Neoliberalizm gerçekleri

just chillin

Hectopat
Katılım
1 Nisan 2022
Mesajlar
1.353
Makaleler
2
Çözümler
9
Neoliberalizm nedir?
Kısaca bireysel özgürlüğe ve serbest ticarete vurgu yapmaktadır. Meşhur sözü ise “Bırakınız yapsınlar” dır.

Görünürde bireye özgürlük vs. ile dışardan süslü dursa da içerden durumlar biraz farklı. Biraz bu durumları inceleyelim.

Neoliberalizm dünyada nasıl yerleşmiştir?
Neoliberalizm, 1945-1970 dönemi arasında kâr marjini ve gücünü kaybetmiş elit sınıfların, Amerikan hegemonyası altındaki başkaldırısıdır... Tamamen politik bir başkaldırış olsa da kendisini Chicago Okulunun altında saf ekonomik bir dille ifade eder... Özelleştirme, devletin küçülmesi, az regülasyon, serbest piyasa, serbest finans pazarı ister... Kendisini ekonomi maskesi altında gösterse de tamamen politik bir karşı devrimdir...

ABD Keynesçi yeniden dağıtım projesi içinde 1945'ten 1960'ların sonlarına kadar dünyadaki ekonomik pozisyonunu sarsıntıya sokar...
Soğuk Savaş döneminde yapılan askeri harcamalar, Vietnam Savaşı, 1973 Opec krizi vs. derken artık hegemonya pozisyonunu Japonya'ya, Almanya'ya ya da Sovyetlere kaptırabilme korkusunu taşır ve kendisinin kurduğu Bretton-Woods sistemini dağıtır... Bunun dağılması imf (hatta kısmen dünya bankası) gibi örgütlerin de görevinin bitmesi anlamına gelecektir ama ABD'nin daha uzun bir projesi vardır çünkü neoliberal hegemonya'yı kurmak istemektedir...

İlk neoliberal denemeler:
1970'lerde Şili'de Allende'nin cia tarafından öldürülmesi (11 Eylül 1973) ve yerine Pinochet'in geçirilmesi ile yani bir darbe ile, seçilmiş hükümet indirilip yerine ABD’nin desteklediği bir darbecinin başa getirilmesiyle ilk neoliberal denemeler başlar... Buradan anlaşılan şey; neoliberalizmin kaostan beslendiği olmalıdır. Bu kaos ya darbe gibi yapay ya da deprem, sel gibi doğal felaketlerle meydana getirilir ve oluşan kaos ortamı anında avantaja çevrilir.

ABD’de Reagan, İngiltere’de Demir Leydi lakaplı Thatcher neoliberal hegemonyanın gelişmiş ülkelerdeki kanadını temsil ederler.

1980'lerde, birçok devlette gelen askeri darbelerle neoliberal sistemlere geçiş sağlanır.
Türkiyede 80 darbesinin temelinde yine neoliberalizmi yaymak olduğunu görüyoruz.
12 eylül ve ardından gelen Özal rejimi bunun en güzel örneklerindendir. Çünkü Özal, neoliberal kurumların başında gelen Dünya Bankası’nda danışman olarak görev almıştı.
Bazı ülkelerde bu, şok terapisi şeklini alır... Devlet küçültülür, özelleştirmeler yapılır, finans ve ticaret pazarları serbestleştirilir ki ABD hegemonya pozisyonunu yeniden kazansın... Peki bu ülkeler niye bu neoliberal rejimlere geçerler:
(1) Bazılarının seçme ve pazarlık şansı yoktur.
(2) Neoliberal karşı devrim sadece ABD'ye değil bu devletlerdeki elit sınıfa da yeniden güç vermektedir...


Peki neoliberalizmin özellikleri nedir? Neoliberalizm serbest piyasa temelleri üzerine kurulmuştur. Neoliberalizm devlet müdahalesinin zıttı olarak tanımlanabilir.Serbest piyasa, girişimcilik, rekabet, sosyal devletin yok oluşu neoliberal ekonominin temel kavramlarıdır.

Aynı zamanda yüksek işsizlik, eksik istihdam ve sınıflar arasındaki eşitsizliğin giderek artması da neoliberal ekonominin etkisidir.Ancak neoliberalizm öyle bir illüzyon yaratır ki; insanlar kendilerini gayet başarılı, zengin hissedebilirler. Bunun da temelinde tüketim kültürünün etkisi olduğunu görürüz.
53616c7465645f5f64167d3d2ba132042f15bd2b0e6f933eed403fe3ed63ac0ed4f93b6a97ee0e9efe9b45f3132b2...jpeg


Neoliberalizm, sosyal devleti de sevmez. Devletin müdahaleci yapısından hiç hoşlanmaz. Devlet sadece neoliberal politikalar için uygun ortam hazırlanmasını ve sonrasında pek de bir şeye karışmamasını bekler. Bunun en bariz örneği, devlet büyük şirketlerin vergilerini indirir ya da vergi borçlarını tamamen silerken, dışarıdaki seyyar satıcıları yakalamak için, üç kuruş kazanan insanların kazandıklarını elinden almak için büyük bir çaba sarf eder.

Aynı zamanda neoliberalizm artık bir yaşam biçimi halini almıştır. Thatcher der ki "İktisat yöntemdir, amaç ruhu değiştirmektir.” Tam olarak öyle… Neoliberalizmde amaç ruhu değiştirmek. Şu an deli gibi çalışan, iki üç işi aynı anda yapan, sürekli girişimcilik hayalleri kurup girişimlerde bulunan insanlar neoliberalizmin bir nüvesidir. Çünkü neoliberalizm insanın sadece kol gücünü değil zihin gücünü de ele geçirmiştir. Tek derdi çalışmak, para kazanmak olan insanlar yaratmıştır. Günümüzde önemli olan kendini geliştirmek, multitasking olmak falan deriz. Çünkü neoliberalizm bu bireylere ihtiyaç duyar. Senin hayal gücün, yaratıcılığın neoliberalizm için önemlidir. Sizler de fark ediyorsunuzdur iş ilanlarında bunları sıklıkla vurgularlar. Neoliberalizm, birey üzerinde kurduğu değişim baskısının sloganları olarak; “Yaratıcılık, vizyoner düşünme, oyun oynar gibi çalışmak, bekleme halindeki keşfedilmemiş yenilikler, sürekli geliştirilen beceriler” gibi ifadeler kullanır. (!) Kısaca neoliberalizm bunlardan bahseder. Bizler de neoliberal özneler olarak mutlu mesut yaşadığımızı zannederiz. Son olarak neoliberalizm bize şunu da hissettirir: “Başarısızsan bunun sebebi sensin. Bak, diğerleri nasıl da başarıyor, diğerleri nasıl paralar kazanıyor ama sen olduğun yerde sayıyorsun!” Bu senin suçun değil, bu bir sistem suçudur. Eğer bu yüzden kendinize yükleniyorsanız. Yapmayın. İşsiz olmak, bir dikiş tutturamamak, vasıfsız olmak senin suçun değil.

Bu rejimlere geçişle beraber dünya ekonomik sistemi tekrar değişir, aşağıdaki sonuçlar olur:

(1)
IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların işlevi değişir, artık bunlar banka değildir... Ülkelerin ekonomilerini yapısal uyum (structural adjustment) programlarıyla değiştirmektedirler...Neoliberal rejimleri bir bir uygulamaktadırlar.

(2) 1960'lara kadar yavaş yavaş kapanmaya başlayan dünyadaki uluslararası gelir açıklığı tekrar açılmaya başlar... ABD tekrar hegemo sıfatını kazanır...

(3) Keynesçi-devletçi rejimlerde 1960'lara doğru kapanmaya başlayan ülke içi gelir uçurumu tekrar açılmaya başlar...

(4) Dünyada 1980'lerden başlayaraktan bir sürü kriz görülür, krizler bulaşıcıdır... Dünya tarihinde bu kadar kriz ilk defa art arda görülmektedir... Tabi herkese *** atılır, "Neoliberal rejimlere geçemiyorsunuz, siz özelleştirme yapamadınız, sizin demokrasiniz yok, sizin sosyal kapitaliniz yok" diye...

(5) Neoliberal dönemde, en çok ekonomik büyüme sağlamış ülkeler neoliberalizmin kurallarından (yani Washington uzlaşmasından) en çok sapan devletlerdir... Güney Kore, Malezya, Japonya vs. ama bunlar bas bas bağırsalar da biz neoliberal politikaları uygulamıyoruz diye bunlar dünyaya neoliberalizmin zaferi diye tanıtılırlar...

(6) Neoliberal rejimler küreselleşme maskesi altında pazarlanır...

(7) 1990'larda hemen hemen tüm pazarlar teker teker krize girince ve Stiglitz, Krugman, Easterly, Kanbur gibi adamlar bu sistemi eleştirince "İşçi bir üretim aracı değil, bir üretim amacıdır." Neoliberalizm daha insani bir maske takmıştır yüzüne... Sivil toplumdur, demokratikleşmedir, yönetişimdir gibi kavramlarla kendisini pazarlamaya devam etmiştir...

(8) Ne zaman ki bu neoliberal sistemde ABD'yi köşeye sıkıştırsın, ABD bu projeyi bir kenara koyabilmiştir... 4 sene (2001-2005) Bush, küreselleşmeden ve neoliberalizmden bahsetmemiştir... Bu yeni ama geçici rejimin adı neo-conservatizm'dir...

 
Son düzenleme:
Geçenlerde Thatcher'ın ölüm yıldönümünü kutladık. Şimdi yazıda tekrar duyunca tüylerim diken diken oldu.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Yakın zamanda da çok dramatik bir örnek gördüm bu OnlyFans meselesi ile alakalı. Bildiğimiz üzere görünürde liberal ve özgürlükçü olan ve bu tip meselelere "milletin cinsel organindan size ne, isteyen istediğini yapar" yahut konuda da belirtildiği üzere "bırakınız yapsınlar" örneği ile yaklaşan tiplemeler hakkında güzel bir örnekleme:

"Şimdi bir uçak var ve düştü. İki kişi hayatta.
Senden önce uyanıp adadaki tüm kokonatı topladı.
Tek şansın bu kokonat, balık yok.
Diyor ki sana kokonat veririm ama bunun için önce benim kamışı yalaman lazım.
Bu durumda sen bu kamışı kendi isteğinle mi yalamış olursun?"


Liberalizm böyledir, özü bellidir. Özgürlükçülük arkasına sığınmasına aldanılmaması lazım.
 
Yakın zamanda da çok dramatik bir örnek gördüm bu OnlyFans meselesi ile alakalı. Bildiğimiz üzere görünürde liberal ve özgürlükçü olan ve bu tip meselelere "milletin cinsel organindan size ne, isteyen istediğini yapar" yahut konuda da belirtildiği üzere "bırakınız yapsınlar" örneği ile yaklaşan tiplemeler hakkında güzel bir örnekleme:

"Şimdi bir uçak var ve düştü. İki kişi hayatta.
Senden önce uyanıp adadaki tüm kokonatı topladı.
Tek şansın bu kokonat, balık yok.
Diyor ki sana kokonat veririm ama bunun için önce benim kamışı yalaman lazım.
Bu durumda sen bu kamışı kendi isteğinle mi yalamış olursun?"


Liberalizm böyledir, özü bellidir. Özgürlükçülük arkasına sığınmasına aldanılmaması lazım.
Ahlaklı olan, adada önceden uyanıp tüm kokonatları onca uğraşla toplayabilmiş adamın malına ondan daha fazla uyuyup daha çok dinlenmiş üstüne hiç enerji tüketmemiş birisiyle yarı yarıya paylaştırmak mı? Emekçiyi, işçiyi ezen liberalizmmiş yerseniz. :D

OF ile ne probleminiz var, ciddi orayı anlamadım. Liberaller, böyle söylüyorsa ne güzel söylüyorlar. Sana göre ahlaksız olan şeyler yasaklanacaksa bu özgürlükçü bir yaklaşım mı oluyor? Bunun yaklanmasını istemek, belli ki alkol tüketicisiniz, alkolün yasaklanmasını istemekle aynı şey.
 
Güzel retorik. Ahlaklı olan, adada önceden uyanıp tüm kokonatları onca uğraşla toplayabilmiş adamın malına ondan daha fazla uyuyup daha çok dinlenmiş üstüne hiç enerji tüketmemiş birisiyle yarı yarıya paylaştırmak mı? Emekçiyi, işçiyi ezen liberalizmmiş yerseniz. :D
Yoo çok yanlış anlamışsın. Daha çok uyuduğu çıkarımı yanlış. Uçak kazasında nasıl daha çok uyusun? :D "Kokonatları toplama fırsatı olmamış" çıkarımı kastediliyor orada.
OF ile ne probleminiz var, ciddi orayı anlamadım. Liberaller, böyle söylüyorsa ne güzel söylüyorlar. Sana göre ahlaksız olan şeyler yasaklanacaksa bu özgürlükçü bir yaklaşım mı oluyor? Bunun yaklanmasını istemek, belli ki alkol tüketicisiniz, alkolün yasaklanmasını istemekle aynı şey.
Hayır ahlaksızlık boyutunda değilim ben. Yasaklanması gerektiğini de savunmadım. Retoriğe göre "kokonatlara erişim olmadığı için kamış yalamak zorunda kalan insanlardan" bahsediyoruz. Bu koşullarda seks işçiliğinin savunulması yanlış.
 
Emekçiyi, işçiyi ezen liberalizmmiş yerseniz. :D
Konunun tamamını okudunuz mu? Bana pek öyle gelmedi. Neoliberalizm üst tabakayı daha çok besler. Emekçi tayfa mevzuya uyanmasın diye işsizlere daha çok vurgulama yapılır, bak sonun onlar gibi olur gibisinden.
Orta direk lafını duydunuz mu? Çatıyı tutan anlamındadır. Burdaki mânâ ise belli. Orta sınıf asıl tüm işleri halleder, kaymağını üst sınıf yer. Orta sınıf buna uyanmasın diye alt sınıflar ile korkutulur.
 
@just chillin

Teşekkür ederim çünkü sen diğerleri gibi kötücül sadist olmadığını gösterdin, ve düşüntü yapıyorsun değer veriyorsun bu açıdan sana çok teşekkür ediyorum. Madem senin gibi bir yüce değerle fasıl etme şansım oldu bende işi biraz açayım @izmirkartali

Hani İzmir kartalı Çeçenler diyordu ya, Ben sana hani bir ara Türkiye devletinden bahsetmiştim Burcilerden Çerkezlerden, Kafkasya'da örneğin Karaçay alan Türkleri NARTLA konsolidesi altında varlıklarını sosyokültürel sosyo-demografik sürdürmektedir, zaten bizim cahil gençlerin anladığı gibi değildir dünya da cahil gençler bilmez işte ..

Örneğin ilk yurtdışında dinlediğimde çok duygulanmıştım buldum paylaşıyorum mutlaka dinle :

" Bengü dağ buzulları, bin yıl erimesin, ata yurdum( Arapçası Arap vatan nefret ederim ) ana dilim, ömürler boyu saklansın, adamdır bizim adımız dünya bizim yerimiz, denizdir bizim suyumuz, kayadır bizim yuvamız "

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

örneğin benim çok sevdiğim bir türkü olan NART örüzmek ile pekiştireyim bunu Nart güneş efsanesinin konsolidesi budunsal teşkilat Türklük.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Bu iki videoyu ve izmir kartalı çeçen konusu düşüntüden sonra şöyle söylemek daha doğru olur.

İşte bahsini ettiğimiz Küreselcilik tanrılar köleler, bunların karşıtı olan grup ulusalcılar onların da teşkilatı nomadik örneğin Rusya gibi.


