O kadar basit değil, basım oranınız ve nasıl bir ekonomi ile desteklediğiniz de önemli, örneğin İsviçre frangı değerini korumak için kendi parasının %60'ı kadar altın tutuyor elinde.
Veya Bitcoin her bloktan sonra erişimi zorlaştırarak kendini algoritmik olarak enflasyona karşı koruyor.
Bir malın alınması başlı başlına ülke merkez bankalarına değil özel şirketlere yarar sağlar genelde.
Bunun dışında ülkenin dış siyaseti de mühimdir bunda, bu yüzden hiçbir büyük yatırımcı parasını Rus rublesi gibi agresif bir ülkenin parasında tutmaz.
Biz bu konuda hem agresif, hem merkezi politikanın zorlaştırdığı hem de MB-İktidar-Sosyal huzursuzluk üçgeninde olan bir ülke olarak ister istemez yabancı yatırımcı çekemiyor ve gelişemiyoruz.
Zira yatırımcı da şunu demekte, her gün darbe olan, bombalar patlayabilen, agresif bir tutumda olan bir ülkeye yatırım yapıp da neden paramızı riske atalım? Zaten halihazırda bizim gibi durumda olup gelişen sakin ülkeler var. Örnek Gürcüler, Bulgarlar, Polaklar ve Ukraynalılar.
Sıcak para = Akışkan ekonomi
Akışkan ekonomi = GDP artışı
GDP artışı = Kişi başına düşen gelir, eğer ekonomik GINI endeksi de dengelenirse ülkelerin vatandaşları yavaşça nesilden nesile zenginleşmeye başlar.
Yani A mal B mal değil mesele.
Ayrıca Apple'ın karargah binaları vergi ödememek için İrlanda'da o yüzden yalnızca şirketlerle açıklanamaz bir durum bu. Şimdi kafa ütülememek için teferruata girmiyorum ama şu linke bakınca anlayabilirsiniz bu durumu da:
New York Times gazetesinin haberine göre, 1980’li yılların sonunda Apple muhasebecilerinin geliştirdiği ‘Çifte İrlanda, Sandviç
www.ticaretkanunu.net
Yani kimse emek vererek kazandığı bir kuruşu aç gözlü bürokratlara kaptırmak istemiyor.
Saygılarımla.
Edit1: Ezcümle, kimse parasını bir devlete seve seve bırakmıyor ve özelden ziyade kamu ayağı da vardır böyle şeylerin; mesela devletlerin kendi iç piyasalarında da değer kazanma yöntemleri vardır, tahvil açıp aldıkları paraları kamu için kâr getirecek işler yaptırıp kardan vatandaşlarına pay vermek gibi.