Hiç deprem anına tanık oldunuz mu?

4-5 büyüklüklü çok depreme tanık oldum. En büyüğü ise Elazığ depremi oldu. Hiç hissetmediğim derecede bir deprem hissiyatı yaşattı bana. Umarım bir daha da tanık olmam.
 
Yüzlerce desem şaşırma:) Büyük '99 depreminden tut artçı sallantılara kadar. Bandırma, İzmir, İstanbul gibi yerlerde yaşayınca depreme Japonlar kadar alışkın hale geliyorsun:) Açıkçası depremde korku veya panik olmuyor bende. Heyecan oluyor tabii:) Çünkü ne yapmam gerektiğini biliyorum. Ne zaman hareket etmem, nereye saklanmam, ne zaman tahliye etmem gerektiğini öğrendim. Hatta insanları yönetmeye bile başladım bazı depremlerde:)

Deprem öldürmez, bina öldürür diye boşuna dememişler:)
 
99 depremini yaşandığı bölge civarında oturmayan depremle karşılaştım demesin :) Depremin ne olduğunu daha kavrayamamış kişilerdir çünkü. O şiddetin nelere yol açacağını anca hayal edebilir :D Konuda avize sallandı diyorlar, ulan burada ev yılan dansı yapıyordu siz ne diyorsunuz :D
 
Eylül 2009 ramazan ayıydı biri akşam teravih vakti 4.5, biri sahur vakti 4.7, biri de sabah olduydu şiddetini tam hatırlamıyorum ama daha az şiddetliydi.
 
99 depreminden bu yana tüm depremleri artçıları hissettim diyebilirim. Yaşadığım yerler İstanbul ve İzmir.

99 depreminde lise sondaydım. 3. Efes Dark biramı yudumlar iken oldu deprem. Yani uyanıktım. Sonra İzmir'e taşındım. Orada da irili ufaklı tüm depremleri hissettim. 3 tane sağlam olduğunu hatırlıyorum. 6 senedir İstanbul'dayım. Bu en son olan depremde hastanedeydim. Psikiyatri bölümü. Doktora deprem korkum, anksiyetemi anlatır iken oldu. Hatta elimde doktorun yazdığı belge bile var. "Görüşme sırasında deprem oldu. Kişinin anksiyetesi belirgindi" şeklinde.

Deprem korkusu tamamen binaya güvenmemekteden kaynaklıdır. Biliyorsunuz ki ülkede hırsız kaynıyor. Demirinden mi çaldı, betonundan mı çaldı bilinmez. Kontrol edip sağlam raporu veren daha büyük hırsız o ayrı konu.

Depremin büyüklüğü açıkçası önemli değil. En son Manisa'da oldu mesela. İstanbul'da çok hissedildi. Sanki burada olmuş gibi. Tabii bu konuda fazla bilgim yok ama depremin büyüklüğünü sadece 6,5 - 4,3 rakamlardan ibaret olduğunu sanmayın. Çünkü depremin uzunluğu da önemli. Yani ne kadar sürdüğü. Neden derseniz? Binanın belli bir dayanma sınırı var. O süreyi geçtiğin de dayanamıyor ve yıkılıyor.

Neyse. 99 depremini yaşamayanlar pek anlamaz durumu fakat 99 depreminde sokağa çıktığımda caddeler sokaklar toz duman içindeydi. Bursa yakınlarındaydım.

Siz ya da çoğu insan deprem olduktan 1-2 gün sonra normale dönebiliyor. Ben ise bu duyguyu 365 gün yaşıyorum. Ve berbat bir şey.
 
99'a kadar hiç deprem hissetmemiştim. 17 Ağustos'ta 12 yaşındaydım, İstanbul'da yaşıyordum. Ciddi kriz anlarında gereksiz derecede sakin olurum. Deprem sonrasında (evdeki herkes şoka girdiğinden mantıklı hareket etmiyorlardı) 12 yaşındaki bir çocuktan beklenmeyen biçimde evden çıkarken anahtar, cüzdan ve para almayı akıl etmiştim. Ona rağmen 17 Ağustos'ta korkudan çenemin titremesini durduramadığımı bilirim. Yaşamamış olanlara şiddetini, yaşadığımız şoku anlatmak pek mümkün değil. Ve üstelik etrafımızda hiçbir bina yıkılmamıştı. Elektrikler kesildi, herkes sürüler halinde açık alanlara yürümeye başladı. Herkes zombi gibiydi, kimse düşünmüyor yanındaki ne yapıyorsa aynısını yapıyordu.
Sabah elektriklerin gelmesi ile birlikte Gölcük ve diğer yerlerin halini görünce panik duygusuna yas da eklendi. Depremin ikincisi bekleniyordu. Ahmet Mete Işıkara her deprem bu aralar olabilir dediği an herkes dışarıda yatmaya başlıyordu. İlkinin şoku nedeniyle hep deprem uyurken olacakmış gibi geliyordu insanlara.

NOT: Kimse hatırlamasa ya da hatırlamak istemese de adım gibi biliyorum ki 17 Ağustos'tan önce Ahmet Mete Işıkara çok yakında deprem olacak hazırlıklı olmalıyız diye açıklama yapmıştı. Ve tabi ki bir kişi bile umursamamıştı. Nereden hatırlıyorsun bu kadar net derseniz; deprem olabilir korkusuyla ranzanın alt katında kimsenin yatmasını istemiyordum, üst kısmı depremde düşerse altta ezilebiliriz diye düşünüyordum. Bu yüzden kardeşimle hep üst katta beraber yatmıştık birkaç hafta boyunca. Deprem olduğu gece kardeşim babaannemlerde kalmıştı, ben de kitap okurken ranzanın alt yatağında uyuyakalmışım. 🙄

En son Silivri'de art arda olan depremlerin en şiddetlisinde ofisteydim, kahvemi alıp çıktım odadan. Herkes panik halindeyken bahçede kahve içmeye devam ettim. Tabi sonra sevgili iş arkadaşlarım bana "depremden kaçarken çay içen adam" muamelesi yaptılar. 😄
 

Geri
Yukarı