'Had ı better talk to him.' derken neden 'to' koyuyoruz?

Tabii ki. Dillerle içli dışlı biri olarak elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
Hocam, ben 40 ders atladım. Konuları öğreniyorum, anlamada bir sorun olmuyor. .
Fakat konular ilerledikçe örneğin; 23.Dersteki kuralları unuttuğumu hissediyorum. Oradaki yazdıklarımı okuyorum ve tekrardan hatırlıyorum ama bu tamamladığım ders sayısı artınca çok zamanımı almaya ve uğraştırıcı olmaya başladı. Nasıl bir yol izlemeliyim unutmamak için.

Ek olarak Hocanın yazdığı Çeviriyle Öğren kitabını satın aldım.
Oradaki etkinlikleri çözüyorum ilerliyorum ama yaptıklarımın yeterli olmadığını hissediyorum.

Nasıl bir yol harita çizmem gerek?


Ben şöyle bir fikir buldum; Normalde yeni öğrendiğim kelimeleri türkçe ve ingilizce olarak defterime yazıyordum fakat zaman ilerledikçe kelimeler çoğalıyordu ve bazılarını unutuyordum.
Bunun için bilgisayardaki not defterine öğrendiğim kelimelerin sadece türkçelerini yazdım.
Hatta yeni şeyler öğrendikçe bunu güncelliyorum. Sonra fotokopi çekiyorum böylece haftada bir kez bulmaca gibi dolduruyorum. Bunu konulardaki örnek cümlelerde uygulamayı düşünüyorum.
 
Son düzenleme:
Hocam, ben 40 ders atladım. Konuları öğreniyorum, anlamada bir sorun olmuyor. .
Fakat konular ilerledikçe örneğin; 23.Dersteki kuralları unuttuğumu hissediyorum. Oradaki yazdıklarımı okuyorum ve tekrardan hatırlıyorum ama bu tamamladığım ders sayısı artınca çok zamanımı almaya ve uğraştırıcı olmaya başladı. Nasıl bir yol izlemeliyim unutmamak için.

Ek olarak Hocanın yazdığı Çeviriyle Öğren kitabını satın aldım.
Oradaki etkinlikleri çözüyorum ilerliyorum ama yaptıklarımın yeterli olmadığını hissediyorum.

Nasıl bir yol harita çizmem gerek?


Ben şöyle bir fikir buldum; Normalde yeni öğrendiğim kelimeleri türkçe ve ingilizce olarak defterime yazıyordum fakat zaman ilerledikçe kelimeler çoğalıyordu ve bazılarını unutuyordum.
Bunun için bilgisayardaki not defterine öğrendiğim kelimelerin sadece türkçelerini yazdım.
Hatta yeni şeyler öğrendikçe bunu güncelliyorum. Sonra fotokopi çekiyorum böylece haftada bir kez bulmaca gibi dolduruyorum. Bunu konulardaki örnek cümlelerde uygulamayı düşünüyorum.
Öğrendiğin kelimeleri kullanmazsan unutursun. Dil öğrenmenin yolu o dil ile haşır neşir olmaktan geçer. İngilizce içerik tüket, yabancı arkadaşlar edin onlarla sohbet et.
 
@Kristalhayat Hocam merhaba, bunlar yeni sorularım. Yardımcı olursanız hem bana hem diğer kişilere çok yararınız olur.

1-'I need call the police.' cümlesinde belirli bir polisi çağırmıyoruz, herhangi bir polisi çağırıyoruz peki neden 'the' yerine 'a' yazmıyoruz?

2-'We had better not aregue in here.' bu cümlede 'in' neden getirdik. Sadece 'here' desek olmaz mıydı?

3-'Have bath' ile 'take bath' arasında fark var mı?
'Eat breakfast' ile 'have breakfast' arasında fark var mı?
 
Ben şöyle bir fikir buldum; normalde yeni öğrendiğim kelimeleri Türkçe ve İngilizce olarak defterime yazıyordum fakat zaman ilerledikçe kelimeler çoğalıyordu ve bazılarını unutuyordum.
Bunun için bilgisayardaki not defterine öğrendiğim kelimelerin sadece türkçelerini yazdım.
Hatta yeni şeyler öğrendikçe bunu güncelliyorum. Sonra fotokopi çekiyorum böylece haftada bir kez bulmaca gibi dolduruyorum. Bunu konulardaki örnek cümlelerde uygulamayı düşünüyorum.

Bu çok ezbere bir mantık önermem. Ben şu şekilde öğrendim her ne kadar speaking de yardımcı olmasa da (çünkü biri ile kesinlikle alıştırma yapman lazım) reading ve listening de kesin yardımı dokunucaktır. İngilizcem berbattı gramer hiç yoktu hala yok çünkü ezber yapabilen biri değilim. Bir İngilizce roman vardı türkçesi yarıda bırakılmıştı. Bayağı beğenmiştim üşenmedim tüm sayfaları İngilizce çıktı aldım bir yaz oturdum okumaya başladım bir taraftan bilmediğim kelimeleri kağıda yazıyordum ama onlara sonradan bakmıyordum. O kelimelerle yine karşılaşınca eğer anlamını hatırlamıyorsam yine ingilizcelerini ve türkçelerini yazıyordum. Kelime ezberimde hiç yoktu ve günde birkaç saatte anca bir sayfa ilerletebiliyordum. Akşam saat 9 gibi oturup gece 2-3 gibi anca yatağa geçebiliyordum. İngilizce öğrenmek için değil kitabın geri kalanında ne olduğunu öğrenebilmek için. Bir nevi nefsime güzel gelecek şekilde ayarlamıştım kendimi. Bu böyle 1.5-2 ay devam etti ama nasıl bir kağıt birikmişti bir görsen artık öyle alışmıştımki bir bölümü bir saat içinde bitirmeye başladım. Kelimeleride artık biliyordum yani çoğunu. Bazen senin gibi anlamadığım gramerler oluyordu onları araştırıyordum ama ezberleyemiyordum. Yani cümledeki yanlışlığı fark edebilirim ama neden yanlış olduğunu söyleyemem çünkü göz aşinalığı. Cümleyi artık ezbere biliyorum. Kalıplaşmış yani. Sadece kitap okuyarak değil aynı zamanlarda anime tutkum vardı ki hala var fakat bazı bölümler ya da serilerin türkçesi yoktu ya da geç geliyordu. İngilizcesini buluyordum. Üşenmeden duraklata duraklata 20 dk bölümü 1.5 saatte bitiriveriyordum. Şimdi hiç duraklatmadan izleyebiliyorum. Tabii ki bilmediğim hala kelime var ve açıkçası konuşacak insan bulamadığım için speaking kıt bende yok denecek kadar ama adam karşımda konuşsun anlarım yani. Bir diğer nokta şarkı dinlemek. Şarkı dinlemek hobim ve şarkıları dinlerken lyrcis larına bakıyordum. Kareoke gibi düşün aynı zamanda bende söylüyordum. İlk başta berbat bir ingilizceydi yani akıcılığı yoktu. T, K, S, C gibi ünsüzleri çok sert söylüyordum ama şarkı dinleye dinleye söyleye söyleye şimdi telafuzumda bayağı iyi. En azından akıcı. Hala gramerlerle aram iyi değil. Niye o orada niye bu burada cevaplayamam çünkü Türkçeyi de öyle bilmiyorum ki dil öyle öğrenilmez bence. Yani bu şöyle bir şey. Türkçe dersi olmasa Türkçe dil bilgisini bilmek bir işine yarayacak mı günlük hayatta? Yazı diline belki yansır. Akademik yazı veya resmi yazılar vb. onun dışında bu benim öğreniş biçimim. Herkesin ki farklı. Sende sana uygun olanı yapmaya çalış. Bak okuldayken şunu ezberlemiştim ama fiillerin 2.3 halleri falan. Belkide bu ezberlerin en büyük artısı bu konuda oldu bana. Yardımcı olabildiysem ne iyi. Dil öğrenmek istiyorsan vazgeçemeyeceğin bir şekilde yap çünkü dil bir zorunluluk olunca öğrenilen bir şey keyfi öğrenemiyorsun.

1-'ı need call the police.' cümlesinde belirli bir polisi çağırmıyoruz, herhangi bir polisi çağırıyoruz peki neden 'the' yerine 'a' yazmıyoruz?

2-'we had better not aregue in here.' bu cümlede 'in' neden getirdik. Sadece 'here' desek olmaz mıydı?

3-'have bath' ile 'take bath' arasında fark var mı?
'Eat breakfast' ile 'have breakfast' arasında fark var mı?

İlki şu olabilir. Polis mesleğinden birini çağırıyorsun o polisin kimliğini bilmene gerek yok çünkü hepsi aynı işlevi yapıyor yani polisi tanıyorsun bir nevi. Mesela şöyle olsaydı 'yoldan geçerken bir polis gördüm' burada the police değil a police demeliydin fakat 'yoldan geçerken polis gördüm'de ise the police kullanman gerekiyor. İkincisinde polis mesleğine sahip birini görmüş olduğun için bir nevi onu, polis mesleği yapan tanımadığın bir kişi değil de bildiğin, tanıdığın koruma, denetleme görevi yapan bir varlık olarak gördüğün için olabilir.

İkincisi hakkında bir fikrim yok fakat tahmin yürütecek olursam oradaki here bir yeri belirtmek için değil durumu belirtmek için kullanılmış 'bu durumun içinde','bu noktada' anlamına gelen bir kalıp olabilir. O yüzden durumun içinde anlamını ifade eden in kullanılmış olabilir.

Üçüncüsü için ise kalıp cümleler ikisi de kabul olur. Konuşurken kimse sana yanlış demez fakat hani vardırya bazı cümlelerde bazen bazı kelimeler daha güzel oturur. Mesela 'muazzam bir şey Bu'ya da 'çok güzel bir şey bu' ilkini daha çok kullanırız. Kalıplaşmıştır artık. İllaki gramer konusunda ince detay farklılıklar vardır onu da bilemem burada bu kalıpları bilen biri cevaplasa daha iyi.

Tüm bu söylediklerim herhangi bir gramer bilgime değil de mantığıma göre söylediğim durumlar bu konuda asıl bilgili olan biri varsa cevaplarsa daha yararlı olur.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı