Evet arkadaşlar bu konumuzda HDR modunun kısa ve anlaşılır bir biçimde ne olduğunu ve nasıl ürünler ortaya çıkardığını göreceğiz. LG G2 ile çekilmiş fotoğraflar ile karşılaştırma yapacağız.
Öncelikle normal mod ile arasındaki farktan bahsedelim. Normal modda bir adet pozlama değerimiz vardır.
Ve çekilen fotoğrafın tüm alanlarında bu değer geçerlidir. Pozlamayı artırırsanız fotoğrafın tüm alanlarında etkili olur.
Peki ya ben yeri ve göğü aynı anda kadraja almak istersem ne olacak ?
Göğe odaklansam yer kararır, pozlamayı artırarak yeri aydınlatsam gök patlar ve detaylar kaybolur.
Bu tür kelimelerin beynimizde dans ettiği anlarda HDR modu yardımımıza koşar.
En anlaşılır haliyle fotoğraf makinemiz 3 veya daha fazla fotoğrafı aynı anda çeker.
3 farklı pozlama değerinde görüntüler elde eder ve bunları saklar çünkü kullanacak biraz sonra.
Dolayısıyla hareketli nesneleri HDR modunda çekmeye kalkışmayın, aynı anda birden çok kareyi yakalamaya çalışıyor. Her kamera için elbette bunu söyleyemem ancak genelde bu böyledir.
Kameramız düşünür, "Bu ağacın bulunduğu kısımda pozlama değeri neden bu kadar düşmüş ? Ağaca ait detayları bile göremez olmuşuz, resmen kararmış yahu" der.
Kameramız düşünür, "Yahu bu gökyüzünün güneşten tarafı güllük gülistanlık, her şey yolunda ancak güneş görmeyen tarafı resmen solmuş, ışıksız kısımdaki kalite bile düşer olmuş" der.
Ve bu alanları daha doğru pozlama değerleri ile çekilmiş diğer fotoğraflar ile değiştirir.
Zaten HDR modunda çekim yaptığınızda işleniyor tarzı bir yazı veya bildirim ile karşılaşırsınız.
Kameramız işte o sürede düşünmekte ve düşündüklerini hayata geçirmektedir.
Çektiği 3-5 fotoğrafın birleşiminden bir adet fotoğraf ortaya çıkartmaktadır.
Daha göze hitap eden, kartpostallık, adam akıllı, bir halta benzeyen fotoğraflar elde etmektedir.
İsterseniz karşılaştırmalı olarak HDR modunun nasıl bir etki yarattığına birlikte bakalım.
Çekmiş olduğum fotoğrafları birlikte yorumlayalım.
Bu konumuzda LG G2'nin ne kadar berbat fotoğraflar çekebildiğini de göreceğiz.
Fotoğraf çekmesini bilen birinin o fotoğrafları ne hale getirebildiğini de göreceğiz.
Ufak bir mod değişikliği ile bile ortaya ne tür değişiklikler geliyor bunu göreceğiz.
Öncelikle hayat kurtaran durumlar ile başlıyoruz :
Bu fotoğrafta G2 model telefonumuz ışık yetersizliği yüzünden kelimenin tam anlamıyla can çekişmektedir. Bu durum piksellere bile tam anlamıyla işlemiş durumda.
Lanet bir fotoğraf görmekteyiz. Nokia 5800'dan farkı yok açıkçası.
Ancak HDR modu ile çektiğimizde en azından doğru pozlama değeri ile durumu kurtarıyor.
Piksellerdeki pislilikten kurtarıyor bizi. Kesinlikle günü kurtardı.
Temiz bir gökyüzü ve temiz tahtalar... Ne kadar güzel dimi
Temiz tahtaları severim
Hayat kurtaran durumların 2. örneğine geldik.
Gökyüzü tek kelimeyle pislikten ölmüş durumda. Işık yetersizliğinden pikseller can çekişiyor.
Kameramız sağ taraftaki ışıktan yararlanamamış durumda. Bulutlar buluttan başka her şeye benziyor.
Evet HDR modunu açtık ve fark edilen ilk değişiklik elbetteki bulutlar.
Eski fotoğrafa nazaran adeta bir kuğunun gölde kanat çırpışı kadar nazik falan demeyeceğim elbette.
En azından o piksellerden bizi kurtarmış. Gökyüzünü olduğundan çok daha mavi gösterse de bunun bir önemi yok. İnsanlar gözüne hoş gelen şeylere bakar. Bu neden bu kadar mavi demez
Hep iyi şeyler yapıyor diyoruz ancak bu sefer yapamadığı bir şeyden bahsedeyim.
Mesela resmin sağ tarafındaki kaldırımlar.
1. resimde resmen patlamış bu bölge. HDR modda pozlaması kesinlikle düşürülmesi gereken bir bölge.
Ancak olmamış, HDR mod burayı düzeltmemiş.
Farklı örnekler ile devam ediyoruz :
Aşağıdaki resimde aslında pek bir bozukluk görmez sıradan bir kullanıcı.
Ancak ağacın en alt kısımdaki dalları o kadar da keskin ve net gözükmüyor bu resimde.
Gölge düşmüş diyebiliriz. Veya bulutların çok ufak bir kısmında patlama var.
Ancak HDR ile çektiğimizde bulutları ve dalları farklı pozlama değerlerinde işlediği için daha patlaksız ve gölgesiz bir görüntü elde ediyoruz.
Bakın ağacın dalları gölgesiz ve oldukça görünür biçimde.
Ve yukarıdaki fotoğrafta görmediğimiz bulut detayları burada daha bir görünür biçimde.
Pozlama değerinin aşağı kısımda yükseldiğini açıkça görebiliyoruz.
Başka bir örnek ile devam ediyoruz :
Sıradaki görsele baktığımızda sıradan bir kullanıcı pek bir şey sezmez.
Ancak ben ağaçların dallarının neden bu kadar gölgeli ve karanlık olduğunu sorarım kendime.
Emin olun çıplak gözle bakıldığında böyle görmezsiniz o ağaçları.
Ağaçların karanlık görünmesine neden olan şey masmavi gökyüzüdür. O koskoca gökyüzü orada dururken ağaçlar için pozlama değerini değiştirmez, değiştirmek istemez kameranız.
Ancak HDR modda çekildiğinde ağaçların o gölge ve karanlıktan kurtulduğunu, kırmızı evin eskisi kadar koyu kırmızı olmadığını görüyoruz. Yani pozlama artırılmış bu bölgelerde.
Bulutlara baktığımızda genel anlamda biraz daha açık bir renk hakim olduğunu görüyoruz.
Aşağıdaki resim ile yukarıdakini aynı kare altında inceleyin. Kim o karanlık fotoğrafı tercih eder ki ?
İşte HDR'nin anlamı da budur : Görselin tamamını bozmadan, gerekli kısımları düzeltmemize olanak sağlar.
Bizde örnek bitmez : Devam ediyoruz. Farklı farklı karelerde inceleyelim ki HDR'nin ne işe yaradığını gerçek alamda görelim, öğrenelim. Nerede kullanacağımızı bilelim.
Aşağıdaki resime bakacak olursak hiç de HDR'ye ihtiyaç duymadığını şak diye söyleyebilirim.
Bulutların sol üst kısmında ufak bir detay kaybı olsa da gayet kabul edilebilir bir fotoğraf.
Gökyüzüne bakıyoruz gayet iyi, ağaçların en alt dallarına bakıyoruz ee yine iyi.
Böyle bir alanı HDR ile çekersek ne olur ? Ortaya ne çıkar ? O halde aşağı kayıyoruz.
Artık ruhlar alemine doğru yolculuk etmeye başlıyoruz
Bulutların daha da detaylandığını görüyoruz. Ancak yapraklar olduğundan daha açık gibi gözükmeye başlamış.
EEE HDR'nin bir anlam ifade etmediği durumlar da oluyor.
Normal mod :
HDR :
Düzgün bir kamera ile düzgün bir manzarada çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir.
Benim çekim yaptığım yerler saçma sapan yerler açıkçası
HDR biraz da ruhlar alemine yolculuk gibidir arkadaşlar. Doğru yerde kullanıldığında sanki farklı bir boyut yaratır. Hissedersiniz zaten
Gerçeklikten dışarı taşıp, farklı boyutlar yaratabilen bir mod bu aslında Sadece kullanmasını bilmek gerek.
Öncelikle normal mod ile arasındaki farktan bahsedelim. Normal modda bir adet pozlama değerimiz vardır.
Ve çekilen fotoğrafın tüm alanlarında bu değer geçerlidir. Pozlamayı artırırsanız fotoğrafın tüm alanlarında etkili olur.
Peki ya ben yeri ve göğü aynı anda kadraja almak istersem ne olacak ?
Göğe odaklansam yer kararır, pozlamayı artırarak yeri aydınlatsam gök patlar ve detaylar kaybolur.
Bu tür kelimelerin beynimizde dans ettiği anlarda HDR modu yardımımıza koşar.
En anlaşılır haliyle fotoğraf makinemiz 3 veya daha fazla fotoğrafı aynı anda çeker.
3 farklı pozlama değerinde görüntüler elde eder ve bunları saklar çünkü kullanacak biraz sonra.
Dolayısıyla hareketli nesneleri HDR modunda çekmeye kalkışmayın, aynı anda birden çok kareyi yakalamaya çalışıyor. Her kamera için elbette bunu söyleyemem ancak genelde bu böyledir.
Kameramız düşünür, "Bu ağacın bulunduğu kısımda pozlama değeri neden bu kadar düşmüş ? Ağaca ait detayları bile göremez olmuşuz, resmen kararmış yahu" der.
Kameramız düşünür, "Yahu bu gökyüzünün güneşten tarafı güllük gülistanlık, her şey yolunda ancak güneş görmeyen tarafı resmen solmuş, ışıksız kısımdaki kalite bile düşer olmuş" der.
Ve bu alanları daha doğru pozlama değerleri ile çekilmiş diğer fotoğraflar ile değiştirir.
Zaten HDR modunda çekim yaptığınızda işleniyor tarzı bir yazı veya bildirim ile karşılaşırsınız.
Kameramız işte o sürede düşünmekte ve düşündüklerini hayata geçirmektedir.
Çektiği 3-5 fotoğrafın birleşiminden bir adet fotoğraf ortaya çıkartmaktadır.
Daha göze hitap eden, kartpostallık, adam akıllı, bir halta benzeyen fotoğraflar elde etmektedir.
İsterseniz karşılaştırmalı olarak HDR modunun nasıl bir etki yarattığına birlikte bakalım.
Çekmiş olduğum fotoğrafları birlikte yorumlayalım.
Bu konumuzda LG G2'nin ne kadar berbat fotoğraflar çekebildiğini de göreceğiz.
Fotoğraf çekmesini bilen birinin o fotoğrafları ne hale getirebildiğini de göreceğiz.
Ufak bir mod değişikliği ile bile ortaya ne tür değişiklikler geliyor bunu göreceğiz.
Öncelikle hayat kurtaran durumlar ile başlıyoruz :
Bu fotoğrafta G2 model telefonumuz ışık yetersizliği yüzünden kelimenin tam anlamıyla can çekişmektedir. Bu durum piksellere bile tam anlamıyla işlemiş durumda.
Lanet bir fotoğraf görmekteyiz. Nokia 5800'dan farkı yok açıkçası.
Ancak HDR modu ile çektiğimizde en azından doğru pozlama değeri ile durumu kurtarıyor.
Piksellerdeki pislilikten kurtarıyor bizi. Kesinlikle günü kurtardı.
Temiz bir gökyüzü ve temiz tahtalar... Ne kadar güzel dimi
Temiz tahtaları severim
Hayat kurtaran durumların 2. örneğine geldik.
Gökyüzü tek kelimeyle pislikten ölmüş durumda. Işık yetersizliğinden pikseller can çekişiyor.
Kameramız sağ taraftaki ışıktan yararlanamamış durumda. Bulutlar buluttan başka her şeye benziyor.
Evet HDR modunu açtık ve fark edilen ilk değişiklik elbetteki bulutlar.
Eski fotoğrafa nazaran adeta bir kuğunun gölde kanat çırpışı kadar nazik falan demeyeceğim elbette.
En azından o piksellerden bizi kurtarmış. Gökyüzünü olduğundan çok daha mavi gösterse de bunun bir önemi yok. İnsanlar gözüne hoş gelen şeylere bakar. Bu neden bu kadar mavi demez
Hep iyi şeyler yapıyor diyoruz ancak bu sefer yapamadığı bir şeyden bahsedeyim.
Mesela resmin sağ tarafındaki kaldırımlar.
1. resimde resmen patlamış bu bölge. HDR modda pozlaması kesinlikle düşürülmesi gereken bir bölge.
Ancak olmamış, HDR mod burayı düzeltmemiş.
Farklı örnekler ile devam ediyoruz :
Aşağıdaki resimde aslında pek bir bozukluk görmez sıradan bir kullanıcı.
Ancak ağacın en alt kısımdaki dalları o kadar da keskin ve net gözükmüyor bu resimde.
Gölge düşmüş diyebiliriz. Veya bulutların çok ufak bir kısmında patlama var.
Ancak HDR ile çektiğimizde bulutları ve dalları farklı pozlama değerlerinde işlediği için daha patlaksız ve gölgesiz bir görüntü elde ediyoruz.
Bakın ağacın dalları gölgesiz ve oldukça görünür biçimde.
Ve yukarıdaki fotoğrafta görmediğimiz bulut detayları burada daha bir görünür biçimde.
Pozlama değerinin aşağı kısımda yükseldiğini açıkça görebiliyoruz.
Başka bir örnek ile devam ediyoruz :
Sıradaki görsele baktığımızda sıradan bir kullanıcı pek bir şey sezmez.
Ancak ben ağaçların dallarının neden bu kadar gölgeli ve karanlık olduğunu sorarım kendime.
Emin olun çıplak gözle bakıldığında böyle görmezsiniz o ağaçları.
Ağaçların karanlık görünmesine neden olan şey masmavi gökyüzüdür. O koskoca gökyüzü orada dururken ağaçlar için pozlama değerini değiştirmez, değiştirmek istemez kameranız.
Ancak HDR modda çekildiğinde ağaçların o gölge ve karanlıktan kurtulduğunu, kırmızı evin eskisi kadar koyu kırmızı olmadığını görüyoruz. Yani pozlama artırılmış bu bölgelerde.
Bulutlara baktığımızda genel anlamda biraz daha açık bir renk hakim olduğunu görüyoruz.
Aşağıdaki resim ile yukarıdakini aynı kare altında inceleyin. Kim o karanlık fotoğrafı tercih eder ki ?
İşte HDR'nin anlamı da budur : Görselin tamamını bozmadan, gerekli kısımları düzeltmemize olanak sağlar.
Bizde örnek bitmez : Devam ediyoruz. Farklı farklı karelerde inceleyelim ki HDR'nin ne işe yaradığını gerçek alamda görelim, öğrenelim. Nerede kullanacağımızı bilelim.
Aşağıdaki resime bakacak olursak hiç de HDR'ye ihtiyaç duymadığını şak diye söyleyebilirim.
Bulutların sol üst kısmında ufak bir detay kaybı olsa da gayet kabul edilebilir bir fotoğraf.
Gökyüzüne bakıyoruz gayet iyi, ağaçların en alt dallarına bakıyoruz ee yine iyi.
Böyle bir alanı HDR ile çekersek ne olur ? Ortaya ne çıkar ? O halde aşağı kayıyoruz.
Artık ruhlar alemine doğru yolculuk etmeye başlıyoruz
Bulutların daha da detaylandığını görüyoruz. Ancak yapraklar olduğundan daha açık gibi gözükmeye başlamış.
EEE HDR'nin bir anlam ifade etmediği durumlar da oluyor.
Normal mod :
HDR :
Düzgün bir kamera ile düzgün bir manzarada çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir.
Benim çekim yaptığım yerler saçma sapan yerler açıkçası
HDR biraz da ruhlar alemine yolculuk gibidir arkadaşlar. Doğru yerde kullanıldığında sanki farklı bir boyut yaratır. Hissedersiniz zaten
Gerçeklikten dışarı taşıp, farklı boyutlar yaratabilen bir mod bu aslında
Sadece kullanmasını bilmek gerek.
