Bazen çok sıkılıyorum, bazen bazı şeylere çok lanet ediyorum. Dünyayı değiştiremiyorsan kendi dünyanı değiştir cümlesini çok erken yaşta öğrendim, uyguladım ve uyguluyorum da. Ama işte bazen yoruyor, bazen yaralıyor, bazen kapanmayacak yaralar açıyor...
Üstümde yılların yorgunluğu, birikmişliği var. Çekip gitmek istiyorum, bana hoşlanmadığım şeyleri hatırlatan her şeye karşı hayalet, görünmez olmak istiyorum ama işte hayat da pide kuyruğunda pide almak için son sırada bekleyen bir insan evladı gibi davranarak bana bekle diyor. Yaşama sevinci? Ara sıra uğruyor yanıma, birlikte eğleniyoruz.
Neyse ki yarın var, neyse ki yarının bilinmezliğiyle yaşıyoruz. Yarının ne getireceği bilinmiyor, her şey için dopdolu bir umudun yarında saklı olduğu gerçeğinden şüphesizce iyiliğin ve mutluluğun peşinden koşuyoruz.