Elden Ring benim oynadığım en güzel oyun. Kendi kategorisindeki oyunlar arasında devrim yapmış, önceki tüm fromsoftware ve souls-like oyunlarının üstüne 10 kat koymuş bir oyundur. Bu oyun da tarihteki sayılı oyunlar gibi ya çok sevilecek ya da belirli kafadaki insanlar tarafından hiç sevilmeyecektir. Aslına bakarsanız sevilmesi için 100'lerce neden varken sevilmemesi ve nefret edilmemesi için tek tük sebepler de mevcut oyunda.
Sevilmemesi için en basit nedenleri sayayım, geçen multiplayer Instagram postunun altında sırf yapımcının Japon olması ve Türk oyunculara "özel fiyatlandırma" yapmadığı için (Steam'da en ucuza alan ülke olmamıza rağmen ve 300 TL gibi bir fiyata almış olmamıza rağmen) ağlanması. Bence çok boş bir sebep. İkinci olarak ilk çıkıştaki optimizasyon sorunları. Bu sorunlar elbetteki çözülemeyecek sorunlar değildir. Eğer hater olmak istersen senin için çok büyük bir sebep olabilir ancak 50 saatin sonunda (oyunun daha ortasındayım) 3 defa drop yaşadım ve hiçbiri oyunumu baltalamadı. Tree Sentinel'da yaşamış herkes ancak zaten o bossu ben 30. saatte geri gelip kestim yani boşa ağladılar.
3. sebep olarak oyunun bazı noktalarda kendini tekrar ediyor olması. Bence bu da geçerli bir sebep değil çünkü 50. saatimde olmama rağmen tek tük mahzen bossları kendini tekrarladı, onun dışında halen daha açık dünyada gezerken vay anasını dediğim anlar oluyor.
From Software'in usta olduğu konulardan biri de yan görevler. Herkesin yapabileceği türden olmayışları Dark Souls 1'den beri devam eden bir gelenek. Basedeki kötü niyetli birinin senin yaptığın bir şeyden tetiklenip katliam çıkarması, bir tane kilisede gördüğün kanlar içindeki kızın babasını bulup ona yardım etmen ve hafızasını kaybetmiş olması. Ormanın içinde bir kulede ulayan yarı kurt yarı insan bir adamın senin yanına gelmesini sağlamak için parmak şıklatma Emote'unu keşfetmen ve bunu denemen. Ardından seni ablasının mekanına davet etmesi ve açık dünyayı oyunun sana bu şekilde keşfetmeye teşfik etmesi. Kurt adamın peşinden bir kuyuya inip yeni bir dünya keşfetmek.
Çok fazla spoiler vermeden üstün körü anlattım fakat son yıllarda hatta son 7 8 yılda bana bu tecrübeyi, bu denli bir zevki, keşfetme duygusunu, çaresizliği, özgürlüğü ve tutkuyu yaşatan bir oyuna rastlamadım. 15 yıldır piyasada çıkan oyunların %90'ını denedim ya da inceledim ve harbiden bu oyun "masterpiece" kalitesinde bir oyun olmuş. En son bu düşüncede olduğum oyun breath of the Wild'dı.
Elbetteki bana hak verenler ya da vermeyenler olacaktır, Fromsoft'a olan aşkımdan gözlerim kör olmuş ta diyebilirsiniz fakat olabildiğince objektif ve beklentim düşük bir şekilde geldim oyuna. Sosyal medya ve yapılan reklamlar beklentinizi gereksiz yükselttiyse bu oyuna karşı negatif görüşlere sahip olabilirsiniz ancak zaten kimse size bu oyun için beklentinizi ve hype'ınızı yüksek tutun demedi. Bu oyun halihazırda souls hayranları için bir nimet olacaktı ve onun da ötesine geçmeyi başardı.
Eğer denemediyseniz, denemek gibi bir fikriniz var ve bekliyorsanız kaçırmayın derim. En az 100 saatten fazla içerik, sizin yönelmenize göre saatlerce PvP ve PvE içeriği mevcut oyunda.
Sevilmemesi için en basit nedenleri sayayım, geçen multiplayer Instagram postunun altında sırf yapımcının Japon olması ve Türk oyunculara "özel fiyatlandırma" yapmadığı için (Steam'da en ucuza alan ülke olmamıza rağmen ve 300 TL gibi bir fiyata almış olmamıza rağmen) ağlanması. Bence çok boş bir sebep. İkinci olarak ilk çıkıştaki optimizasyon sorunları. Bu sorunlar elbetteki çözülemeyecek sorunlar değildir. Eğer hater olmak istersen senin için çok büyük bir sebep olabilir ancak 50 saatin sonunda (oyunun daha ortasındayım) 3 defa drop yaşadım ve hiçbiri oyunumu baltalamadı. Tree Sentinel'da yaşamış herkes ancak zaten o bossu ben 30. saatte geri gelip kestim yani boşa ağladılar.
3. sebep olarak oyunun bazı noktalarda kendini tekrar ediyor olması. Bence bu da geçerli bir sebep değil çünkü 50. saatimde olmama rağmen tek tük mahzen bossları kendini tekrarladı, onun dışında halen daha açık dünyada gezerken vay anasını dediğim anlar oluyor.
From Software'in usta olduğu konulardan biri de yan görevler. Herkesin yapabileceği türden olmayışları Dark Souls 1'den beri devam eden bir gelenek. Basedeki kötü niyetli birinin senin yaptığın bir şeyden tetiklenip katliam çıkarması, bir tane kilisede gördüğün kanlar içindeki kızın babasını bulup ona yardım etmen ve hafızasını kaybetmiş olması. Ormanın içinde bir kulede ulayan yarı kurt yarı insan bir adamın senin yanına gelmesini sağlamak için parmak şıklatma Emote'unu keşfetmen ve bunu denemen. Ardından seni ablasının mekanına davet etmesi ve açık dünyayı oyunun sana bu şekilde keşfetmeye teşfik etmesi. Kurt adamın peşinden bir kuyuya inip yeni bir dünya keşfetmek.
Çok fazla spoiler vermeden üstün körü anlattım fakat son yıllarda hatta son 7 8 yılda bana bu tecrübeyi, bu denli bir zevki, keşfetme duygusunu, çaresizliği, özgürlüğü ve tutkuyu yaşatan bir oyuna rastlamadım. 15 yıldır piyasada çıkan oyunların %90'ını denedim ya da inceledim ve harbiden bu oyun "masterpiece" kalitesinde bir oyun olmuş. En son bu düşüncede olduğum oyun breath of the Wild'dı.
Elbetteki bana hak verenler ya da vermeyenler olacaktır, Fromsoft'a olan aşkımdan gözlerim kör olmuş ta diyebilirsiniz fakat olabildiğince objektif ve beklentim düşük bir şekilde geldim oyuna. Sosyal medya ve yapılan reklamlar beklentinizi gereksiz yükselttiyse bu oyuna karşı negatif görüşlere sahip olabilirsiniz ancak zaten kimse size bu oyun için beklentinizi ve hype'ınızı yüksek tutun demedi. Bu oyun halihazırda souls hayranları için bir nimet olacaktı ve onun da ötesine geçmeyi başardı.
Eğer denemediyseniz, denemek gibi bir fikriniz var ve bekliyorsanız kaçırmayın derim. En az 100 saatten fazla içerik, sizin yönelmenize göre saatlerce PvP ve PvE içeriği mevcut oyunda.
Son düzenleyen: Moderatör:
.
