technolojiseven
Attopat
- Katılım
- 27 Haziran 2024
- Mesajlar
- 37
- Makaleler
- 1
Muhterem forum sakinleri, değerli sosyal medya fenomenleri, kıymetli teknoloji âşıkları ve saygıdeğer internet gezginleri,
Bugün sizlere öyle bir mesele hakkında danışacağım ki, sanki bir Şekspir trajedisinin modern versiyonunu yaşıyor gibiyim. Hamlet'in "Olmak ya da olmamak" sorusu yerine, "iPhone SE 2020'yi almak ya da almamak, işte bütün mesele bu!" diye haykırasım geliyor. Evet, bildiniz! Yine o malum akıllı telefonlar meselesi. Hani şu hayatımızı kolaylaştırdığını iddia edip, aslında bizi kendine bağımlı hale getiren, cebimizde taşıdığımız küçük dikdörtgen şeytanlar var ya, işte onlardan bahsediyorum.
Şimdi, dikkatinizi rica ediyorum. Zira anlatacağım hikâye, modern çağın tüketim çılgınlığı ile teknoloji bağımlılığının kesiştiği noktada cereyan ediyor. Adeta bir Dostoyevski romanı gibi karmaşık, bir Kafka eseri kadar absürt, ve belki de bir Dan Brown romanı kadar gizem dolu. Buyurun, hep beraber bu dijital çıkmaza dalıp gidelim.
Efendim, bendeniz günlerdir, haftalardır, hatta aylardır bir telefon alma fikri ile yanıp tutuşuyorum. Ama öyle sıradan bir telefon değil ha! Öyle "Alo" demek için, mesaj atmak için falan değil yani. Asıl mesele şu: Ben bu telefonu adeta bir Hollywoodtrandy yönetmeni edasıyla kullanmak istiyorum. Kamera diyorum, fotoğraf diyorum, video diyorum. Hatta öyle böyle değil, render diyorum, video renderı diyorum. Yani anlayacağınız, elimde tuttuğum şey sanki bir telefon değil de, Steven Spielberg'in sihirli değneği olacak adeta!
Gelelim işin püf noktasına. Malumunuz, piyasada onlarca, yüzlerce telefon var. Android'inden iOS'una, Huawei'sinden Samsung'una kadar bir sürü seçenek mevcut. Ama benim gönlüm bir iPhone'da. Hem de nasıl bir iPhone biliyor musunuz? iPhone SE 2020! Evet, yanlış duymadınız. Ne iPhone 15 Pro Max, ne iPhone 14 Ultra Mega Süper Deluxe Edition. Bizim gözümüz iPhone SE 2020'de.
Şimdi diyeceksiniz ki, "Yahu kardeşim, sen teknoloji tutkunu değil misin? Neden en son model bir telefon almıyorsun?" İşte tam da burada, hikâyemizin en can alıcı noktasına geliyoruz. Zira bu iPhone SE 2020, öyle sıradan bir fiyata sahip değil. Hayır, zannettiğiniz gibi pahalı da değil. Tam tersine, inanılmaz derecede ucuz! Nasıl mı? Anlatayım.
Efendim, gün geldi, devran döndü, bu fakir kulunuz internette gezinirken bir de ne görsün? Yurt dışında bir sitede, iPhone SE 2020 sadece ve sadece 120 Euro'ya satılıyor! Evet, yanlış duymadınız. Sadece 120 Euro! Üstelik ikinci el bile değil, sıfır! (Pardon, yanlış söyledim. İkinci el tabii ki. Ama neredeyse sıfır gibi!)
Şimdi, biliyorum içinizden "Yahu bu adam bizi mi kandırıyor?" diye geçiriyorsunuz. Ama dur, dahası var! Bu telefon sadece ucuz değil, aynı zamanda 30 gün iade garantisi ve 12 ay normal garantisi var! Yani düşünsenize, alıyorsunuz telefonu, bir ay içinde beğenmezseniz geri gönderiyorsunuz, beğenirseniz de tam bir yıl boyunca keyfini çıkarıyorsunuz. Eğer bir şey olursa da hop, gönderiyorsunuz geri. Tabii gönderebilirseniz...
İşte tam bu noktada, sizlerin o engin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacım var. Zira kafamda bir sürü soru işareti dans ediyor. Mesela, bu telefonu Türkiye'ye getirdiğimde ne olacak? IMEI kaydı nasıl yapılacak? Ya gümrükte takılırsa? Ya da diyelim ki bir sorun çıktı ve garantiye göndermem gerekti, nasıl göndereceğim? DHL ile mi, yoksa güvercin postası ile mi?
