Yaklaşık bir ay önce arada kaldım. Masaüstü Gaming bir bilgisayarım vardı ve son derece güçlü bir bilgisayardı diyebilirim. Bu sene hiçbir şekilde oyun oynamayacağımı ve sıkıldığımı fark ettim. Sonunda da onu satıp dizüstü almaya karar verdim. iPad aklımda bile yoktu, sonradan iPhone cihaz alınca kafam karıştı ve IPad'lere göz atmaya başladım.
Benim için temel olarak üç nokta vardı:
1. ödevlerim için Word kullanımı.
2. portatiflik(taşınabilirlik)
3. sıcaklık ile uğraşmamak.
Bu sebeplerin yanında elbette kendime göre küçük nedenlerim de vardı. Ultra taşınabilir bir cihaz olmasını istediğim için klavye de olsun istemedim. Sanırım bu iPad hakkında bilgi edindikçe bende oluşan bir takıntı oldu. Saymadığım niceleri var.
Sipariş süreci
9 Ekim öğlen saat on ikide siparişi oluşturdum. AirPods kampanyası, Apple pencil 2 ve Smart folio siparişi verdim.
Bu üç aksesuar 12 Ekim'de elime geçti ve asıl ızdırap bundan sonra başladı. Çünkü yaklaşık 1 ay boyunca cihazın gelmesini bekledim. İşlerim aksadı, ödevleri daha yeni yeni gönderiyorum ve hepsi birikmiş halde canımı sıktı. İyi tarafından baktığım zaman bu ödevlerle birlikte deneyimleme fırsatım oldu.
Bunun yanında bana belirtilen tarihten önce kargoya verildi ama tam bir ayda gelmiş oldu.
iPad‘e alışmak
Apple’ın sadece telefonlarıyla haşır neşirdim. iPad’i yararlı bulmaz, gereksiz bir cihaz olarak görürdüm. iOS 13’ten itibaren iPad’in bir dizüstünün yerini alabileceğinin farkına vardım. Tabii bu da rastgele oldu, arada sırada iPhonedo’nun kanalına göz atar ve eğlenerek izlerim. Dizüstü bilgisayara karar vermişken iPad’i araştırdım ve iyice detaylı öğrendim.
On gündür cihazı kullanıyorum. Cihazla haşır neşirim. Gerek ödev olsun, gerek kısayolları öğrenmek olsun işim her geçen gün daha da kolaylaşıyor.
Karantinadan ve okulların tatil olmasından dolayı tam taşınabilirlik kolaylıklarını hala hissetmiyorum ama zaman geçtikte o da işime yarayacak gibime geliyor. Şimdilik IPad'im için aldığım çantayı bile hala kullanmadım diyebilirim. Cihazı kullanmak isteyenler korkmasınlar, çünkü Windows’un her şeyine alışmış biri olarak(küçüklüğümden beri) iPad işletim sistemine alışmam zor olmadı. Bir dahaki öğrenimim macOS ile olacaktır, öyle umuyorum.
iPad’de Word ve notability deneyimi
Aslında benim için en büyük nokta burasıydı. İllaki bu inceleme için bu bölümün deneyimini yaşamayı bekledim. Biriken ödevlerimin tümünü Word’de yaptım, notability ile üzerine işaretlemeler yaptım. Çok eğlenceliydi diyebilirim. Kablo görmeye alışkın olduğumdan ekrana baktığımda kendimi ferah hisseder bile oldum.
Word üzerinde yaklaşık altı saat boyunca çalıştım ve işlerimi kolayca hallettim. Dosya yönetimine biraz alışmam gerekiyor. Çünkü oradan oraya oradan oraya dosyalar kaydediyorsunuz ve üzerinde çalışıyorsunuz. Bana biraz karmaşık geldi ama zamanla alışacağım bir durum. İstediğiniz gibi resim ekleyebiliyor ve işaretlenecek yerleri kaleminizle işaretliyor, sonra da klavyeyle ile işinize devam ediyorsunuz. Klavyedeki kısayollar Windows sistemiyle aynı hiçbir şey fark etmiyor ve daha pratik bir kullanım sergilemeye başlıyorsunuz. Tüm dosyalarımı standart bir şekilde Safari üzerinden yükledim ve işlerimi hallettim.
