Gerçeklik göreceli bir şey midir?

Renk körlüğü felsefik değil, biyolojik,kimyasal yani bilimsel bir netliktir.
Gözde bulunan bazı sinir hücrelerinin fonksiyon kaybı yaşaması sonucunda cisimlerin yansıttığı farklı dalga boylarındaki ışıklar, beyne doğru biçimde iletilemez ve renkli görme olayı gerçekleşmez. Renklerin algılanmasında meydana gelen bu bozukluklar renk körlüğü olarak adlandırılır.
 
Bu verdiğiniz örnekler kabul ile alakalıdır. Çoğunluk gökyüzünü mor kabul ediyor diye gökyüzünün rengi mi değişiyor? O hâlâ aynı gökyüzü değil mi?
Peki din konusunda göreceli midir sizce?
 
Peki din konusunda göreceli midir sizce?
Orası özgür iradeyle ilgili. Bir müslüman iman ederek gerçek olanı kabullendiğini belirtir, bazıları inanmak olarak adlandırır. Bu soruya da objektif cevap verebilmek çok zor. Ben şahsen müslümanım ve tanrıyı farkedebilmek ile alakalı olduğunu düşünüyorum. "Farkeden iman eder, (henüz) farkedemeyen/fark ettiği halde kabullenmek istemeyen etmez" diye bir teorim de var. Aslında masadaki elmaya armut demek gibi. Ama herkes için o elma ve armut farklı anlamlar taşıyor.
 
Peki din konusunda göreceli midir sizce?
Din konusunda göreceli olmasa farklı dinler olmaz tek din olurdu.

Gökyüzü cidden mor ise bunun mavi olduğu nereden çıktı peki? Çoğunluk kabul ettiği için mi? Kabul ile ilgiliyse gerçekleri kabullere göre mi belirliyoruz?
 
Peki din konusunda göreceli midir sizce?

Tarafsız olarak net bir şey söyleyebilmem pek mümkün değil. Ama çok basit hâli ile "varsa vardır, yoksa yoktur" diyebilirim. İnsanın, kabul edip etmemesi kendi yorumudur.
 
Değerli bilgileriniz için çok teşekkürler. Felsefik açıdan yaklaşmaya çalıştım. Farklı bir bakış açısı ile yorumladım. Yardımcı olması açısından yukarılarda paylaştığım Kınaçiçeği fotoğrafı üzerinden gideyim. Arının algılamasıyla bizim algımız çok farklı. Acaba "Gerçek" rengi ne renk? Arının gördüğü gibi mavi mi yoksa bizim gördüğümüz gibi kırmızı mı? Aynı şekilde insanlar o kırmızı, güzel kokulu şeye çiçek demişler belki de bazı hayvanlar için çok zehirli bir şey o. Bizim isim verdiğimiz şeyler belki bambaşka şeyler.
 

Cevap verdiğiniz yorumumda son soruyu tekrar yazıyorum;

İnsanın isimlendirme şeklinin, gökyüzünün varlığına etkisi nedir?

Onun muhteviyatını değistirir mi?
 
İşte bende bunu merak ediyorum. Yanlış anlaşılmasın amacım polemik yapmak değil. Felsefe zaten soru sormadır. İnsanların kabul ettiği şeyler mi gerçek? Kabullerimize göre mi gerçekliği belirliyoruz.

Cevap verdiğiniz yorumumda son soruyu tekrar yazıyorum;

İnsanın isimlendirme şeklinin, gökyüzünün varlığına etkisi nedir?
Gökyüzü gerçekten orada ve var ama yorumlama farklı demeye gidiyor sizin sorunuza göre. O halde gerçeklik insanın kabul ettiği doğruya mı deniyor? Gökyüzü çok açık bir kavram gerçi uzaydan bakan birisi aynı yorumu yapabilir miydi mesela ?
 
Gökyüzü siz öyle değiniz için gökyüzü aslında. Dünyanın düz olduğunu savunan insanlara göre ise dışarı çıkmamıza engel bir kubbe. Siz, size öğretilen şeyleri kabul edip etmemekle mükellefsiniz. Ama bu gerçek olup olmadığını değiştirmiyor.

Şöyle bir örnek de verilebilir. Günümüzde 18 yaşından küçük biriyle evlenmek-birlikte olmak suç. Bu bir gerçek, toplumsal kabul gören bir gerçek. Bundan 200 yıl önce böyle bir gerçek yoktu. İnsanlar ergenliğe giren kızlarla evlenebiliyordu. Bu yasak değildi, ayıp değildi. Toplumsal kabul gören bir gerçek. Bana göre gerçeklik insanların kabul ettiği doğrulardır desem yanlış olmaz herhalde.
 
Son düzenleme:

Gerçek, nicelikle ilgilidir. Nitelikler ise hakikatin alanına girer. Hakikat, gerçek ile örtüştüğü vakit, doğru da gerçekten temellenmiş ve tüm bilinçler için ortak olur. Yoksa ortada gökyüzü mavi miydi? Kirmızı mıydı? diye bitmek tükenmek bilmeyen bir çatışma sürer de sürer.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…