Hepsi viran haldeler, hepsi. Binbir türlü hayellerle bağımsılıklarını kazandıklarını zannettiler ama hepsi perişan oldu.
Balkanlar'da senelerce kardeş gibi yaşayan üç halk birbirini yedi. Ortadoğu'da Araplar İngilizler'e kanıp, savaş sonu başı boş ve ortada kaldılar. Arabistan'da asıl isyan edenler bile başa geçmedi, Vahhabi Suud'lar hüküm sahibi oldu.
Hep derim, devlete haksız yere isyanın şakası yoktur. Sen o devletin koruması ile kendini bir şey sanarsın lakin o devletin koruması kalkınca, ortada kalakalırsın. Bu, sadece Osmanlı için geçerli değildir.
Bu konuda bilgim yok ancak biraz bakınca, Ekşi'deki birkaç entry dışında bir şey göremedim. Gerçekse de yazık olmuş derim. Yine de hayatını tarihe adamıştır. Halil İnancık, Mehmet Genç Kemal Karpat, Fuat Sezgin, Erhan Afyoncu... Sağlıklı bir Osmanlı portresi çizmek için bunları okumak gerek. Alanında en iyi oldukları için değil, asıl çalıştıkları alan Osmanlı olduğu için.
Bu noktada da çeşitli milletlerin tarihçilerinden farklı kaynaklar karşımıza çıkıyor. Ancak sonuç aynı. Ben isyanları ve savaşları savunmuyorum, kandan sevinç duyan birisi değilim. Ancak hayatın gerçeklerinden ve devletin bekasının her şeyin üstünde oluşundan kaçamayız.