MrTanrikulu
Hectopat
- Katılım
- 24 Şubat 2018
- Mesajlar
- 114
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Selam arkadaşlar. Size içimi dökeceğim. Eski yıllarda, lise zamanlarımda ben bilgisayar kullanmayı öğrendim. Geç öğrenmiştim biraz, peder bey durumumuz olmasına rağmen inatla bilgisayar almazdı. Ben de biraz inek bir tiptim, oyundur falan pek ilgilenmiyordum. Yaşıtım olan kuzenim ilk masaüstüsünü 2007 gibi almıştı. Onlara gittikçe kullanmaya falan çalışırdım. Bizim eve giren ilk bilgisayar ise 2014 senesine tekabül ediyor. Lise 3'teydim o zaman, babam zorla ucuz bir laptop almıştı.
İlk o PC ile düzgün şekilde bilgisayar öğrendim. Ama ben bir garip öğrenmeye başladım. İşletim sistemi Windows 8'di. Hoşuma gitmiyordu. Önce onu değiştirmek, değiştimeyi öğrenmek istedim. Kuzene falan sordum. Bozarsın uğraşma falan dedi. Yeni cihaz, normalde başkası düzgün düzgün kullanır geçer ama ben de meraklıydım, internetten öyle böyle bunu Windows 7 yaptım, driver falan filan buldum, sonra beğenmedim XP yaptım, 8.1 yaptım, Linux'ları denedim. Kuramayacağım işletim sistemi kalmayana kadar format attım ayda bir. Sanal makine falan olaylarına girdim sonraları, sonra tek diske 2, hatta 3 işletim sistemi kurdum vs. Bunlar basit gelebilir size ama daha yeniydim PC işinde, herhangi bir eğitimim ya da bilgim yoktu. İnternetten buldugum şeyleri tatbik ediyordum. Kuzenim bu duruma aşırı şaşırıyordu, senelerdir PC kullanan arkadaşların format atmak için bilgisayarcıya gittiğini de duyuyordum. Ona da ben şaşırıyordum.
Sonra bu bilgisayarın için, parçaları merak ettim. Onu en az 10 defa sökmüşümdür, tamamen. Babam gördü bir defa, çok sinirlendi, ne yapıyorsun bozarsın dedi. Ben de sorun yok dedim, bir saate tamamen birleştirip çalışır halde önüne koydum. Parçaları öğreniyordum, RAM nedir, HDD nedir vs. vs. Buradan sonra elektronik işine sardım. Yine herhangi bir bilgim yok. Düz bir Anadolu Lisesinde son sınıfta okuyorum. Havya aldım. Lehim ekipmanları falan edindim. Bişilere lehim attım, öğrendim. Evde bir kutum vardı, eski elektronik alet parçaları, kablolar vs. Onlardan söke taka az çok devre ekipmanları, lehim, parça hakkında bilgim oluyordu. Lehimde kendi kendime ilerledim. Evde bir şey bozulsa (kettle, elektrik süpürgesi ya da kulaklık vs.) Hepsini tamir edebiliyordum, genelde lehim işleri oluyordu. TV bozulsa mesela tüplü TV vardı. İçini açıyorsun, patlayan kondansatörü bulup numarasına göre yenisini alıp (50 kuruştu) lehimliyorsun ve başka sorun yoksa oluyor. Bu işleme TV tamircisi 50 lira alıyordu. Tüm bunlara bir eğitime tabii olmadan kendi başıma yapa bula ulaşmıştım. Hobim olmuştu elektronik. Hobi olarak izliyor, okuyor, elimde olan imkanlarla yapmaya uğraşıyordum. Zevk alıyordum, kendi çapımda yapabildiğimi düşünüyorum.