Bir de şu var: Bu telefon sadece kamera için kullanılır mı? Yani tamam, güzel çekiyor olabilir ama ya diğer özellikleri? Mesela Android'de yapamadığım şeyler var, onları yapabilecek miyim? Bazı uygulamalar var, isimlerini vermiyorum çünkü reklam olmasın (ama aslında vermek istiyorum, çünkü belki siz bilirsiniz bu uygulamaları), acaba onlar bu telefonda çalışacak mı?
Şimdi siz diyeceksiniz ki, "Kardeşim madem bu kadar düşünüyorsun, neden gidip adam akıllı bir Android telefon almıyorsun?" Haklısınız, vallahi de haklısınız, billahi de haklısınız. Ama işte o iPhone'un bir havası var, anlatabiliyor muyum? Hani derler ya, "Bir elma yedim, boğazımda kaldı." İşte aynen öyle bir durum. Bu iPhone, adeta yasak elmayı yemiş Âdem'in modern versiyonu gibi. Biliyorum ki alırsam cennetten kovulacağım (yani cüzdanım boşalacak), ama yine de dayanamıyorum işte!
Peki ya bu telefonu alırsam ve pişman olursam? Ya da almaz da pişman olursam? Ya alır da mutlu olursam? Ya da alır, mutlu olur ama sonra daha iyisi çıkınca yine mutsuz olursam? Görüyorsunuz değil mi, nasıl bir ikilemde olduğumu? Sanki Schrödinger'in kedisi gibi, hem almış hem almamış durumdayım şu anda!
Bir de şu var: Bu telefonu sadece kamera için kullanacağım diyorum ama ya sonra bağımlısı olursam? Ya gece gündüz elimden düşürmez hale gelirsem? Ya sosyal hayatım biterse? Ya arkadaşlarım beni "Hey, iPhone'cu!" diye çağırmaya başlarsa? Ya da daha kötüsü, ya kimse umursamazsa?
Ve tabii ki, en önemlisi: Bu telefonu alırsam, acaba Steve Jobs'un ruhu beni kutsar mı? Ya da tam tersine, "Yahu bizim telefonları bu kadar ucuza almayın artık!" diye ahiretten sitem eder mi?
Şimdi sizlere soruyorum, ey forum ahalisi, ey teknoloji guruları, ey akıllı telefon filozofları: Ne yapmalıyım? Bu telefonu almalı mıyım, almamalı mıyım? Alsam mı, almasam mı? Yoksa alıp da sonra satmayı mı düşünsem? Ya da belki de hiç telefon kullanmayıp, eski usul güvercin postası ile mi iletişim kursam?
Bu zavallı kulunuza yardım edin. Fikirlerinizi, önerilerinizi, hatta ve hatta rüyalarınızda gördüklerinizi bile paylaşın. Kim bilir, belki de sizin bir sözünüzle bu dijital çıkmazdan kurtulabilirim. Belki de sizin sayenizde, teknoloji bağımlılığından kurtulup, doğaya dönüş yapacağım. Ya da tam tersine, belki de sizin teşvikinizle tüm mal varlığımı satıp, en son model iPhone'u alacağım. Her şey sizin ellerinizde!
Son olarak, eğer buraya kadar okudaysanız, size minnettarım. Biliyorum, bu yazı belki de "Savaş ve Barış"tan daha uzun oldu, ama ne yapayım, içimi dökmem gerekiyordu. Hem zaten siz de "olabildiğince uzun yaz" demediniz mi? İşte buyurun, yazdım da yazdım. Öyle bir yazdım ki, belki de bu yazıyı okumak için bile bir iPhone SE 2020 almak gerekecek!
Hepinize şimdiden teşekkür ediyor, sabırla cevaplarınızı bekliyorum. Kim bilir, belki de bu konu, gelecek nesillere "Büyük iPhone Tartışması" olarak geçer ve bizler de bu tarihi anın parçası oluruz. Belki de yıllar sonra, torunlarımıza "Bir zamanlar, iPhone SE 2020 diye bir telefon vardı..." diye anlatırız bu hikâyeyi.
Sağlıcakla kalın, teknoloji ile kalın, ama en önemlisi, akıllı kalın! Ve unutmayın, bir elma yemeden önce iki kere düşünün. Çünkü o elma, cebinizi de, aklınızı da alabilir!
Not: Bu yazıyı iPhone SE 2020 ile yazmadım. Keşke yazsaydım... Ya da belki de iyi ki yazmadım. Kim bilir, belki de yazarken kendimi kaybederdim ve şu anda bir Apple mağazasının önünde kamp kurmuş olurdum. Neyse ki hâlâ aklım başımda... Sanırım...
Bugün sizlere öyle bir mesele hakkında danışacağım ki, sanki bir Şekspir trajedisinin modern versiyonunu yaşıyor gibiyim. Hamlet'in "Olmak ya da olmamak" sorusu yerine, "iPhone SE 2020'yi almak ya da almamak, işte bütün mesele bu!" diye haykırasım geliyor. Evet, bildiniz! Yine o malum akıllı telefonlar meselesi. Hani şu hayatımızı kolaylaştırdığını iddia edip, aslında bizi kendine bağımlı hale getiren, cebimizde taşıdığımız küçük dikdörtgen şeytanlar var ya, işte onlardan bahsediyorum.
Şimdi, dikkatinizi rica ediyorum. Zira anlatacağım hikâye, modern çağın tüketim çılgınlığı ile teknoloji bağımlılığının kesiştiği noktada cereyan ediyor. Adeta bir Dostoyevski romanı gibi karmaşık, bir Kafka eseri kadar absürt, ve belki de bir Dan Brown romanı kadar gizem dolu. Buyurun, hep beraber bu dijital çıkmaza dalıp gidelim.
Efendim, bendeniz günlerdir, haftalardır, hatta aylardır bir telefon alma fikri ile yanıp tutuşuyorum. Ama öyle sıradan bir telefon değil ha! Öyle "Alo" demek için, mesaj atmak için falan değil yani. Asıl mesele şu: Ben bu telefonu adeta bir Hollywoodtrandy yönetmeni edasıyla kullanmak istiyorum. Kamera diyorum, fotoğraf diyorum, video diyorum. Hatta öyle böyle değil, render diyorum, video renderı diyorum. Yani anlayacağınız, elimde tuttuğum şey sanki bir telefon değil de, Steven Spielberg'in sihirli değneği olacak adeta!
Gelelim işin püf noktasına. Malumunuz, piyasada onlarca, yüzlerce telefon var. Android'inden iOS'una, Huawei'sinden Samsung'una kadar bir sürü seçenek mevcut. Ama benim gönlüm bir iPhone'da. Hem de nasıl bir iPhone biliyor musunuz? iPhone SE 2020! Evet, yanlış duymadınız. Ne iPhone 15 Pro Max, ne iPhone 14 Ultra Mega Süper Deluxe Edition. Bizim gözümüz iPhone SE 2020'de.
Şimdi diyeceksiniz ki, "Yahu kardeşim, sen teknoloji tutkunu değil misin? Neden en son model bir telefon almıyorsun?" İşte tam da burada, hikâyemizin en can alıcı noktasına geliyoruz. Zira bu iPhone SE 2020, öyle sıradan bir fiyata sahip değil. Hayır, zannettiğiniz gibi pahalı da değil. Tam tersine, inanılmaz derecede ucuz! Nasıl mı? Anlatayım.
Efendim, gün geldi, devran döndü, bu fakir kulunuz internette gezinirken bir de ne görsün? Yurt dışında bir sitede, iPhone SE 2020 sadece ve sadece 120 Euro'ya satılıyor! Evet, yanlış duymadınız. Sadece 120 Euro! Üstelik ikinci el bile değil, sıfır! (Pardon, yanlış söyledim. İkinci el tabii ki. Ama neredeyse sıfır gibi!)
Şimdi, biliyorum içinizden "Yahu bu adam bizi mi kandırıyor?" diye geçiriyorsunuz. Ama dur, dahası var! Bu telefon sadece ucuz değil, aynı zamanda 30 gün iade garantisi ve 12 ay normal garantisi var! Yani düşünsenize, alıyorsunuz telefonu, bir ay içinde beğenmezseniz geri gönderiyorsunuz, beğenirseniz de tam bir yıl boyunca keyfini çıkarıyorsunuz. Eğer bir şey olursa da hop, gönderiyorsunuz geri. Tabii gönderebilirseniz...
İşte tam bu noktada, sizlerin o engin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacım var. Zira kafamda bir sürü soru işareti dans ediyor. Mesela, bu telefonu Türkiye'ye getirdiğimde ne olacak? IMEI kaydı nasıl yapılacak? Ya gümrükte takılırsa? Ya da diyelim ki bir sorun çıktı ve garantiye göndermem gerekti, nasıl göndereceğim? DHL ile mi, yoksa güvercin postası ile mi?
