Benim olduğum lisede, kimsenin ne mantığını kavramaya ne de sorgulamaya çaba sarf ediyor. Aynı şekil hocalar da, ezberle geç mantığıyla anlatıyorlar.Ezberlemesin, öğrensin. Mantığını sorgulasın. Sınavı geçmek için ezberlerse tabii ki unutur. Formül verip geçen eğitim sisteminde sorun var. Ortak olarak gösterilen lisenin birinci sınıf derslerini herkesin bilmesi gerekiyor. Din dersi gibi saçma sapan konular haricinde olan çoğu şey önemli. Kimse gidip toplama ve çarpma gibi basit şeyleri unutmuyor. Birkaç organın ve maddenin ne işe yaradığını öğrenmek de zor değil. Lisenin son sınıfına doğru zaten bölüm seçmek serbest.
Bir öğretmen olarak gerçekten öğretmenlerin yıllık olarak psikolojik testlere tabi tutulmasını istiyorum.Benim olduğum lisede, kimsenin ne mantığını kavramaya ne de sorgulamaya çaba sarf ediyor. Aynı şekil hocalar da, ezberle geç mantığıyla anlatıyorlar.
Sistemin her tarafında problem var. Okumayacak olan çocuğu sen zorla o okula sokuyorsun. Ondan sonra da, tuvaletlerde neden sigara içiliyor, neden derste uyuyor gibi serzenişler. Öğretmenlerin ilk önce denetlenmesi gerekiyor, bu gözler dersi anlatmak yerine reels kaydıran tipleri gördü ya. Adam boşuna devletten para alıyor. Bir soruyu yapamazsın, herkesin içinde azarlar ''senden bir halt olmaz, senin eğitim hayatın bitecek'' gibi. Bu mu Öğretmen? Neden o çocuğun elinden tutmuyorsun.
Neyse, görüşünüze saygım var. İyi Sosyaller.
Öğrencinin keyfine göre ders şekillendirme hakkı yoktur. Öğrenci öğrenmeye geliyor adı üzerinde. Ben mat seviyom tek mat alayım. Ben kimya seviyom tek kimya alayım öyle şey mi olur. Ben resim çiziyorum sadece resim çizdirsinler oh ne ala. Öğrencinin görevi tüm dersleri almaktır. Dayatma diye bir şey yok. Öğrenci öğrenme görevini kaybetmiştir bu memlekette İsmet Paşa'nın dediği gibi.Boş gelip boş gitmesine neden olan kimler?
Sen o çocuğun merakını, ilgisine gören şekillendirmezsen, o çocuğa ''bundan birşey olmaz'' derler. Sözel zekası olan birisine Fizik, Kimya, Biyolojiyi dayatsan ne olacak? O çocuk hadi onları ezberledi, yüksek not aldı, ileride hepsini unutacak, ve bu hayatta en önemli şey olan zamanı gidecek.
Saçma sapan din dersleri, saçma sapan müfredat ile bu noktaya gelindi, bunun sebebi de bellidir. Birçok kişi bu müfredatta harcandı. Ondan sonra da ''neden böyle oldu'' demesinler, gayet iyi biliyorlar bunu sebebini.
Burada öğretmen kötüyse öğrencinin ekstra çabalaması gerekiyor. İnternet çağında bir ton kaynak bulunuyor. Başkasına çok bağlı olmamak ve sorgulamak gerekli. Öğrenmeyi seven birisini kimse durduramaz. Ben daha birinci sınıfta olduğumu ve tatilde ikinci dönem konularını bitirdiğimi hatırlıyorum. Derste bildiğim konular anlatılınca sıkıntıdan ne yapsam diye düşünüyordum. Okumayı yeni yeni çözmüştüm. İngilizce ve matematik derslerinde de daha dönem başında senelik kitabı bitiriyordum.Benim olduğum lisede, kimsenin ne mantığını kavramaya ne de sorgulamaya çaba sarf ediyor. Aynı şekil hocalar da ezberle geç mantığıyla anlatıyorlar.
Evet, saçma bir şekilde ortaokuldan mezun olup liseye geçen tipler mevcut. Dersi sevdiremezseniz zaten o kişi dinlemez, diğerlerinin de dikkati kaçar.Sistemin her tarafında problem var. Okumayacak olan çocuğu sen zorla o okula sokuyorsun. Ondan sonra da tuvaletlerde neden sigara içiliyor, neden derste uyuyor gibi serzenişler.
Slaytçı dediğim bir tayfa var. Kendi öğrendiği her şeyi unutmuş, slayttan yazdırıp duruyor. Birkaç tane örnek soru çözüp geçiyor ve onları da ezberlemiş. Bir kelimeyi bile doğru düzgün söyleyemeyen İngilizce öğretmeni de gördüm.Öğretmenlerin ilk önce denetlenmesi gerekiyor, bu gözler dersi anlatmak yerine Reels kaydıran tipleri gördü ya.
Bunu şikayet edebilmeniz gerekli.Bir soruyu yapamazsın, herkesin içinde azarlar “Senden bir halt olmaz, senin eğitim hayatın bitecek.” gibi.
@EymK, insan kendi dilini ve edebiyatını bilmelidir, bunun sayısalla alakası yok. Üniversitede hangi bölüme gittiğiniz fark etmeksizin, üniversitede de Türk dili ve edebiyatı dersi alıyorsunuz.
Üniversitede bunu profesörüne söylersin kardeşim o da seni 7. senende mezun eder12.sınıfa giden bir sayısal öğrencisi olarak neden 1945 yılındaki adamın yazdığı hikayeyi neden bileyim.
Üniversitede bunu profesörüne söylersin kardeşim o da seni 7. senende mezun eder![]()
Şu yüzden bilmelisin, beyin kıvrımları önemlidir ve geliştirilmelidir.12.sınıfa giden bir sayısal öğrencisi olarak neden 1945 yılındaki adamın yazdığı hikayeyi neden bileyim.
Sayısalın dili Türkçe değil mi? Orada okuduğunuz soruyu anlamak için neye ihtiyacınız var? Türkçe bilgisine. Kendi dilimizde nereye nokta, virgül, boşluk konmasını bilmeyen bir şekilde yetiştiriyoruz öğrencilerimizi. B2 seviyesine kadar yükselmiş, İngilizce geliştirmiş öğrencilerim sınavda büyük küçük harf yazamıyorlar, noktalama kullanamıyorlar.
Ayrıca bu söylediğinize göre üniversite sınavından dilcilerin vay haline. Sayısal en azından sözle ders alıyor, sözel en azından sayısal ders alıyor. Eşit ağırlık hepsini alıyor ama dil hiçbir sayısal dersi almadığı halde üniversite sınavında matematik ve fen yapıldığı zaman avantaj sağlıyor.
Arkadaşlar beklediğiniz notları kendi gözünüzden bekliyorsunuz tabi. Örneğin benim için kağıt düzeni, imla önemlidir. Soruları yazmışız adam kağıdın arkası boş kullanmıyor da sorunun yanına kargacık burgacık cevap sıkıştırıyor. Ben doğru da olsa tam puan vermem.Biraz düşünsene öğretmenleri kendini beğenmiş acımasız olanları 95 beklediğim sınavdan nasıl 68 aldım? Konusmadan ve dinlemeden 20-50 girdi sınıfın en zekisi olmama rağmen 58 oldu notum. Takdir alamayacağım.
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.