Sonraları telefon işine de girdim. Telefonlarda denemeler yapıyordum, root atma, ROM yapma gibi şeyleri kolayca becerebildim. Yine aynı şekilde kendi telefonumun ekranını değiştirmiştim, daha önce yaptığım bir şey değildi ama kolayca yapmıştım. Yine devamında yazılım dillerine de bakmaya başladım, kaynak kitaplar alıyordum. Java ile çalışmaya başladım. Java bana kolay gelmişti, bir noktaya kadar gelmiş, basitçe algılayabilmiştim, öğreniyordum, aklıma giriyordu. O gün anneme ben Elektrik-Elektronik mühendisi olmak istiyorum dedim. Annemiz tabii memur ol kafasındaydı. Kızdı. Hep boş işlerle uğraştığımı, derslerimi aksattığımı söyledi. Kavga ettik. Lise sondaydım. Sınava az vardı, ben başka rüyalardaydım.
Hep bir yatkınlığım olduğunu düşünüyorum bu konularda, belki de benim yeteneğim buydu. Hani insanlar yeteneğini arar ya, benim hiçbir yeteneğim yok der, bulamaz, üzülür. Ben de düşünüyorum bu konuda, belki de benimki elektronikti. Ama şu ara ne durumdasın derseniz, ben eşit ağırlık öğrencisiydim, sonradan sınavlardı, üniversiteydi, yurttu, üniversite hayatıydı, kpssydi, ekonomik krizdi derken ben bu işi tamamen bırakmak zorunda kaldım. Sevemediğim bir bölümde okumaya çalıştım, öyle gittim, elektroniği devam ettiremedim. Havyam bile yoktur şu an. Keşke bu sistem bizi sen bu puanla anca şunu olursun diyeceğine, sen neye yatkınsın bakalım deseydi. Ama demedi, demiyor. Ailemiz de demedi, sen buna yatkın görünüyorsun, destek olalım demedi. Hepimiz okullarda hap bilgileri öğrendik, sonunda o hap bilgilerle sınavlara girdik. Geleceğimizi bu tayin etti. Bizim yeteneklerimiz, yatkınlıklarımız yerine eğitimde, kariyerimizde geleceğimizi bilmem kaçıncı devirde hangi devletin olduğu ya da saçma sapan, hayatta kullanmayacağımız mat konuları belirledi, belirliyor. Ve gelişen şartlar, bulunulan ortamlar, hayatın getirdikleri ne kadar hevesli olursanız, devam ettirmek isteseniz dahi sevdiğiniz şeyi yapmanıza engel oluyor. O yüzden siz siz olun bırakmayın diyemiyorum. Ben devam edemedim, yine edecek durumum yok maalesef. Çok da zaman geçti. Öldü belki de içimdeki heves.
Kısaca derdimi, içimi dökmek istemiştim, okuyan varsa bu yazıyı buralara kadar çok teşekkür ederim.
İlk o PC ile düzgün şekilde bilgisayar öğrendim. Ama ben bir garip öğrenmeye başladım. İşletim sistemi Windows 8'di. Hoşuma gitmiyordu. Önce onu değiştirmek, değiştimeyi öğrenmek istedim. Kuzene falan sordum. Bozarsın uğraşma falan dedi. Yeni cihaz, normalde başkası düzgün düzgün kullanır geçer ama ben de meraklıydım, internetten öyle böyle bunu Windows 7 yaptım, driver falan filan buldum, sonra beğenmedim XP yaptım, 8.1 yaptım, Linux'ları denedim. Kuramayacağım işletim sistemi kalmayana kadar format attım ayda bir. Sanal makine falan olaylarına girdim sonraları, sonra tek diske 2, hatta 3 işletim sistemi kurdum vs. Bunlar basit gelebilir size ama daha yeniydim PC işinde, herhangi bir eğitimim ya da bilgim yoktu. İnternetten buldugum şeyleri tatbik ediyordum. Kuzenim bu duruma aşırı şaşırıyordu, senelerdir PC kullanan arkadaşların format atmak için bilgisayarcıya gittiğini de duyuyordum. Ona da ben şaşırıyordum.
Sonra bu bilgisayarın için, parçaları merak ettim. Onu en az 10 defa sökmüşümdür, tamamen. Babam gördü bir defa, çok sinirlendi, ne yapıyorsun bozarsın dedi. Ben de sorun yok dedim, bir saate tamamen birleştirip çalışır halde önüne koydum. Parçaları öğreniyordum, RAM nedir, HDD nedir vs. vs. Buradan sonra elektronik işine sardım. Yine herhangi bir bilgim yok. Düz bir Anadolu Lisesinde son sınıfta okuyorum. Havya aldım. Lehim ekipmanları falan edindim. Bişilere lehim attım, öğrendim. Evde bir kutum vardı, eski elektronik alet parçaları, kablolar vs. Onlardan söke taka az çok devre ekipmanları, lehim, parça hakkında bilgim oluyordu. Lehimde kendi kendime ilerledim. Evde bir şey bozulsa (kettle, elektrik süpürgesi ya da kulaklık vs.) Hepsini tamir edebiliyordum, genelde lehim işleri oluyordu. TV bozulsa mesela tüplü TV vardı. İçini açıyorsun, patlayan kondansatörü bulup numarasına göre yenisini alıp (50 kuruştu) lehimliyorsun ve başka sorun yoksa oluyor. Bu işleme TV tamircisi 50 lira alıyordu. Tüm bunlara bir eğitime tabii olmadan kendi başıma yapa bula ulaşmıştım. Hobim olmuştu elektronik. Hobi olarak izliyor, okuyor, elimde olan imkanlarla yapmaya uğraşıyordum. Zevk alıyordum, kendi çapımda yapabildiğimi düşünüyorum.
Sonraları telefon işine de girdim. Telefonlarda denemeler yapıyordum, root atma, ROM yapma gibi şeyleri kolayca becerebildim. Yine aynı şekilde kendi telefonumun ekranını değiştirmiştim, daha önce yaptığım bir şey değildi ama kolayca yapmıştım. Yine devamında yazılım dillerine de bakmaya başladım, kaynak kitaplar alıyordum. Java ile çalışmaya başladım. Java bana kolay gelmişti, bir noktaya kadar gelmiş, basitçe algılayabilmiştim, öğreniyordum, aklıma giriyordu. O gün anneme ben Elektrik-Elektronik mühendisi olmak istiyorum dedim. Annemiz tabii memur ol kafasındaydı. Kızdı. Hep boş işlerle uğraştığımı, derslerimi aksattığımı söyledi. Kavga ettik. Lise sondaydım. Sınava az vardı, ben başka rüyalardaydım.
Hep bir yatkınlığım olduğunu düşünüyorum bu konularda, belki de benim yeteneğim buydu. Hani insanlar yeteneğini arar ya, benim hiçbir yeteneğim yok der, bulamaz, üzülür. Ben de düşünüyorum bu konuda, belki de benimki elektronikti. Ama şu ara ne durumdasın derseniz, ben eşit ağırlık öğrencisiydim, sonradan sınavlardı, üniversiteydi, yurttu, üniversite hayatıydı, kpssydi, ekonomik krizdi derken ben bu işi tamamen bırakmak zorunda kaldım. Sevemediğim bir bölümde okumaya çalıştım, öyle gittim, elektroniği devam ettiremedim. Havyam bile yoktur şu an. Keşke bu sistem bizi sen bu puanla anca şunu olursun diyeceğine, sen neye yatkınsın bakalım deseydi. Ama demedi, demiyor. Ailemiz de demedi, sen buna yatkın görünüyorsun, destek olalım demedi. Hepimiz okullarda hap bilgileri öğrendik, sonunda o hap bilgilerle sınavlara girdik. Geleceğimizi bu tayin etti. Bizim yeteneklerimiz, yatkınlıklarımız yerine eğitimde, kariyerimizde geleceğimizi bilmem kaçıncı devirde hangi devletin olduğu ya da saçma sapan, hayatta kullanmayacağımız mat konuları belirledi, belirliyor. Ve gelişen şartlar, bulunulan ortamlar, hayatın getirdikleri ne kadar hevesli olursanız, devam ettirmek isteseniz dahi sevdiğiniz şeyi yapmanıza engel oluyor. O yüzden siz siz olun bırakmayın diyemiyorum. Ben devam edemedim, yine edecek durumum yok maalesef. Çok da zaman geçti. Öldü belki de içimdeki heves.
Kısaca derdimi, içimi dökmek istemiştim, okuyan varsa bu yazıyı buralara kadar çok teşekkür ederim.