Notability’e gelecek olursak, bu programı IPad'imi açar açmaz ilk aldığım uygulama. Sanırım fiyatı 79 lira idi. Kalem varsa kesinlikle kullanılması gereken bir program. Ücretsiz muadilleri olsa da bunun kadar düzenlisi yok. İstediğiniz gibi ders notlarınızı buraya yükleyebiliyor ve işinize devam ediyorsunuz. Apple pencil ve notability cihazınızı bir yandan not defterine dönüştürebiliyor.
Burada da ilk aşamada notlarımı düzenlediğimin ekran görüntüsü aldım normalde düzensiz çalışan birisi olarak...
Netflix ve YouTube
Bunları hiç düşünmedim zira ben bu iki uygulamayı çok kullanıyorum. Çeşitli belgeseller, oyunlar, aklınıza ne gelirse izliyorum. Netflix uygulamasını yüklediğim anda çok kaliteli bir film deneyimini yaşıyor, YouTube’ta Full HD videoları izlerken ekranın renklerinden tutun içinde kaybolmuş buluyorum kendimi. Ses kalitesi de muhteşem. 4 hoparlörle birlikte film izlemek gibisi yok.
Neden iPad Air 4 yerine iPad Pro?
Lidar tarayıcı için mi aldım? Hayır.
120Hz ekran deneyimi: Eski bilgisayarım 144Hz olduğu için gözlerim 60Hz’den rahatsız oluyor artık. Bu duyguyu yaşayanlar bilir. Telefonda bile hissedebiliyorum ve bazen takılıyorum. Birinci sebebim bu.
Faceıd: iPhone SE 2020 cihazımda touchıd kullanıyorum ve faceıd kadar pratik ve güvenli bir sistem yok.
AirPods kampanyası: AirPods’un Apple cihazlarda ne kadar uyumlu çalıştığını bilmeyen yoktur. Bu yüzden tercihim bundan yana oldu. Müzik zevkimi değiştirdi diyebilirim, artık yolda yürürken daha çok zevk alabiliyorum. Artık daha çok müzik dinliyorum.
GPU çekirdekleri: Bölümüm gereği ileride videolar hazırlayabilir ve render alabilirim. Bu benim seçimimde fazla etkisi olmadı ama yine de iPad Pro’nun farklarından birisi burada.
hangi aksesuarları satın aldım?
Kılıf - Smart folio: Apple Store’dan satın aldığım orijinal kılıfın muadilleri olsa da araştırmadım. Kesim kalitesi, dayanıklılığı ve elimdeki hissi muhteşem hissettiriyor. Diyebileceğim fazla bir şey yok. Biraz gereksiz harcama oldu.
Mouse - Logitech pebble M350: Ben bunu neden en sona bıraktığımı anlayamıyorum. Resmen bir mouse iPad Pro’yu dizüstü haline getirdi ve 18 aylık pil ömrüyle beni uzun süre memnun edecek gibi görünüyor. Şık ve güzel, sessiz tık ile mouse kullandığınızı bile fark etmiyorsunuz.
Klavye - Trust NAND: Aslında alışveriş sitelerine baktığımda karşıma ilk çıkan klavyeyi aldım diyebilirim. En iyi fiyat-performans ürünü olduğunu da söyleyebilirim. Magic keyboard gibi hissi ve kısayolların tümü ipados işletim sistemiyle uyumlu. Ayrıca küçük, çantaya sığabilecek kapasitede. Ancak 2 tane aa pil ile çalışıyor ve ne kadar uzun gittiğini bilmiyorum. Tek sıkıntısı o.
Umarım arada kalan arkadaşlara yardımcı olur.
Son düzenleme: