Ama cezalar caydırıcı değil ki, bak kardeş şeriata göre olan cezaları araştır. Caydırıcı cezalar, kimsenin gücü yetmez böyle şeylere korkudan. Şimdi adam keyfine adam öldürüyor 20 yıl sonra çıkıyor bir daha aynı şeyi yapıyor. Ama şeriatta direk idam, kimse de cinayet işleyemez çünkü kelle gider.
Dünyanın en huzurlu, suç oranının en düşük olduğu ülkeleri şeriatla yönetilmiyor. Hatta şeriatla yönetilen ülkelerde kültürel olarak insan ayrımcılığı, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı tavan yapmış durumda. Bir sistemi işleten o sistemin korkunçluğu ve keskinligi değildir, uygulamadaki kusursuzluğudur.
Bizzat Arabistan'a bir süre yaşamış ve bu sürede bir idama da denk gelmiş birisi olarak aşağıdakileri yazacağım:
Önce başka konudan örnek vereyim; bugün ülkemiz dünyada en çok sayıda inşaatla ilgili madde içeren kanuna sahip. Mahkemeler emsal kararlarla dolu, ama inşaat sektöründeki yolsuzluk oranı hala dünya listelerinde tepede, kalite de yerlerde. Kanunun sayısını arttırmak, cezalar vs eklemek iyi inşaat yapmaya yetmiyor demek ki. Hala paşa paşa bekliyoruz "o büyük İstanbul depremi gelince hepimiz öleceğiz" diye.
Benzer örnekleri eğitim sistemi için de verebiliriz ki bir ülkenin gelişmişlik seviyesini hem bilgi hem de kültür alanınındaki eğitim seviyesiyle ölçmek, cezalarının sayısı ve büyüklüğü ile ölçmekten daha geçerli bir yöntemdir.
Yazdığınız yazıdaki fikrinizin değil ama duygularınızın arkasındayım. Bence de insanlara zarar verenlere en ağır zararlar verilmeli, benim de "gönlüm" böyle istiyor. İçimdeki öfke ve nefret sizinle aynı fikirde. Ancak "aklım" ve "istatistikler" bir ülkenin kurtuluşunun bu yoldan geçmediğini biliyor.
Ceza sistemimiz gücü yetmeyenlere işleyen bir sistem. Tanıdığınız yoksa, ay sonunda tek bir eksik fişinizi bahane edilerek dükkanınız kapatılabilir, ama Vestel gibi büyük bir firmaysanız "hükumet vergilere el atsın da yurtdışı telefonlar aşırı pahalı olsun, bizim mallar satılsın" diye rica edersiniz, yurtdışından telefon kayıt ettirmek 1500 TL olur.
Örneğin Opel'seniz "imajımız zedeleniyor" diyip hakkınızda açılmış olan Ekşi Sözlük eleştirilerini bir bir, mahkeme kararı ile sildirebilirsiniz. Ya da benim gibi küçükseniz 10000 TL sermaye ile yıllarca bilgisayar dükkanı açıp çevirdikten sonra ilk çıkan mining krizinde büyük markalara getirilen "KDV indirimi" tarafından süpürülebilirsiniz.
Yukarıdakiler ekonomik örnekler. Bir de bir kadının arabasını sopayla parçaladıktan sonra (kadın da içindeyken) karakolda kahraman gibi karşılanan ve davası düşen baklavacılar var.
Kısacası, kanunu koyanın bile ona inancı olmadıktan sonra halkın buna uyumasını beklemek yanlış olur. Bugün bahsettiğiniz cezalar gelse sizin eliniz, benim bacaklarım kesilir belki ama sayısı azımsanmayacak bir kesim yol ortasında araba durdurup içindeki kadınlara tecavüz etse evrak bile doldurmadan yine keyiflerine bakarlar.