RDR2'nin yavan gelmesi

%34'de sıkıldıysan kalan %66 da sıkıcı gelecek. İlk başlarda at sürme simülasyonuna alışmıştım manzaranın güzelliğinden, karakterleri tanımaktan ve oyunun mekaniklerini öğrenmekten ama 50 saat boyunca at sürünce de yeter be dedim.

Zar zor bitirdim kaldırdım, ileride belki tekrar başlarım.
 
Ne beklediğinize bağlı bir durum bu. Oyunun hikâye ve açık dünyası ağır basıyor. Bunun dışında da oldukça gerçekçi olduğunu söyleyebilirim. Vahşi batı temasını baz almasından kaynaklı olarak oynanışın sıkıcı gelme ihtimali olabilir (en azından Elden Ring veya God Of War gibi oyunlara kıyasla yoksa gameplay güzel bence) buna rağmen vahşi batı temalı bir oyuna kıyasla oldukça çeşitli. Hikâyeden ilerleyin arada açık dünyada gezin, keşfedin zaten oyunun vaatleri belli.
 
Oyun bilerek ağır, monoton ve hantal dizyan edildi. Size göre olmayabilir belki bu yavaş stil.

Bu oyunun geneline hakim bu dizayn. Mesela eşya alırken bile "Arthur vitrine elini uzatıp eşyayı alır" vesaire tarzı animasyonlar var.
 
Oyun aşırı kaliteli ama oyun tarzı size hitap etmiyor olabilir. Mesela Arthur'un o yavaş tarzı, at sürme mekanikleri (müthiş), vuruş hissiyatı, grafik kalitesi, ses kalitesi HER ŞEY AMA HER ŞEY beni kendine öyle bir bağladı ki ana görev yapamıyordum etrafta gezinip irili ufaklı görevleri yapmaktan. Muazzam bir şey. Sözün özü şu ki, oyundan bir şey beklemeyin. Oynayın. Zaten genelde beklenti olunca insan sıkılıyor veya mutsuz oluyor. Beklemeyince ise bambaşka bir evrene girdiğinize tanık oluyorsunuz. Akışa bırakmakta fayda var..
 
Bende aynı durum olmasa da çoğu kişi oyunun başlarda sıkıcı olduğunu söylüyor. Sizde de aynı durum olabilir; Ama %34, artık oyunun ''Giriş'' kısmının çoktan bittiği ve ''Gelişme'' kısmına girildiği bir bölüm. Yani oyunun pek de başında sayılmazsınız. 3'te 1'i bitmiş oyunun.
 
Oyun aşırı kaliteli ama oyun tarzı size hitap etmiyor olabilir. Mesela Arthur'un o yavaş tarzı, at sürme mekanikleri (müthiş), vuruş hissiyatı, grafik kalitesi, ses kalitesi HER şey AMA HER şey beni kendine öyle bir bağladı ki ana görev yapamıyordum etrafta gezinip irili ufaklı görevleri yapmaktan. Muazzam bir şey. Sözün özü şu ki, oyundan bir şey beklemeyin. Oynayın. Zaten genelde beklenti olunca insan sıkılıyor veya mutsuz oluyor. Beklemeyince ise bambaşka bir evrene girdiğinize tanık oluyorsunuz. Akışa bırakmakta fayda var.

Ona bir lafım yok gerçekten güzel bir oyun fakat benim demek istediğim oyunun mekaniklerinden çok görevler ve açık dünyadaki gelişmeler birbirleriyle çok benzer, mesela ya birinden borç tahsil etmeye gidiyoruz, ya bir yerleri soyuyoruz, açık dünyada da ya önümüze haraç kesenler çıkıyor onlarla kapışıyoruz ya da bu tarz şeyler çıkıyor. Bilmiyorum bana mı böyle geliyor veya verdiğim paradan dolayı çok mu beklentiye girdim, bilemedim.
 
Ona bir lafım yok gerçekten güzel bir oyun fakat benim demek istediğim oyunun mekaniklerinden çok görevler ve açık dünyadaki gelişmeler birbirleriyle çok benzer, mesela ya birinden borç tahsil etmeye gidiyoruz, ya bir yerleri soyuyoruz, açık dünyada da ya önümüze haraç kesenler çıkıyor onlarla kapışıyoruz ya da bu tarz şeyler çıkıyor. Bilmiyorum bana mı böyle geliyor veya verdiğim paradan dolayı çok mu beklentiye girdim, bilemedim.
Oyunda en az 150 farklı açık dünya olayı var. Ve bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz. Ana görevler, yan görevler derken en az 60 saatlik bir serüvenden bahsediyorum. İlk bölümdeki kampımızda oyunu öğrenmeye başlıyoruz. Kamptakilerle yavaş yavaş bağımız oluşuyor ve bundan dolayı görev yapan dış kapının mandalı gibi hissediyoruz. Ama bunu bir başlangıç olarak kabul edip devam ederseniz, yani bunların geçeceğine inanırsanız oyun sizi alıp götürüyor. Tekrar başlayacağım sanırım o kadar dersin arasında gahbe..
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı