Rehber Opeth tanıtımı ve metal türüne bağlanışım

brkdnmz

Kilopat
Katılım
25 Mart 2017
Mesajlar
1.278
Makaleler
2
Çözümler
2
Yer
Antalya/İstanbul
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Öğrenci
Merhaba, yaklaşık 1 yıldır tanıdığım bir progresif metal grubu olan Opeth'i birilerine anlatıp farkına vardırmak istiyordum ve Technopat Sosyal'in bunun için uygun bir yer olduğuna karar verdim.

Öncelikle neden bir müzik grubunu tanıtmak isteyeceğimi, istesem bile neden bunun için Opeth'i tercih ettiğimi açıklamak isterim. Opeth'i 1 yıldır tanıyor olsam da gruba 2023 Eylül'den beri "bayılıyorum," yani yalnızca 3-4 aydır dinliyorum desem yeridir. Eylül'den önce grubun bazı karakteristik özellikleri hoşuma gitmiyordu:
  • Metal türüne yabancı ve önyargılıydım. Çok gürültülü ve dolayısıyla boş bir tür gibi görüyordum. Ne zaman metal şarkısı denk gelse pas geçerdim.
  • Solist Mikael Åkerfeldt'in gürlemeleri (demon growl) oldukça rahatsız ediyordu.
  • Şarkılar çok uzundu. Ben normalde kısa şarkılara alışığım: Bir şarkı hemen bitsin ki diğerine geçeyim.
Tüm bunlara rağmen grubun To Bid You Farewell şarkısı dikkatimi çekiyordu çünkü ne metaldi ne de rahatsız ediciydi. Tek eksisi şarkının 11 dakika olmasıydı... Ki bu da zamanla benim için eksiden artıya dönüştü. Dinlemek hoşuma gidiyorken neden aynı şarkı daha uzun süre devam etmesindi ki? Öyle de olmasını istedim. 11 dakika gün geçtikçe normal gelmeye başladı, şarkı o kadar güzeldi ki bitmesini istemez hale geldim. Evet, Opeth'in benim ilgimi ilk çeken şarkısı To Bid You Farewell oldu; sakinliğiyle ve hissettirdiği duygularla ön plana çıktı. Morningrise albümündeki hoşuma giden tek şarkıdır.

To Bid You Farewell'den sonra Reverie / Harlequin Forest gittikçe ilgimi çekmeye başladı. Şarkı gerçekten çok güzel başlıyordu ama bir süre sonra Mikael gürleme moduna geçiyor ve rahatsız etmeye başlıyordu. Biraz daha şans vermek istedim ve... Artık gürlemelerden biraz zevk almaya başlamıştım. Enstrümanlar o kadar güzel kullanılıyordu ki (tıpkı To Bid You Farewell'deki gibi) gürlemeler sırıtmıyor, aksine enstrümanlara çok güzel bir şekilde eşlik ediyordu. Reverie / Harlequin Forest şarkısıyla birlikte Ghost of Perdition'ı da dinliyordum, ikisini yaklaşık aynı zamanlarda sevmeye başladım.

Gel zaman git zaman, bu 3 şarkı Opeth'e ilgimi gittikçe artırdı ve sonunda Spotify'da Opeth'e özel bir oynatma listesi oluşturup içine Opeth'in tüm şarkılarını koydum. Kararımı vermiştim: Her gün sadece bu listeyi dinleyip listedeki şarkıları ne kadar sevdiğime göre sıralayacaktım. Zaman atlaması oldu tabii, aradaki deneyimlerimi es geçtim biraz. Sadece 3 şarkının beni nereye sürüklediğini vurgulamak istedim, önemli olan o çünkü.

Peki bu 4 ay içinde Opeth hakkında neler öğrendim ve şimdi ne düşünüyorum?
  • Şarkılarının yaşattığı deneyim eşsiz. Hayatım boyunca beni böyle etkileyen bir grup olmadı. Her bir şarkısının yeri ayrı olup her biri gerçekten ayrı bir deneyimdir. Hiçbir şarkısına önyargıyla yaklaşmanızı önermem. Farklı farklı lezzetlere sahip meyveler olarak düşünebilirsiniz.
  • Albümlerde (tüm müzik grupları için) genellikle çok şarkı olur ama bende "her albümde yalnızca 1-2 şarkı iyidir çünkü diğer şarkılardan çok daha fazla dinleniyorlar" yanılgısı vardı. Öyle değilmiş. Opeth'in çoğu albümündeki tüm şarkılara bayılıyorum, bunun en bariz örneğiyse Blackwater Park'tır gözümde.
  • Mikael Åkerfeldt muazzam bir şarkı yazarı. Tek kelimeyle muazzam.
  • Grup beklediğimden daha az popüler, hayret ediyorum.
  • Grup progresif metal grubu olarak geçiyor ama tüm albümleri öyle değil. Tamam, belki genel olarak öyle bir grup olabilir ama çoğu şarkısı progresif metal değil. Damnation albümü en zıt örnek olarak çıkıyor karşımıza. Opeth bana ne zaman ağır gelse biraz In My Time of Need, biraz Ending Credits ve biraz da diğerlerinden açıp rahatlıyorum :)
    • Farklı bir albümde olmasına rağmen To Bid You Farewell'i de bu albüme yakıştırıyorum ve dolayısıyla o da rahatlatıyor.
  • Grubun diğerlerine nazaran daha popüler şarkılarını dinleyip sıkılır hâle geldikten sonra daha az popüler olan şarkılara kaldım. Daha iyi açıklamam gerekirse: Oynatma listemdeki şarkılara taraflı bakıyordum, bazıları diğerlerinden daha hoşuma gittiği için onları daha fazla dinliyordum. Bu bir süre sonra sıkmaya başladı ve daha az dinlediğim şarkılara daha çok şans vermek durumunda kaldım. İyi ki vermişim.
  • Bir metal grubuna bu denli âşık olabileceğimi düşünmezdim. Metal; gürültülü, harmonisi olmayan ve anlam ifade etmeyen bir türdü gözümde. Opeth öyle değil, kesinlikle değil. Hatta Opeth'ten aldığım tadı başka bir gruptan, şarkıdan alamıyorum.
  • İlk kez bir gruba/şarkıcıya birkaç şarkısıyla değil tümüyle bağlandım ve hayran oldum.
  • Şarkıların sözlerini çok anlamıyorum... Bu kadar şey yazdıktan sonra bu kulağa garip gelmiş olabilir. Anlamasam da Mikael güzel şeyler söylüyor gibi, o yüzden sıkılmıyorum :D
  • Face of Melinda... Bambaşka bir parça. Favorimdir. O kadar çok art arda dinledikten sonra favorim değilmiş gibi geliyor ama öyle olduğunu unutmamaya çalışıyorum.
    • İlginç bir bilgi: Mikael, şarkının çıkışından birkaç yıl sonra doğacak kızına Melinda ismini vermiş.
Favori birkaç şarkım olarak şunları söyleyebilirim (sıralı değil):
Daha fazla deneyimimi paylaşmak isterdim ama bu kadarının yeterli olduğunu düşünüp gerisini sizin keşfinize bırakıyorum. Metal türüne uzaksanız bile merak etmeyin, dediğim gibi ben de uzaktım. Diğerleri çok ağır gelirse Damnation albümüyle başlamayı tercih edebilirsiniz ki zaten sanırım bundan dolayı Opeth'in en popüler albümlerinden biri.

Okuduğunuz için teşekkürler, umarım bu muazzam grubu yeterince iyi tanıtabilmişimdir :)
 

Yeni konular

Geri
Yukarı