Ülkemizden bakınca garip geliyor. Ancak ABD gibi ülkelerde 200 dolar gibi komik rakamlara satılıyor. Noel gibi özel günlerde; Kuzey Amerika, Avrupa ve Okyanusya gibi büyük pazarlarda inanılmaz satış rakamlarına ulaşılabiliyor. İlk ve en önemli neden bu.
İçerisinde Zelda gibi meta kritik skorlarına göre dünyanın en iyi oyunları yer alıyor. Oyunlar yıllardır belirli bir istikrarla üretiliyor ve takip eden kitlesi çok büyük. Herhangi bir Nintendo oyunu 20 milyon gibi garip satış sayılarına ulaşabiliyor. Tabii ki bu oyunu oynamak için konsola ihtiyacınız var. Örneğin 2020'de en çok satan oyunlar listesinde ilk 20'de 4 oyunu bulunuyor ve Nintendo'nun sadece fiziksel satışı böyle. Diğer oyunların fiziksel ve dijital satışı beraber hesaplanıyor. Nintendo ise dijital satış verilerini paylaşmıyor. Yani aslında 4'ten fazla oyun girmiştir.
Ebeveyn baskısı gelişmiş ülkelerde bize göre çok daha yüksek. Ancak ülkemizdeki gibi çocuğa sadece baskı kurup başka hiçbir pozitif yönlü hamle yapmayan ebeveyn sayısı daha az. Nintendo'da da ebeveyn kontrolü özelliği yıllardır bulunuyor. Bunun da önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.
Buradan ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
Ülkemizde markanın kendisi bulunmuyor. Bu nedenle de teknik destek yok. Ancak bulunduğu ülkelerde teknik destek konusunda inanılmaz başarılı. ABD ve Japonya gibi ülkelerde tüketiciler buna özel bir önem veriliyor.
Nintendo ABD gibi birçok pazarda pazar birincisi. Hatta bu yıl dünya genelinde, PS ve Xbox satışları toplandığında Nintendo kadar etmiyor. Buna ek olarak Türkiye gibi büyük bir pazarı olmayan ülkelerde bile Zelda ve Animal Crossing gibi oyunları ile ikinci cihaz olmayı başarabildi. Yani evinde Gaming PC, Xbox veya PS olan kişiler, ikinci cihaz olarak Switch alıyor.
Son olarak yaş bağımsız oyunlar üretebiliyorlar. Yani 30-40 yaşlarındaki bir ebeveyn, 5-6 yaşlarındaki çocukları ile hep beraber oturup oyun oynayabiliyor. Ayrıca oynayan herkes oyundan zevk alabiliyor. Sadece bunun için çıkan oyunlar var. Kutu oyunları gibi düşünebilirsiniz. Biz kültürel olarak aile ile hep beraber yaşıyoruz. Bu nedenle de aile içi sosyalleşmeye çok ihtiyaç duymuyoruz. Ancak Kuzey Amerika ve AB gibi pazarlarda buna ihtiyaç duyuluyor.
Tüm bunların satış başarısında önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.