Türkiye normalde ulusalcı 1923 1938 1940... 1950'li li yıllar akadar, Sonra tamamen küreselcilerin ülkesi oldu.

Ulusalcılar da maliklerin denkliği üzerinden yürüyor sistem, Yani eşitler arası uzlaşı.

Küreselciler de ise iki sınıf üstünden efendi ve köle.


Neoliberalizm nedir?
Kısaca bireysel özgürlüğe ve serbest ticarete vurgu yapmaktadır. Meşhur sözü ise “Bırakınız yapsınlar” dır.

Görünürde bireye özgürlük vs. ile dışardan süslü dursa da içerden durumlar biraz farklı. Biraz bu durumları inceleyelim.

Neoliberalizm dünyada nasıl yerleşmiştir?
Neoliberalizm, 1945-1970 dönemi arasında kâr marjini ve gücünü kaybetmiş elit sınıfların, Amerikan hegemonyası altındaki başkaldırısıdır... Tamamen politik bir başkaldırış olsa da kendisini Chicago Okulunun altında saf ekonomik bir dille ifade eder... Özelleştirme, devletin küçülmesi, az regülasyon, serbest piyasa, serbest finans pazarı ister... Kendisini ekonomi maskesi altında gösterse de tamamen politik bir karşı devrimdir...

ABD Keynesçi yeniden dağıtım projesi içinde 1945'ten 1960'ların sonlarına kadar dünyadaki ekonomik pozisyonunu sarsıntıya sokar...
Soğuk Savaş döneminde yapılan askeri harcamalar, Vietnam Savaşı, 1973 Opec krizi vs. derken artık hegemonya pozisyonunu Japonya'ya, Almanya'ya ya da Sovyetlere kaptırabilme korkusunu taşır ve kendisinin kurduğu Bretton-Woods sistemini dağıtır... Bunun dağılması imf (hatta kısmen dünya bankası) gibi örgütlerin de görevinin bitmesi anlamına gelecektir ama ABD'nin daha uzun bir projesi vardır çünkü neoliberal hegemonya'yı kurmak istemektedir...

İlk neoliberal denemeler:
1970'lerde Şili'de Allende'nin cia tarafından öldürülmesi (11 Eylül 1973) ve yerine Pinochet'in geçirilmesi ile yani bir darbe ile, seçilmiş hükümet indirilip yerine ABD’nin desteklediği bir darbecinin başa getirilmesiyle ilk neoliberal denemeler başlar... Buradan anlaşılan şey; neoliberalizmin kaostan beslendiği olmalıdır. Bu kaos ya darbe gibi yapay ya da deprem, sel gibi doğal felaketlerle meydana getirilir ve oluşan kaos ortamı anında avantaja çevrilir.

ABD’de Reagan, İngiltere’de Demir Leydi lakaplı Thatcher neoliberal hegemonyanın gelişmiş ülkelerdeki kanadını temsil ederler.

1980'lerde, birçok devlette gelen askeri darbelerle neoliberal sistemlere geçiş sağlanır.
Türkiyede 80 darbesinin temelinde yine neoliberalizmi yaymak olduğunu görüyoruz.
12 eylül ve ardından gelen Özal rejimi bunun en güzel örneklerindendir. Çünkü Özal, neoliberal kurumların başında gelen Dünya Bankası’nda danışman olarak görev almıştı.
Bazı ülkelerde bu, şok terapisi şeklini alır... Devlet küçültülür, özelleştirmeler yapılır, finans ve ticaret pazarları serbestleştirilir ki ABD hegemonya pozisyonunu yeniden kazansın... Peki bu ülkeler niye bu neoliberal rejimlere geçerler:
(1) Bazılarının seçme ve pazarlık şansı yoktur.
(2) Neoliberal karşı devrim sadece ABD'ye değil bu devletlerdeki elit sınıfa da yeniden güç vermektedir...


Peki neoliberalizmin özellikleri nedir? Neoliberalizm serbest piyasa temelleri üzerine kurulmuştur. Neoliberalizm devlet müdahalesinin zıttı olarak tanımlanabilir.Serbest piyasa, girişimcilik, rekabet, sosyal devletin yok oluşu neoliberal ekonominin temel kavramlarıdır.

Aynı zamanda yüksek işsizlik, eksik istihdam ve sınıflar arasındaki eşitsizliğin giderek artması da neoliberal ekonominin etkisidir.Ancak neoliberalizm öyle bir illüzyon yaratır ki; insanlar kendilerini gayet başarılı, zengin hissedebilirler. Bunun da temelinde tüketim kültürünün etkisi olduğunu görürüz.
Eki Görüntüle 1809361

Neoliberalizm, sosyal devleti de sevmez. Devletin müdahaleci yapısından hiç hoşlanmaz. Devlet sadece neoliberal politikalar için uygun ortam hazırlanmasını ve sonrasında pek de bir şeye karışmamasını bekler. Bunun en bariz örneği, devlet büyük şirketlerin vergilerini indirir ya da vergi borçlarını tamamen silerken, dışarıdaki seyyar satıcıları yakalamak için, üç kuruş kazanan insanların kazandıklarını elinden almak için büyük bir çaba sarf eder.

Aynı zamanda neoliberalizm artık bir yaşam biçimi halini almıştır. Thatcher der ki "İktisat yöntemdir, amaç ruhu değiştirmektir.” Tam olarak öyle… Neoliberalizmde amaç ruhu değiştirmek. Şu an deli gibi çalışan, iki üç işi aynı anda yapan, sürekli girişimcilik hayalleri kurup girişimlerde bulunan insanlar neoliberalizmin bir nüvesidir. Çünkü neoliberalizm insanın sadece kol gücünü değil zihin gücünü de ele geçirmiştir. Tek derdi çalışmak, para kazanmak olan insanlar yaratmıştır. Günümüzde önemli olan kendini geliştirmek, multitasking olmak falan deriz. Çünkü neoliberalizm bu bireylere ihtiyaç duyar. Senin hayal gücün, yaratıcılığın neoliberalizm için önemlidir. Sizler de fark ediyorsunuzdur iş ilanlarında bunları sıklıkla vurgularlar. Neoliberalizm, birey üzerinde kurduğu değişim baskısının sloganları olarak; “Yaratıcılık, vizyoner düşünme, oyun oynar gibi çalışmak, bekleme halindeki keşfedilmemiş yenilikler, sürekli geliştirilen beceriler” gibi ifadeler kullanır. (!) Kısaca neoliberalizm bunlardan bahseder. Bizler de neoliberal özneler olarak mutlu mesut yaşadığımızı zannederiz. Son olarak neoliberalizm bize şunu da hissettirir: “Başarısızsan bunun sebebi sensin. Bak, diğerleri nasıl da başarıyor, diğerleri nasıl paralar kazanıyor ama sen olduğun yerde sayıyorsun!” Bu senin suçun değil, bu bir sistem suçudur. Eğer bu yüzden kendinize yükleniyorsanız. Yapmayın. İşsiz olmak, bir dikiş tutturamamak, vasıfsız olmak senin suçun değil.

Bu rejimlere geçişle beraber dünya ekonomik sistemi tekrar değişir, aşağıdaki sonuçlar olur:

(1)
IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların işlevi değişir, artık bunlar banka değildir... Ülkelerin ekonomilerini yapısal uyum (structural adjustment) programlarıyla değiştirmektedirler...Neoliberal rejimleri bir bir uygulamaktadırlar.

(2) 1960'lara kadar yavaş yavaş kapanmaya başlayan dünyadaki uluslararası gelir açıklığı tekrar açılmaya başlar... ABD tekrar hegemo sıfatını kazanır...

(3) Keynesçi-devletçi rejimlerde 1960'lara doğru kapanmaya başlayan ülke içi gelir uçurumu tekrar açılmaya başlar...

(4) Dünyada 1980'lerden başlayaraktan bir sürü kriz görülür, krizler bulaşıcıdır... Dünya tarihinde bu kadar kriz ilk defa art arda görülmektedir... Tabi herkese *** atılır, "Neoliberal rejimlere geçemiyorsunuz, siz özelleştirme yapamadınız, sizin demokrasiniz yok, sizin sosyal kapitaliniz yok" diye...

(5) Neoliberal dönemde, en çok ekonomik büyüme sağlamış ülkeler neoliberalizmin kurallarından (yani Washington uzlaşmasından) en çok sapan devletlerdir... Güney Kore, Malezya, Japonya vs. ama bunlar bas bas bağırsalar da biz neoliberal politikaları uygulamıyoruz diye bunlar dünyaya neoliberalizmin zaferi diye tanıtılırlar...

(6) Neoliberal rejimler küreselleşme maskesi altında pazarlanır...

(7) 1990'larda hemen hemen tüm pazarlar teker teker krize girince ve Stiglitz, Krugman, Easterly, Kanbur gibi adamlar bu sistemi eleştirince "İşçi bir üretim aracı değil, bir üretim amacıdır." Neoliberalizm daha insani bir maske takmıştır yüzüne... Sivil toplumdur, demokratikleşmedir, yönetişimdir gibi kavramlarla kendisini pazarlamaya devam etmiştir...

(8) Ne zaman ki bu neoliberal sistemde ABD'yi köşeye sıkıştırsın, ABD bu projeyi bir kenara koyabilmiştir... 4 sene (2001-2005) Bush, küreselleşmeden ve neoliberalizmden bahsetmemiştir... Bu yeni ama geçici rejimin adı neo-conservatizm'dir...


Ahlaklı olan, adada önceden uyanıp tüm kokonatları onca uğraşla toplayabilmiş adamın malına ondan daha fazla uyuyup daha çok dinlenmiş üstüne hiç enerji tüketmemiş birisiyle yarı yarıya paylaştırmak mı? Emekçiyi, işçiyi ezen liberalizmmiş yerseniz. :D

OF ile ne probleminiz var, ciddi orayı anlamadım. Liberaller, böyle söylüyorsa ne güzel söylüyorlar. Sana göre ahlaksız olan şeyler yasaklanacaksa bu özgürlükçü bir yaklaşım mı oluyor? Bunun yaklanmasını istemek, belli ki alkol tüketicisiniz, alkolün yasaklanmasını istemekle aynı şey.
 
Konunun tamamını okudunuz mu? Bana pek öyle gelmedi. Neoliberalizm üst tabakayı daha çok besler. Emekçi tayfa mevzuya uyanmasın diye işsizlere daha çok vurgulama yapılır, bak sonun onlar gibi olur gibisinden.
Orta direk lafını duydunuz mu? Çatıyı tutan anlamındadır. Burdaki mânâ ise belli. Orta sınıf asıl tüm işleri halleder, kaymağını üst sınıf yer. Orta sınıf buna uyanmasın diye alt sınıflar ile korkutulur.
İşsizliğin işçilerde korku aracına dönüştürülmemesi için neoliberalizmin sunduğundan çok daha fazla serbest piyasa ortamına ihtiyacımız var.

Konuyu okudum da yoruma dayalı bir yazı, neyi gözden kaçırdım?
Yoo çok yanlış anlamışsın. Daha çok uyuduğu çıkarımı yanlış. Uçak kazasında nasıl daha çok uyusun? :D "Kokonatları toplama fırsatı olmamış" çıkarımı kastediliyor orada.

Hayır ahlaksızlık boyutunda değilim ben. Yasaklanması gerektiğini de savunmadım. Retoriğe göre "kokonatlara erişim olmadığı için kamış yalamak zorunda kalan insanlardan" bahsediyoruz. Bu koşullarda seks işçiliğinin savunulması yanlış.
Şeyler şeyler, sonuç olarak adadaki tüm kokonatları toplamaya enerji harcamış adamın malına çökelim diyorsunuz.

OF konusuna yaklaşımınız da zaten ne kadar özgürlükçü olduğunuzu gösteriyor. Yetişkin bir insanın ne yapacağı, sadece kendisini bağlar.
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı