İbrahim meselesi

McSoren

Decapat
Katılım
6 Ekim 2023
Mesajlar
742
Çözümler
2
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Merhaba, bugün bayağıdır kafama takılan bir konuyu buraya sunma kararı aldım. O da İbrahim hikayesi.
İbrahim'in hikayesini bilmeyen azdır diye tahmin ediyorum. Yine de özetleyeyim.
Tanrı İbrahim'e oğlu Ishak'ı moriah bölgesindeki yehova-jireh dağında kurban etmesini emreder. İbrahim, Ishak'ı bir sunağa bağladıktan sonra itaat etmeye başladığında, rab'bin meleği tarafından durdurulur; İbrahim'in oğlunu insan kurbanı olarak sunması, Tanrı'nın İbrahim'in dindar itaatini takdir etmesi üzerine, bir koç ortaya çıkar ve Ishak'ın yerine kesilir.
Bu incilde anlatılan versiyon. Diğer versiyonlarda pek farklı değil. Ama benim kafama oturmayan noktalar var.
1: İbrahim'in kabulü
İbrahim, Tanrı'nın isteği üzerine oğlunu kurban etmek için dağa götürür. Burada bir çelişki olduğunu düşünüyorum. İbrahim bu isteğin Tanrı'dan geldiğini nasıl anladı? Tamam bu pek zor değil Tanrı ona kendisinin söylediğini bir şekilde gösterdi ama İbrahim nasıl kabul etti? Sonuçta Tanrı iyidir. Tanrı böyle bir şey istemez diyerek reddedebilir di çünkü burada Tanrı'nın istediği şey kötü ama Tanrı böyle bir şey istemez. Bence İbrahim reddetseydi gine sınavdan geçerdi.
2: Bir şey Tanrı söylediği için mi iyidir, yoksa zaten iyi olduğu için mi Tanrı onu söyler?
Burada 2.seçeneği ekleyebiliriz çünkü eğer Tanrı iyi olanı söylüyorsa iyi olana göre hareket ediyor demektir, ama Tanrı en üstün olduğu için bir şeye göre hareket etmez. 1. şeçenekte ise biraz kavramlar bulanıklaşıyor. Bursa'da etik nihilizme doğru kayıyor. Burada en mantıklı cevap bence Tanrı neyin iyi olacağını biliyor ve onu istiyor. Söyleyeceklerim bu kadardı. 2. maddeyi biraz kendim cevaplamiş gibi olsam da yoruma yapabilirsiniz.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bunun gerçek olduğunu düşünürsek, yani İbrahim'in bir mit değil de tarihi bir kişilik olduğunu düşünürsek, İbrahim bir sanrı içerisindedir.

Paganistik kültürde çocuk kurbanı yaygın bir durumdur. Burada bilinmesi gerekilen durum, İbrahim'in kabilesi içindeki hiyerarşisi. Eğer, koşullar zor ve kabile de zor durumda ise bu durumdan kurtulabilmek için oğlunu kurban etmeyi tercih etmiş, bunu da "Tanrı böyle istiyor." diye yorumlamış olabilir.


Felsefi olarak tartışmak isterdim ama ortada felsefi bir çıkarım yok. Çünkü, İbrahim korkuyor. İnsanlar, anlamlandıramadığı şeyden korkarlar. Büyük ihtimalle İbrahim, psikolojik sorunlar ile baş ediyordu ve sesler duyuyordu. Bunu da anlamlandıramadığı için bunu "Tanrı böyle istiyor." sebebine bağladı.

Yani İbrahim, Eyüp ile aynı eylemi gerçekleştirdi. KORKTU...

İkinci olarak, önkabul Tanrının sıfatları değil, Tanrının kendisidir. Tanrıya "iyi" sıfatını yüklemek o zamanın Mezopotamya kültürüne göre bakarsak, absüttür. Çünkü birden çok Tanrı ve Tanrıların nitelikleri vardır.
 
Bunun gerçek olduğunu düşünürsek, yani İbrahim'in bir mit değil de tarihi bir kişilik olduğunu düşünürsek, İbrahim bir sanrı içerisindedir.

Paganistik kültürde çocuk kurbanı yaygın bir durumdur. Burada bilinmesi gerekilen durum, İbrahim'in kabilesi içindeki hiyerarşisi. Eğer, koşullar zor ve kabile de zor durumda ise bu durumdan kurtulabilmek için oğlunu kurban etmeyi tercih etmiş, bunu da "Tanrı böyle istiyor." diye yorumlamış olabilir.


Felsefi olarak tartışmak isterdim ama ortada felsefi bir çıkarım yok. Çünkü, İbrahim korkuyor. İnsanlar, anlamlandıramadığı şeyden korkarlar. Büyük ihtimalle İbrahim, psikolojik sorunlar ile baş ediyordu ve sesler duyuyordu. Bunu da anlamlandıramadığı için bunu "Tanrı böyle istiyor." sebebine bağladı.

Yani İbrahim, Eyüp ile aynı eylemi gerçekleştirdi. KORKTU...

İkinci olarak, önkabul Tanrının sıfatları değil, Tanrının kendisidir. Tanrıya "iyi" sıfatını yüklemek o zamanın Mezopotamya kültürüne göre bakarsak, absüttür. Çünkü birden çok Tanrı ve Tanrıların nitelikleri vardır.
O zamanin kültürüne bakmamıştım sağol. Söylediğiniz gibi ibrahim büyük bir korku içerisinde bencede. Tanrı, o zaman şimdiki gibi anlanmamis olabilir.
 
Nasıl Adem-Havva ve Nuh Tufanı bir mitse bu da bir mittir. Hiçbir geçerliliği olmayan klasik Ortadoğu mitlerinden biri.

Koskoca evreni yarattığı iddaa edilen bir tanrının ne insan üretmesine ne de bu tür işlerle uğraşmasının imkanı yok bir kere.

Darwin'in çok güzel bir sözü var bu durumla ilgili, kibir içinde yaşayan insan, Tanrı'nın bir müdahalesini gerektirecek kadar büyük bir eser olduğunu düşünür.

Dinozorlar yok olmasaydı bugün bunları yazamazdınız bile.

Biyolojik bir tanrının varlığı evrim tarafından çürütülmüştür. Tanrıya başvurmak evrenin nasıl meydana geldiği sorununu çözebilir. Fakat bu defa da karşımıza başka bir sorun çıkarır. Tanrı nasıl meydana geldi? Bu da çok daha zor bir sorundur, çünkü Tanrı evrenden daha şaşırtıcıdır. Evreni açıklamak için bir Tanrı'ya ihtiyaç duyuyorsak, Tanrıyı açıklamak için bir Süper Tanrıya, Süper Tanrıyı açıklamak için de Mega Süper Tanrıya ihtiyaç duymanız gerekir bu da sonsuza kadar gider. Tanrının ezeli olduğu, nedensiz var olduğu gibi saçmalıkları da iddaa ederseniz o zaman da evrenin de nedensiz var olabileceğini kabul etmeniz gerekir. Biliyoruz ki bir örnek vereyim Kuantum dalgalanması, tamamen boşluktan, nedensiz kendiliğinden bir enerjinin görülmesidir.

Anlamadığımız bir şey için Tanrı sözde bir açıklama getirir. Evrenin varlığı Tanrıya inanmamız için bir neden sunmaz. Canlıların kendiliğinden çoğalmasının gerçekten de aşırı derecede olasılık dışı olduğunu kabul etsek bile, Tanrıya başvurmamız için hala bir neden yoktur.

Anlamadığınız her şeyi Tanrıya bağlıyorsunuz, Tanrı sizin için, dünyanın tüm gizemlerini, zekanızın karşılaştığı tüm zorlukları süpürdüğünüz bir yer gibi. Adeta aklınızı devre dışı bırakıp bunu tanrının yaptığını söylüyorsunuz.

Evreni yaratma yeteneğine sahip bir varlığın aklının, Afrika savanasında toplumsal kümeler içerisinde yaşamaya uyum sağlamış iki ayaklı bir maymun ile aynı duygusal yapıları taşıyor olması en baştan olasılık dışıdır.

Tanrıcılık, kötülük ve acının açıklamasını yapmaya çalışır ve yetersiz kaldığında durumu bir gizem ya da inanç sınavı ilan eder.

Bilimin, bir zamanlar doldurulmaz gibi görünen boşlukları doldurmak gibi kötü bir alışkanlığı vardır.
 
Anlamadığınız her şeyi Tanrıya bağlıyorsunuz, Tanrı sizin için, dünyanın tüm gizemlerini, zekanızın karşılaştığı tüm zorlukları süpürdüğünüz bir yer gibi. Adeta aklınızı devre dışı bırakıp bunu tanrının yaptığını söylüyorsunuz.
Hocam buradaki paragrafa kesinlikle katılıyorum. Eski zamanlarda büyünün (?) yaygın olması birazda dolaylı olarak Tanrıya sığınmak gibi bir anlama sahip oluyor.

Aklımızın almadığı olayları Tanrıya veya olağanüstü güçlere sahip olan büyüye bağlıyoruz.
Tabii ki yaşadığımız dönemde bilimin bu kadar etken olması bu kişilerin işine gelmediği için bilime düşman olurlar.
 
Nasıl adem-havva ve nuh tufanı bir mitse bu da bir mittir. Hiçbir geçerliliği olmayan klasik Orta Doğu mitlerinden biri.

Koskoca evreni yarattığı iddia edilen bir Tanrı'nın ne insan üretmesine ne de bu tür işlerle uğraşmasının imkanı yok bir kere.

Darwin'in çok güzel bir sözü var bu durumla ilgili, kibir içinde yaşayan insan, Tanrı'nın bir müdahalesini gerektirecek kadar büyük bir eser olduğunu düşünür.

Dinozorlar yok olmasaydı bugün bunları yazamazdınız bile.

Biyolojik bir Tanrı'nın varlığı evrim tarafından çürütülmüştür. Tanrı'ya başvurmak evrenin nasıl meydana geldiği sorununu çözebilir. Fakat bu defa da karşımıza başka bir sorun çıkarır. Tanrı nasıl meydana geldi? Bu da çok daha zor bir sorundur, çünkü Tanrı evrenden daha şaşırtıcıdır. Evreni açıklamak için bir Tanrı'ya ihtiyaç duyuyorsak, Tanrı'yı açıklamak için bir süper Tanrı'ya, süper Tanrı'yı açıklamak için de mega süper Tanrı'ya ihtiyaç duymanız gerekir bu da sonsuza kadar gider. Tanrı'nın ezeli olduğu, nedensiz var olduğu gibi saçmalıkları da iddia ederseniz o zaman da evrenin de nedensiz var olabileceğini kabul etmeniz gerekir. Biliyoruz ki bir örnek vereyim kuantum dalgalanması, tamamen boşluktan, nedensiz kendiliğinden bir enerjinin görülmesidir.

Anlamadığımız bir şey için Tanrı sözde bir açıklama getirir. Evrenin varlığı Tanrı'ya inanmamız için bir neden sunmaz. Canlıların kendiliğinden çoğalmasının gerçekten de aşırı derecede olasılık dışı olduğunu kabul etsek bile, Tanrı'ya başvurmamız için hala bir neden yoktur.

Anlamadığınız her şeyi Tanrı'ya bağlıyorsunuz, Tanrı sizin için, dünyanın tüm gizemlerini, zekanızın karşılaştığı tüm zorlukları süpürdüğünüz bir yer gibi. Adeta aklınızı devre dışı bırakıp bunu Tanrı'nın yaptığını söylüyorsunuz.

Evreni yaratma yeteneğine sahip bir varlığın aklının, Afrika savanasında toplumsal kümeler içerisinde yaşamaya uyum sağlamış iki ayaklı bir maymun ile aynı duygusal yapıları taşıyor olması en baştan olasılık dışıdır.

Tanrıcılık, kötülük ve acının açıklamasını yapmaya çalışır ve yetersiz kaldığında durumu bir gizem ya da inanç sınavı ilan eder.

Bilimin, bir zamanlar doldurulmaz gibi görünen boşlukları doldurmak gibi kötü bir alışkanlığı vardır.

Kesinlikle katılıyorum en iyi sekilde böyle özetlenirdi. Sorma amacim MİT'te kafama takilan soruydu. Tanrı'yi daha çok kolaya kaçmak gibi de görebiliriz bence şu an. Yorumunuz için teşekkürler.
 
Cehaletten başka bir şey değil dostum. Dünya 4.5 milyar yaşında, gezegende yaşam 3.8 milyar yıldır var o da ilk bakteriler bizim tespit edebildiğimiz. Homo Sapiens türü de 300 bin yıldır var taş patlasa. Bir tanesi bile demiyor koskoca tanrı bu kadar yıl niye beklemiş son 300 bin yılda insan denen varlığı yaratmış. Var olmuş türlerin %99'u yok olmuş bir tanesi demiyor madem canlılar bu kadar kusursuz bunları neden yok etme gereği duydun. İnandıkları tanrı sadist bir tanrı, inandıkları tanrı bilgisiz bir tanrı, inandıkları tanrı canlı üretmesini bilemeyecek kadar vasıfsız bir tanrı. Gerçek bu, zorunuza gitse de evrim bilen birinin bu saçmalıklara inanmasının mümkünü yok.

Din toplumları kontrol altında tutmak için bir araçtır özellikle de fakirleri. Egemen toplumlar halkı uyutmak için dini araç olarak kullanır ve bundan son derecede başarı sağlarlar. Aynı şekilde tanrıyı da buna alet ederler. Nasıl ki bir yerde güvenlik kamerası olursa orada siz kamera yüzünden hırsızlık vb. işleri yapmaya kalkışmazsınız, aynı durumda yukarıdan birinin sizi gözetlediğinizi sandığınızda da aynı tavrı sergilemeye devam edersiniz.

Sapiens türü korkak ve kibirli bir canlıdır. Özel olduğunu sanar, öldükten sonra hayatın devam edeceği ile ilgili kendini avutur durur, günün sonunda da bilim karşısında yenilmeye mahkum olur.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı