Milyarlarca yıldır bu sorunu bulamadık. Şimdi mi bulacağız? İnsanoğlunun ömrü birkaç yüzyıl kaldı. Edindiğimiz bilgiler, o soruyu bulamadıktan sonra hiçbir anlamı kalmıyor. Hayatın nedeninde mantık arıyoruz, bulamıyoruz.
Şu anki düşüncen ile küçükken pişman olduğun, kendini cahil gördüğün zamanla kıyasla. Bu durum herkeste var. Herkes şu an cahil dediğin yerden geçip, bu kısma geliyor. Gelemeyenler ise yine de farkındalıktan başka bir şey kaybetmiyor. Yani çok da değerli değil.
Bu durumda olduğun zamanla şu anki durumunu kıyaslayıp mantıklı ve aradığın cevap verebilirsin sadece. (Bu cümleyi yazarken kızma tavrıyla söyler gibi düşündüm. Kızma tavrıyla söylemedim. Konuşma tavrını yazıda açıklayamıyorum, açıklayamam. Piyano gibi düşünün. Dın, dın diye notalarını dilimize göre söylemeye çalışıyoruz. Ama onun dilini bilmiyoruz. Dilinin çevirisi do, re diye ifade ediliyor. Dilini çevirisi ile farkı yok diyemeyiz. İnanılmaz farklılar. Duygular da öyle. Duyguların da bir dili var. Ama bilmiyoruz. Sadece açıklıyoruz. Yaşamış gibi, o dilde konuşmuş gibi anlatamıyoruz. Belki de bu yazdığım düşüncelerimi "The Arrival" filminden fark ettim, şimdi topluyorum.)