Haklı olmak ne işe yarar?

İki taraf da kendini haklı görüyorsa hiçbir şeye yaramaz. Bir tarafın alttan alıp kabullenmesi lazım eğer çözülecek bir durumsa.
 
Çözüm amaçlı değil de, haklı çıkmak için yapılan tartışmaların hiçbir değeri ve kazancı yok. Basitçe tartışmanın bir kültürü ve felsefe tarihinde geçmişi var. Doğru bir tartışmada amaç bir kanıya varmaktır ve tespit yapabilmektir.
 
X kişisi Y kişisinin haklılığını kabul etmiyor varsayalım. Bu durumda Y kişisi X kişisine haklılığını ispatlarsa sorunların çözüleceğini sanır. Halbuki X kişisi olayın özüne bakıp kendi haksızlığını kabul edip Y kişisinin de haklılığa onay verirse sorunlar çözülür. Ama X kişisi Y kişisinin haklılığını kabul etmeyip üstüne bir de Technopat üzerinde böyle bir konu açarsa ortadaki sorun asla çözülmez.

Erkek kadın ilişkisi fark etmez. Zeki olmanız lazım. Karşınızdaki kişiye "haklı olsan ne olacak? Ortadaki sorunlar çözülmedi." argümanını sunarsanız burada açıkça suçlu siz oluyorsunuz demektir. Çünkü karşının haklılığını kabul etmeyip üstüne bir de suçu onda buluyor olmuş oluyorsunuz. Aklınızı kullanın ve mutlu olmak için hayatı birbirinize kolaylaştırın.
 
X kişisi Y kişisinin haklılığını kabul etmiyor varsayalım. Bu durumda Y kişisi X kişisine haklılığını ispatlarsa sorunların çözüleceğini sanır. Halbuki X kişisi olayın özüne bakıp kendi haksızlığını kabul edip Y kişisinin de haklılığa onay verirse sorunlar çözülür. Ama X kişisi Y kişisinin haklılığını kabul etmeyip üstüne bir de Technopat üzerinde böyle bir konu açarsa ortadaki sorun asla çözülmez.
Çoğu durumda herkes olayı ele alış biçimiyle kendine haklılık çıkartabilir. İki taraf için de kendi açısından haklılık mevcut olabilir. Bundan dolayı herkesle her şey tartışılmaz zaten.

Durumu tartışırken iki tarafın da amacı çıkar yolu bulmak, çözmekle ilgili olmalı ki sonuca varılabilsin. Özellikle haklı olduğunu kabul ettirme baskısı işleri daha kötüleştirir.

Konu sahibinin yazdığına göre haklı/haksız olmaktan bağımsız şekilde çözülemeyen bir sorun mevcut. Bu durumda da haklılığın bir önemi kalmıyor.
 
Konu sahibinin yazdığına göre haklı/haksız olmaktan bağımsız şekilde çözülemeyen bir sorun mevcut. Bu durumda da haklılığın bir önemi kalmıyor.

Haklı veya haksız olmaktan bağımsız bir çözüm olduğunu pek sanmıyorum. Hayatım boyunca sürekli bu tartışmalara şahit oldum. Belki de yüzlerce defa bu argümanın sunulduğunu gördüm. Her seferinde de bu argümanı sunan herkes haksızdı. Bu cümle çok manipülatif bir cümle. Kısaca açıklaması şudur "sen haklısın ama ben senin haklılığını kabul etmiyorum. O yüzden bu mevzuyu daha da uzatıp en sonunda seni bezdirip kendimi haklı çıkaracağım." bu tartışmanın yaşandığı ortamda çevre çoğu zaman haklılığını ispatlamaya çalışan kişiyi "tamam amma uzattın, tamam sen haklısın." gibi cümleler kurar.
 
Haklı veya haksız olmaktan bağımsız bir çözüm olduğunu pek sanmıyorum. Hayatım boyunca sürekli bu tartışmalara şahit oldum. Belki de yüzlerce defa bu argümanın sunulduğunu gördüm. Her seferinde de bu argümanı sunan herkes haksızdı. Bu cümle çok manipülatif bir cümle. Kısaca açıklaması şudur "sen haklısın ama ben senin haklılığını kabul etmiyorum. O yüzden bu mevzuyu daha da uzatıp en sonunda seni bezdirip kendimi haklı çıkaracağım." bu tartışmanın yaşandığı ortamda çevre çoğu zaman haklılığını ispatlamaya çalışan kişiyi "tamam amma uzattın, tamam sen haklısın." gibi cümleler kurar.
Siyah-beyaz kadar açık bir konu varsa söylediklerinize hak veriyorum. Çok açık ve net olayda bu argüman sunuluyorsa manipülasyon vardır. Gri konulardaysa iki tarafın da kısmi anlayışa veya öz eleştiri, hem haklı hem haksız tarafları iki tarafın da ortaya döküp çıkar yolu bulmasından tarafım. Gri konuların varlığı da bir hayli fazla bence.

Genelde çok net haklılık olmayan konuda bir taraf sırf tartışma büyümesin diye haklısın diyerek boyun eğiyor, sonra o biriken ufak kalıntılar çığ gibi büyüyüp ileride öfke patlamasına dönüşebiliyor. Antik dönemde iki taraf sonuçtan tatmin olana kadar tartışmaların saatlerce ve günlerce sürdüğü oluyormuş. Günümüzde tersine illa her tartışmanın bir tarafı haklı çıkacağım diye anlamsız bir dayatma yapıyor, kabul ettirme baskısı var. Ondan düzgün iletişim kurup tartışamayacağım birisiyle ilişkiyi devam ettirmeyi de hiç düşünmem. Günlük hayattaki ve iş konusundaki zorunlu tartışmaları tamamen ayrı tutuyorum, bire bir ilişkiler için konuştum.
 
Siyah-beyaz kadar açık bir konu varsa söylediklerinize hak veriyorum. Çok açık ve net olayda bu argüman sunuluyorsa manipülasyon vardır. Gri konulardaysa iki tarafın da kısmı anlayışa veya öz eleştiri, hem haklı hem haksız tarafları iki tarafın da ortaya döküp çıkar yolu bulmasından tarafım. Gri konuların varlığı da bir hayli fazla bence.

Genelde çok net haklılık olmayan konuda bir taraf sırf tartışma büyümesin diye haklısın diyerek boyun eğiyor, sonra o biriken ufak kalıntılar çığ gibi büyüyüp ileride öfke patlamasına dönüşebiliyor. Antik dönemde iki taraf sonuçtan tatmin olana kadar tartışmaların saatlerce ve günlerce sürdüğü oluyormuş. Günümüzde tersine illa her tartışmanın bir tarafı haklı çıkacağım diye anlamsız bir dayatma yapıyor, kabul ettirme baskısı var. Ondan düzgün iletişim kurup tartışamayacağım birisiyle ilişkiyi devam ettirmeyi de hiç düşünmem. Günlük hayattaki ve iş konusundaki zorunlu tartışmaları tamamen ayrı tutuyorum, bire bir ilişkiler için konuştum.

Benim fikrimce gri diye bir şey yoktur. Griyi oluşturanlar haksızlığını kabul edemeyenlerdir. 2+2 her zaman 4 eder. Aslında aynı fikirdeyiz. İnsanlar zeki olup siyahı beyaza, beyazı da siyaha karıştırmamalı.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı
09:05:00