Bir de şu var: Bu telefon sadece kamera için kullanılır mı? Yani tamam, güzel çekiyor olabilir ama ya diğer özellikleri? Mesela Android'de yapamadığım şeyler var, onları yapabilecek miyim? Bazı uygulamalar var, isimlerini vermiyorum çünkü reklam olmasın (ama aslında vermek istiyorum, çünkü belki siz bilirsiniz bu uygulamaları), acaba onlar bu telefonda çalışacak mı?
Şimdi siz diyeceksiniz ki, "Kardeşim madem bu kadar düşünüyorsun, neden gidip adam akıllı bir Android telefon almıyorsun?" Haklısınız, vallahi de haklısınız, billahi de haklısınız. Ama işte o iPhone'un bir havası var, anlatabiliyor muyum? Hani derler ya, "Bir elma yedim, boğazımda kaldı." İşte aynen öyle bir durum. Bu iPhone, adeta yasak elmayı yemiş Âdem'in modern versiyonu gibi. Biliyorum ki alırsam cennetten kovulacağım (yani cüzdanım boşalacak), ama yine de dayanamıyorum işte!
Peki ya bu telefonu alırsam ve pişman olursam? Ya da almaz da pişman olursam? Ya alır da mutlu olursam? Ya da alır, mutlu olur ama sonra daha iyisi çıkınca yine mutsuz olursam? Görüyorsunuz değil mi, nasıl bir ikilemde olduğumu? Sanki Schrödinger'in kedisi gibi, hem almış hem almamış durumdayım şu anda!
Bir de şu var: Bu telefonu sadece kamera için kullanacağım diyorum ama ya sonra bağımlısı olursam? Ya gece gündüz elimden düşürmez hale gelirsem? Ya sosyal hayatım biterse? Ya arkadaşlarım beni "Hey, iPhone'cu!" diye çağırmaya başlarsa? Ya da daha kötüsü, ya kimse umursamazsa?
Ve tabii ki, en önemlisi: Bu telefonu alırsam, acaba Steve Jobs'un ruhu beni kutsar mı? Ya da tam tersine, "Yahu bizim telefonları bu kadar ucuza almayın artık!" diye ahiretten sitem eder mi?
Şimdi sizlere soruyorum, ey forum ahalisi, ey teknoloji guruları, ey akıllı telefon filozofları: Ne yapmalıyım? Bu telefonu almalı mıyım, almamalı mıyım? Alsam mı, almasam mı? Yoksa alıp da sonra satmayı mı düşünsem? Ya da belki de hiç telefon kullanmayıp, eski usul güvercin postası ile mi iletişim kursam?
Bu zavallı kulunuza yardım edin. Fikirlerinizi, önerilerinizi, hatta ve hatta rüyalarınızda gördüklerinizi bile paylaşın. Kim bilir, belki de sizin bir sözünüzle bu dijital çıkmazdan kurtulabilirim. Belki de sizin sayenizde, teknoloji bağımlılığından kurtulup, doğaya dönüş yapacağım. Ya da tam tersine, belki de sizin teşvikinizle tüm mal varlığımı satıp, en son model iPhone'u alacağım. Her şey sizin ellerinizde!
Son olarak, eğer buraya kadar okudaysanız, size minnettarım. Biliyorum, bu yazı belki de "Savaş ve Barış"tan daha uzun oldu, ama ne yapayım, içimi dökmem gerekiyordu. Hem zaten siz de "olabildiğince uzun yaz" demediniz mi? İşte buyurun, yazdım da yazdım. Öyle bir yazdım ki, belki de bu yazıyı okumak için bile bir iPhone SE 2020 almak gerekecek!
Hepinize şimdiden teşekkür ediyor, sabırla cevaplarınızı bekliyorum. Kim bilir, belki de bu konu, gelecek nesillere "Büyük iPhone Tartışması" olarak geçer ve bizler de bu tarihi anın parçası oluruz. Belki de yıllar sonra, torunlarımıza "Bir zamanlar, iPhone SE 2020 diye bir telefon vardı..." diye anlatırız bu hikâyeyi.
Sağlıcakla kalın, teknoloji ile kalın, ama en önemlisi, akıllı kalın! Ve unutmayın, bir elma yemeden önce iki kere düşünün. Çünkü o elma, cebinizi de, aklınızı da alabilir!
Not: Bu yazıyı iPhone SE 2020 ile yazmadım. Keşke yazsaydım... Ya da belki de iyi ki yazmadım. Kim bilir, belki de yazarken kendimi kaybederdim ve şu anda bir Apple mağazasının önünde kamp kurmuş olurdum. Neyse ki hâlâ aklım başımda... Sanırım...