırıyor. Bunun yanı sıra iç piyasada ki tüketiminin çoğu biz fark etmesek de dolar üzerinden işlem görüyor. Kısa vade de düşmesinin imkanı bence yok. Ne kadar mı yükselir, bence bu gidişatla sonsuza kadar yükselir ekonomi de bir şeyler değişmedi sürece.
 
Kendimize yetemiyoruz asıl sorun. Üretim, fabriklar yerlerde ve dışa bağlılık çok. Ekstra olarak;

Amerikalı ünlü ekonomist John Perkins’in “bir ekonomik tetikçinin itirafları” adlı kitabından birkaç alıntı;

* kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız..
* sonra onlara arabalarımızı satarız..
* daha sonra bankalarını satın alırız..
* o bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız..
* böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle..

o ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. o ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.

enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır..
aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton yığınları oluşur ve bizim şirketlerimiz kazanır..
o ülkedeki birileri de nemalandırılır. toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkânsızdır. plan böyle işler..

sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki;
“bize büyük borcunuz var. ödeyemiyorsunuz. o zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin!
askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, birleşmiş milletlerde bizim için oy verin!.
elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! onları amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!”
ve bu arada;
sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemlerini ele geçiririz..
bu, ikili üçlü dörtlü bir darbeler serisidir.
Harbiden üzücü bi durumdayız okudukça bi tuhaf oldum ne kadar bilmek istemesekte gerçek bunlar.
 

Geri
Yukarı