Hava savunma sistemine destek veren biri olarak bence çok çok zor bir karar Türkiye için.
1- İhtiyaçlar açısından Türkiye S-400'e ne kadar ihtiyaç duyuyorsa 5.nesil savaş uçağına da o kadar duyuyor. Her ülkenin olduğu gibi bizim de bir tehdit algımız, bir kırmızı kitabımız var. Sorun şu ki bizim kırmızı kitabımızda mesela Yunanistan da var terör örgütleri de var. Nitelikleri tamamen farklı düşmanlar bunlar. Senin bu ikisine yapacağın operasyonun ihtiyaçları farklı. Bir terör örgütünü vurmak için F-35 şart değil belki, F-16 yükseltmelerle çok verimli iş görüyor ama Yunanistan ile, Suriye ile hatta İran ile ve hatta Akdeniz'de doğal gaz konusunda İsrail ile rekabet halindeysen (ki kabul edelim öyleyiz, tarihsel rakiplerimizdir bunlar) hem F-35 hem de S-400 önemli. Ege'den Yunan uçağına kilitlenen ya da Kıbrıs'ta Akdeniz'i gözleyen bir S-400'ün caydırıcılığı tartışılamaz elbette. Ama F-16'ların karşısına çıkan F-35'in caydırıcılığı da öyle. Burada tercih yapmak zorunda kalıyoruz ki mesela bu çok büyük sıkıntı.
2- Bir savaş uçağı almak demek çok çok ciddi lojistik zinciri demektir. Yazılımından tut yedek parçasına , personel eğitimine kadar çoğu savaş aracından daha hassastır. Türkiye 1952'de resmen NATO'ya üye oldu. Doğrudur yanlıştır tartışılır, o zamanki tehdit algısıyla bir karar alındı, uluslararası konjonktür de ona göreydi ve uygulandı. Bu demektir ki 67 yıldır NATO'dasın. Aldığın neredeyse bütün savaş araçları Batı orijinli. F-16 ların, Sikorsky'lerin, Leopard'larının lojistik zincirinden tut da askeri terminolojisine hatta kimi askeri geleneklere kadar bir çok şeyin Batı bloğuna yakın. Diyelim ki S-400'e yöneldik ve hatta uçak olarak da F-35 alamadığımız için örneğin SU-57'ye döndük. Bu, 67 yıllık bir sistemi baştan aşağı düzenlemen demektir. Yapılır ama devasa maliyetleri olur. Bir kere en basitinden S-400 Dost/Düşman tanıma sistemlerin mesela F-16'ları nasıl tanıyacak? Ya da F-35'i bir şekilde alırsan oları nasıl tanıyacak? Bunu tanıtman için @Jira 'nın dediği gibi bazı hassas NATO bilgilerini vermen mi gerekecek? NATO buna ne diyecek?
3- Mühendislik farkları var. S-400 alırsak teknik personelinin yabancı kalacağı milyon tane mesele olacaktır.
4- Hepsini dışında bunu bir de siyasi ideolojik yanı var. Şu an bu karar öyle bir noktaya geldi ki bir eksen kayması olarak bile yorumlanabilir. Batı bloğundan bir anda Doğu bloğuna geçiş yapmaya başlayan bir Türkiye'yi görmeye başlayabiliriz. Bazı kesimler bunu olumlu buluyor olabilir ama aslında bu durum sadece bir emperyal gücün kutbundan diğerinkine geçmek anlamına geliyor. Batıya bu kadar entgreyken bu riski almaya değecek mi? Eğer evetse sorun yok ama değmeyecekse; sadece askeri olarak değil, siyasi ve ekonomik olarak da pek çok mevziyi kaybedebiliriz. Köşe kapmacada daha iyi bir köşeyi almaya çalışırken eldeki köşenizi kaptırmak gibi.
Türkiye'nin bu tartışmadaki savunması zaten @painkiller 'ın da bahsettiği Yunanistan ve S-300 gibi konuları içeriyor. Başka bir noktadan da yürüyemeyiz herhalde çünkü 2 tarafa karşı da koz olarak kullanacağımız fazla argümanımız yok. Velhasıl zor işler.
1- İhtiyaçlar açısından Türkiye S-400'e ne kadar ihtiyaç duyuyorsa 5.nesil savaş uçağına da o kadar duyuyor. Her ülkenin olduğu gibi bizim de bir tehdit algımız, bir kırmızı kitabımız var. Sorun şu ki bizim kırmızı kitabımızda mesela Yunanistan da var terör örgütleri de var. Nitelikleri tamamen farklı düşmanlar bunlar. Senin bu ikisine yapacağın operasyonun ihtiyaçları farklı. Bir terör örgütünü vurmak için F-35 şart değil belki, F-16 yükseltmelerle çok verimli iş görüyor ama Yunanistan ile, Suriye ile hatta İran ile ve hatta Akdeniz'de doğal gaz konusunda İsrail ile rekabet halindeysen (ki kabul edelim öyleyiz, tarihsel rakiplerimizdir bunlar) hem F-35 hem de S-400 önemli. Ege'den Yunan uçağına kilitlenen ya da Kıbrıs'ta Akdeniz'i gözleyen bir S-400'ün caydırıcılığı tartışılamaz elbette. Ama F-16'ların karşısına çıkan F-35'in caydırıcılığı da öyle. Burada tercih yapmak zorunda kalıyoruz ki mesela bu çok büyük sıkıntı.
2- Bir savaş uçağı almak demek çok çok ciddi lojistik zinciri demektir. Yazılımından tut yedek parçasına , personel eğitimine kadar çoğu savaş aracından daha hassastır. Türkiye 1952'de resmen NATO'ya üye oldu. Doğrudur yanlıştır tartışılır, o zamanki tehdit algısıyla bir karar alındı, uluslararası konjonktür de ona göreydi ve uygulandı. Bu demektir ki 67 yıldır NATO'dasın. Aldığın neredeyse bütün savaş araçları Batı orijinli. F-16 ların, Sikorsky'lerin, Leopard'larının lojistik zincirinden tut da askeri terminolojisine hatta kimi askeri geleneklere kadar bir çok şeyin Batı bloğuna yakın. Diyelim ki S-400'e yöneldik ve hatta uçak olarak da F-35 alamadığımız için örneğin SU-57'ye döndük. Bu, 67 yıllık bir sistemi baştan aşağı düzenlemen demektir. Yapılır ama devasa maliyetleri olur. Bir kere en basitinden S-400 Dost/Düşman tanıma sistemlerin mesela F-16'ları nasıl tanıyacak? Ya da F-35'i bir şekilde alırsan oları nasıl tanıyacak? Bunu tanıtman için @Jira 'nın dediği gibi bazı hassas NATO bilgilerini vermen mi gerekecek? NATO buna ne diyecek?
3- Mühendislik farkları var. S-400 alırsak teknik personelinin yabancı kalacağı milyon tane mesele olacaktır.
4- Hepsini dışında bunu bir de siyasi ideolojik yanı var. Şu an bu karar öyle bir noktaya geldi ki bir eksen kayması olarak bile yorumlanabilir. Batı bloğundan bir anda Doğu bloğuna geçiş yapmaya başlayan bir Türkiye'yi görmeye başlayabiliriz. Bazı kesimler bunu olumlu buluyor olabilir ama aslında bu durum sadece bir emperyal gücün kutbundan diğerinkine geçmek anlamına geliyor. Batıya bu kadar entgreyken bu riski almaya değecek mi? Eğer evetse sorun yok ama değmeyecekse; sadece askeri olarak değil, siyasi ve ekonomik olarak da pek çok mevziyi kaybedebiliriz. Köşe kapmacada daha iyi bir köşeyi almaya çalışırken eldeki köşenizi kaptırmak gibi.
Türkiye'nin bu tartışmadaki savunması zaten @painkiller 'ın da bahsettiği Yunanistan ve S-300 gibi konuları içeriyor. Başka bir noktadan da yürüyemeyiz herhalde çünkü 2 tarafa karşı da koz olarak kullanacağımız fazla argümanımız yok. Velhasıl zor işler.