Hormonsal olarak problemlerin olabilir, psikolojik bozukluğun olabilir. Bunu en iyisi ölçüm yaptırıp, psikiyatriste gidip öğrenmen olacaktır. Ancak ne yazık ki ülkemizde ve çoğu dünya ülkesinde 'eşcinsellik' artık normalleşti, 1952'de DSM Tanı Kriterleri'nde “eşcinsellik”, “sosyopatik kişilik bozuklukları” başlığı altında yer alırken; 1968’de bu kategoriden çıkarılıp diğer cinsel sapmalarla birlikte sınıflandırıldı.
DSM’nin 1973 baskısında ise eşcinsellikten artık hiç bahsedilmedi ve eşcinsellik, “başka bir kategoriye girmeyen diğer cinsel bozukluklar” başlığı altında sayıldı. Sonra ise tamamen bu normalleşme sürecine doğru yol aldı. Bunu anlatma nedenim ise, psikiyatristlerden ve psikologlardan büyük bir sonuç beklememen için. Edmund Bergler'in eşcinselliğin tedavisi konusunda yazdığı yazılar gerçekten çok değerli ancak malûm kitle o kadar gerçekten kaçmak istiyor ki, bu adamın hiçbir kitabını Türkçe'ye çevirip yayımlamadılar. Eşcinselliğin patoloji olarak kabul edilmesinden korktukları için de psikolojik araştırmalar yapmadılar ve "böyle doğdun/born that way" teorisini güçlendirmek amacıyla genetik, hormonel ve nörofizyolojik teorilere ağırlık verdiler. Eğer kendine yardımcı olabileceğini düşünüyor ve İngilizce düzeyin iyiyse Edmung Bergler'in yazılarına bakabilirsin. Onun dışında ne yaparsan yap, yukarıdaki arkadaşların dediği şeyleri yapsan bile içten içe rol yapmış, dış dünyaya karşı maske takmış olacaksın. Kahvehane de gaylara sövüp, gay ilişki yaşayan dayılara dönebilir hikaye. Eğer düzelmiyorsan, öyle kalıyorsan da o durumu kabul et ve öyle yaşa, hormonlarına da kesinlikle baktırmanı ve psikiyatristler ile görüşmeni öneriyorum bu konuda.