Osmanlı alfabesinden Latin alfabesine neden geçildi?

Tespit edip alacak teknolojimi vardı o zaman senin her gün saygı duyduğun adamın önceden bulunduğu ittihat ve terraki cemiyeti Osmanlı'yı parçalamayı becerip vahdettin han hazretlerine devrettiği için ve 2. mahmut döneminde mehter marşları 2. mahmut döneminde yakıldığı için gerideyiz ve hala şu an gerideyiz.

Osmanlı'da memur, kağıt ve kalem olmadığını iddia ediyorsunuz yani? Çünkü aynı dönemde İngiltere, Rusya, Macaristan gibi ülkelerde okul yazarlık anketleri yapılmış ve ülkelerin okul yazarlık seviyeleri nüfus ile birlikte tespit edilmiştir. Klasik iyi yapılan her şeyi padişahlar kötü giden her şeyi ise başkaları yapmıştır analojinizde çok sağlıklı klasik İslam'cı silahları çok merak ediyorum bu padişahlar o kadar kutlu ve becerikli insanlarsa nasıl sizinkilerin deyimiyle "ayyaş" ve "beceriksiz" kişilerden ittifak ve terakki önce profil fotoğrafınızdakini sonra da Vahdettin'i tokat manyağına çevirip kukla haline getirdi ? 2. Mahmut döneminde Mehter marşları yakıldığı için mi geriyiz ? Hahahahaha, Allah ıslah etsin.
 
Merhaba bugün birisiyle tartıştım düzgünce ve eğer ki Latin alfabesine geçmeseydik dini kitabımızı kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlayacaktık çünkü yazdığımız dil ile aynı onlar. Atatürk'ün gelip bize bu alfabeyi resmileştirmesini uygun görmüyorum, dedi kısaca. Fakat ben batılılaşmanın mantıklı olduğunu düşünüyorum. Yanlış batılılaşmadan bahsetmiyorum ama. Batılılaşmamız gerektiğini en iyi destekleyeceğim yer bilim olabilir ve okuma yazma oranı. Osmanlı'da okuma yazma oranı çok azdı, yanlış hatırlamıyorsam %10'dan bile düşüktü ve bilim olarak da alman, İngiliz veya Amerikan insanların yazdığı yazılar, bulduğu icatlar, tezler, araştırma sonuçları, makaleleri hem o alfabe türünü hem de o makalenin yazıldığı dili öğrenmek yerine sadece dili öğreniyoruz, bu büyük bir avantaj. Sizce neden geçildi? Latin alfabesine geçilmesi doğru muydu?
Insanlığı sömürerek servetlerine servet katmak isteyen emperyalistler işlerini kolaylaştırmak için her türlü hileye başvuruyorlar… Bu fesatçılar emellerine ulaşmak için bazı kavram ve sloganlar kullanır. Hakikaten insanları bazı kavram ve sloganlarla aldatmak çok kolaydır. Nitekim ABD, Irak topraklarını işgal etmeden evvel Irak’lıların zihinlerini işgal etmiş ve kendine birçok Irak’lı yardımcı da bulmuştu. Buradaki sihirli kavram “Demokrasi” idi. Irak’a “demokrasi götürmek” sloganını iyi kullanan ABD, barbarlara mahsus bir surette 1,5 milyon insanın canına kıymıştı.

Bazı düzenbazlar da, işte tam da bunun gibi, Müslüman Türk ve Kürtleri gavurlaştırıp bölmenin kolay, hızlı ve sağlam olması için Türkleri “Türklük”, Kürtleri de “Kürtlük” sloganlarıyla aldatma yolunu takip etmişlerdir. Bu faaliyetler maalesef hala devam etmektedir.

Bilindiği gibi M. Kemal sadece “harf” inkılabı yapmakla kalmamış, bir de “dil” inkılabı yapmıştır ve bu inkılaplar “Türkçeleştirme” ambalajıyla sunulmuştur. Latin alfabesine “Türk alfabesi”, gavurca kelimelere de “öztürkçe” kelimeler denmiştir. Halbuki aşağıda da görüleceği gibi bunlar “Türkçeleştirme” değil, kelimenin tam manasıyla “gavurlaştırma”ydı.

Dikkat edilirse, Şapka Inkılabı’nda “millileşme” teması işlenmemiş, bu inkılap doğrudan batılılaşma veya tam olarak ifade etmek gerekirse “Uygar ve milletlerarası kıyafet” şeklinde takdim edilmiş ve bunun neticesinde halk bu inkılaba sert tepki göstermişti. Ancak aynı halk -şapkadan daha tahrip edici tesiri olmasına rağmen- harf ve dil inkılaplarına karşı çıkmamıştı. Her iki inkılap da esasen “gavurlaştırma” olmasına rağmen birinde sert tepki gösterilip diğerinde gösterilmemesinin sırrı, işte bu kavram ve sloganlarda yatmaktadır. Kemalist rejim bunun bilinciyle hareket etmiş ve kabullenmesini sağlamak maksadıyla Harf ve Dil inkılaplarını Türklere “Türklük” ambalajıyla sunmuştu.

Aşağıdaki kelimeler, “öztürkçeleştirme” faaliyetlerinin en yoğun olduğu 1935 yılında yayımlanan “Osmanlıca’dan Türkçeye karşılıklar kılavuzu” Ulus gazetesi (M. Kemal’in gazetesi) 26.3.1935-4.5.1935, sayfa 1, 2; “Osmanlıcadan türkçeye karşılıklar kılavuzuna katmalar” Ulus, 9.5.1935, sayfa 3’den, ve aynı gazetenin diğer bazı yazılarından derlenmiştir.

M. Kemal dilimizi “türkçeleştirmiş” mi yoksa “fransızcalaştırmış” (gavurcalaştırmış) mı, görelim!

Osmanlıca Türkçe(!) Fransızca

A-

Ahenk harmoni harmonie
Amil faktör facteur
Aksi müddea yantitöz antithese
Alelade (tabi anlamına) normal normal
Alemşümul (kainat) evrensel üniversel
Ameli pratik pratique
Asri modern modern
Atikiyat arkeoloji archeolojie
Aynı identik identique

B-
Belde site cite
Birinci ferik orgeneral general
Bitaraf/tarafsız nötür nötr

C-
Ceddani atayık atavique
Cemiyet sosyete societe

D-
Destan epope epope
Düstur formül formule

E-
Eda ton ton
Encümen komisyon commission
Encümeni daniş akademi academie

F-
Felsefe filozofi philosophie
Fırka parti parti

G-
Günlük kronik cronik

H-
Had terim terme
Hayatiyat biyoloji biologie
Hendese geometri geometrie
Heyet delege delegate

I-
Içtimai sosyal social
Ilahiyat teoloji theologie
Ilmüarz jeoloji geologie
Ilmi nücum astroloji astrologie
Iktisad ekonomi economie
Iktisadi ekonomik economique
Ilmi hesap aritmetik aritmetique
Irade (kudret anlamına) enerji energie
Iradeli enerjik energique
Izzeti nefis (haysiyet) onur honneur (fransızcada okunuş: “onur”dur)

K-
Kaabiliyet kapasite capacite
Kısım, bap parti partie

L-
Lehçe diyelek dialecte

M-
Maarif kültür culture
Mabud/put idol idole
Mali finansal financiel
Mantık lojik logique
Mektep okula ecole
Mesele problem probleme
Müdür direktör directeur
Müsbet pozitif positif
Müfettiş ispektör ispekteur

N-
Nahiye kamun commune
Nazari teorik theorique
Nazariye teori theori
Nihayet vermek terminlemek terminer

S-
Sanayi endüstri indüstrie
Sermaye kapital capital
Silsile seri serie
Sigorta akçası prim prime
Sınai endüstriyel indüstriel

Ş-
Şehadetname diploma diplome

T-
Takvim almanak almanack
Tekamül evrim evolution
Terazi balans balance
Teşkilat örgüt organisation
Teşrifat protokol protokol
Timsal sembol symbol

U-
Umumi genel general
Usul metod methode

***

D. Mehmet Doğan, Dil devriminin çok yönlü tesir ve niteliklerini şu 4 maddede özetlemiştir:

1 – Dil devrimi, toplum fertlerinin kendi aralarında ve yönetici kadroyla haberleşmesini güçleştirmiştir. Toplum katları ve nesilleri arasındaki bağların kopmasına, en azından gevşemesine sebep olmuştur.

2 – Dil devrimi bürokrat-aydın kadronun toplumdan kopuşunu belgeleyen bir yabancılaşma hareketidir. Dil, halk-aydın farklılaşmasını belirleyen ana göstergelerden biri haline gelmiştir.

3 – Dil devrimi halkçı bir hareket olarak kabul edilemez. Halka rağmen yürütülmesi bir yana, halkın dilinden ayrı suni bir dil yaratılmaya çalışılmıştır. Bu dil halk tarafından (zorla benimsetilen bazı kelimeler dışında) benimsenmemiştir. Bu konuda en iyi delil, halkın dili ve düşüncesini yansıtan halk şairlerinden hiç birinin arı dille şiir söylememesidir.

4 – Dil devrimi bir millileşme hareketi olmamıştır. Batılılaşmaya yönelik bir harekettir. Dil devrimi konusunda millilikle ilgili sloganlar kullanılması, geniş kesimin desteğini sağlama çabası olarak belirmektedir. Yani, batıcı aydınlar bu konuda da samimi davranmamışlardır. Dil Kurumu’nun son zamanlarda batı kaynaklı ve dilimize yerleşmiş kelimelere karşılık bulma çabaları, “Bayram geçtikten sonra zurnayı duvara as” atasözünü doğrulamakta ve kurumcuların yargılanma telaşını aksettirmektedir.[1]

.

**********

.

KAYNAK:


Tafsilat için bakınız;

[1] D. Mehmet Doğan, Batılılaşma Ihaneti, Dergah Yayınları, 3. Baskı, Istanbul 1977, sayfa 105, 106, 113 ve devamı.

.

**********


.

Kadir Çandarlıoğlu

.

**********

.

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

www.belgelerlegercektarih.com


*
 
@BalikesirliBey Dilimizde bir sürü Arapça ve Farsça kökenli kelime var. Bunlar da gavurlaşmak mı oluyor o halde? Sonuçta yabancı bir ülkeden gelen kelimeler. Bu kadar saçma bir düşünce yapısı olabilir mi?

Dil bu kadar tekdüze bir yapıya sahip değil. Bir dil diğer dillerden de beslenir. Sizin bilgi eksiğinizin olduğu ayan beyan ortada.

Ve birileri tarafından yanlış düşüncelerle beslenmişsiniz.
 
Yunan'lar İzmir'e çıkarken İngiliz'ler İstanbul'da cirit atarken fransızlar Maraşa asker gönderirken padişahlar ne yapıyordu acaba gerçi TRT daha o dönemleri çekemedi.
 
Yunan'lar İzmir'e çıkarken İngiliz'ler İstanbul'da cirit atarken fransızlar Maraşa asker gönderirken padişahlar ne yapıyordu acaba gerçi TRT daha o dönemleri çekemedi.
O sırada 60 yaşındaki padişahımız 19 yaşındaki kızla evleniyordu bu arada kendi kızları 25-30 yaşlarındaydı, iğrençliği siz düşünün.
 
...eğer ki Latin alfabesine geçmeseydik dini kitabımızı kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlayacaktık çünkü yazdığımız dil ile aynı onlar.
Konudaki muhabbetten uzak, arkadaşının sana söylediği cümleye bir yorum yapmak istiyorum. Eğer şu an dilimiz kutsal kitabı anlayacak dil olsaydı bile yetmezdi. O dönem bile peygambere sorulurdu bunun anlamı tam olarak nedir diye. Lisan ayrı, ilim ayrıdır.
 
Konudaki muhabbetten uzak, arkadaşının sana söylediği cümleye bir yorum yapmak istiyorum. Eğer şu an dilimiz kutsal kitabı anlayacak dil olsaydı bile yetmezdi. O dönem bile peygambere sorulurdu bunun anlamı tam olarak nedir diye. Lisan ayrı, ilim ayrıdır.

Olay ama aynı şeye çıkıyor. Kuran'ı öğrenmek isteyen ona göre bir kursa gider veya Osmanlıca öğrenmek isteyen bir kursa gider. Bunu bir topluma dayatmanın anlamı yok.

Ancak yakınıyor insanlar şöyle değil, böyle değil diye. Hem de ellerinde imkan olmasına rağmen.

Kardeşim git o zaman kursa, sen öğren güzelce. Sana gitme diyen mi var? diyesim geliyor. Bunu size demiyorum bu arada. @nemo

Ben de o zaman Eski Uygur Türkçesini isteyeyim. Bütün Türkiye bunu öğrensin, geri gelsin. Niye kaldırıldı bu dil? Atalarımızın yazılarını okuyamıyorum!
 
Osmanli Alfabesi diye bir sey yok ki, Arap alfabesi o.

Ayrica sular seller gibi Arapca bilen Muslumanlar da Kuran'da ne yazdigi konusunda %100 anlasabilmis degil. Bir alfabeyi anadilin olarak bilmek, o alfabedeki her metni anlamak icin ne yeterli ne de gerekli. Isteyen ogrenir, anlar. Zaten din kitaplari yazildiklari dili bilen herkes tarafindan net bir sekilde anlasilabilir olsalardi bu kadar yayginlasmazdi, cunku "orada aslinda soylenmek istenen" diye kiviramayacaklardi.

Osmanli bildigin Turkce konusuyor, Arap alfabesiyle yaziyor. O donemde okuma yazma orani %10 civari. Kadinlarin okuma yazma bilme orani %5 bile degil. Yani Kuran okuma oranini gectim, elindeki gazeteyi okumaktan aciz bir toplum var.

Ataturk'un yaptigi dogru. Gunumuz Turkiyesinde bir insanin Kuran'da ne yazdigini ogrenmesine hicbir engel yok. Onlarin esas canini yakan Ataturk'un batili reformlarini ve dini hegemonyayi bitirecek atilimlarini hazmedemiyor olmalari.

Dinciler genel olarak dinlerine dusman olabilecegini dusundukleri hicbir seyi sevmezler, tartisarak bunu degistiremezsin. Degistirilebilir olsaydi zaten din bu kadar yaygin olmazdi. Sonucta milyonlarca insani her sene periyodik olarak bir seylerin etrafinda tur atmaya ya da koyun bogazlamaya ikna edebilmis bir ogretiden bahsediyoruz. Rasyonalite yok.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı