Sağlam bir gelecek kurmak

G3njoY

Yoctopat
Katılım
7 Haziran 2021
Mesajlar
16
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Merhabalar!

Ben 14 yaşına yeni girmiş ve gelecekle ilgili kaygısı olan, toplumun belli bir kısmına göre "duyarlı" denebilecek seviyedeyim. Asosyalimdir. Teknoloji, oyunlar, yazılım geliştirmek, piyanomu çalmak, bisikletimle sokakları gezmek sevdiğim ve rutin olarak yapmakta olduğum şeyler.

Maalesef ki bu yaşıma rağmen bazı şeylerden şikayetçi olacak seviyeye geldim. İlk sırada eğitim sistemimiz geliyor. Sonra hayallerimizi dahi kısıtlayan ekonomimiz, iktidar falan... Bu yazıda bunları konuşmayacağım çünkü diğer konuları okuduğum zaman buradaki insanların ekonomi, sağlık, eğitim, güvenlik gibi konularda ne olduğunu bildiğini gördüm. Aranızda yeni olduğumu da belirteyim :)

Dün girdiğim LGS sınavı gerçekten çok kötüydü. 7. sınıftan itibaren disiplinli ve verimli çalışma planları uyguluyordum. Çünkü babam yıllar önce hayatımı kurtarmamı söylemişti. Ben de dirsek çürüterek bir yerlere gelebileceğimi düşünmüştüm. Yapmam gereken ilk iş sayısalda, özellikle de matematikte, temeldeki eksiklerimi gidermekti. 7. sınıfta bu eksikleri kapatıp 8. sınıfta rahat edeceğimi düşündüm. Ve bunu başardım!

İlkokulda her yıl en az 2 kere değişen sınıf öğretmenlerimiz yüzünden o yaştaki insan öğretmene uyum sağlamaya çalışırken eğitimini arka plana atıyordu. Tavırlarını, isteklerini, kurallarını öğreniyor ve bunlara göre kendimizi adapte ediyorduk. Bu yüzden matematik dersinde iyi bir temelim olmadı.

7. sınıfa kadar bu eksiğimi göremedim. "Öğretmenler sınavları eksiklerimizi görmemiz için yapıyor!" dediğim zaman kaybetmişim aslında. Hepsi olması gerekenden kolay yapıyor, yüzeysel soruyor ve düşük alanlara yüksek puanlar veriyorlardı. Biz de başarılı olduğumuzu sanarak büyümüşüz...

Her şey böyle böyle gitti ve sonunda 8. sınıf oldum. Öğretmenlere danışarak test kitapları için kaynak seçtiğim dönemden matematikte 15 net yapabilen seviyeye geldim. 5 doğru 9 yanlış ile başlamıştım ilk denememe, çok iyi hatırlıyorum. Her denemede bir şey öğrenmiştim ama sanırım en önemlisini bu denemede öğrendim : Bilmiyorsan işaretleme. Zamanla önce kolay soruları, sonra zor soruları çözmemizi sağlayan turlama taktiklerini vs. öğrendim. Böyle böyle gitti ve bilginin yanında stratejinin ve zamanlamanın da çok önemli olduğu LGS sınavına yüksek verimli, orta disiplinli şekilde çalıştım. Bütün bunların yanında, dershaneye bu zamanda gidebilen şanslı kesimdendim. Çevremizdeki tek eğitim kurumuna kaydımızı yaptırdım, ve bana çoğu zaman destek veren aileme verdikleri paranın kuruşuna kadar ödemeyi kendime hedef biçtim. Ok ve yay elimdeydi, uzaktaki hedef tahtasının tam ortasında ise iyi bir lise, ailemin bana verdiği maddi/manevi destek, öğretmenlerime verdiğim umut vardı.

Evet, umut... Bazı zamanlarda her şeyi bırakmak istedim çünkü çok zordu. Okula gittiğimiz süre çok azdı, uzaktan eğitimin yarısı öğrencilerin gelmesini beklemek, azar yemek gibi şeylerle gidiyordu ve ben öğrenmeyi okulda gerçekleştiren biriydim : Okuldayken öğretmeni çok dikkatli dinler, ve her şeyi orada hallederdim. Eve gidip tekrar yapmak kalan her şeyi hallediyordu. Ama... maalesef ki bu sene böyle olmadı. Ne kadar istersem isteyeyim canlı derslerde bu konsantrasyona ulaşmak benim için imkansızdı. Şu an kullandığım bilgisayar ile oyun oynamak, hatta internete bağlanmak bile işkence olduğu için, arkaya dersi atıp oyun oynayan kişiler gibi olamadım. Keşke olabilseydim...

Başarılı denebilecek ve bu kadar emek vermiş bir insan, bir genç neden oyun oynamayı istedi biliyor musunuz? Çünkü emeklerim çöpe gitti. Her deneme sınavında gururlandırdığım, ümitlendirdiğim öğretmenler, dershaneye verilen paralar, boyumu aşan test kitapları, oyun oynamak yerine ders çalışıp iyi bir yerlere gelme arzusu...
Hepsi karşılıksızmış.

6 Haziran 2021 günü bu sınava girdim. Üzerimde heyecan ve stres vardı. 8. sınıfın başında verdiğim o hedefleri gerçekleştirmek istiyordum, ve bunu yapmak için başka fırsatım olmayacaktı. İnkılap gibi basit bir dersten başlayarak soruları çözmeye devam ettim. Her soru çözüşümde bu heyecan üzerimden akıp gitti.

Sözel bölüm bittiği anda içime büyük bir ümitsizlik ve üzüntü geldi. Bu sınav ne noktalama işareti, ne metin türü, ne de sorulacak denen başka bir şeyi sormuştu. Çalışmayan kişilerin rahatlıkla 15 nete ulaşabileceği bir Türkçe vardı. İngilizce'de ayırıcı olan before-after konusundan en az 1 soru bekliyordum, o da yoktu. Ne olmuştu böyle? Ben çok zoruna çalıştığım için mi çok kolay geldi, yoksa bu sorular insanları eleyebilecek cinsten değil miydi? Maalesef ki 2. seçenek oldu.

Sözel kısım çalışan ile çalışmayanı zerre ayıramazdı. Bir tane çark sorusu ve kesinlik bildiren yargı dışında kaliteli soru görmek imkansızdı. Kolaydı ama HERKESE kolaydı. Fen bilimlerinin bu kadar kolay olmaması isteğiyle bir yudum suyumu içtim, lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve sayısal bölüm için hazırlandı. Heyecanlı değildim, ancak üzerimde olumsuz duygular vardı. Başardığım zaman beni önemseyen Fatmanur, Derya, Ediz gibi öğretmenlerimi gururlandıracağımı düşündüm... Ediz Hocamın doğum günü 6 Hazirandı. Ona verilebilecek en güzel hediye bu sınavda verilirdi. Bunları düşündükçe karamsarlık bedenimi terk etti, ve ben her zamankinden daha da hazırdım!

Fen bilimleri bitince tam bir hayal kırıklığı vardı üzerimde. Sorular yeni nesil sayılmazdı, kısaydı ve bilgiye dayalıydı ama kolaydı. Denemelerin geneli bu sorulardan zor çıkardı. Kolay denilen bile... Emin olamadığım tek soruyu boş bıraktım ve matematiğe baktım.

Sadece X ve Y olan basit soru ile başladım. Çözünce bir rahatlama geldi, 2xy çok kısa sürede çözüm olarak önümde duruyordu ve bunu başkası değil, ben yapmıştım. Ardından cetvel sorusu, ardından özdeşlik. Her soruyu çözüyordum ve adım kadar emindim! Ama, ilk 8 sorudan sonrasını beceremedim :( Hiçbirinin cevabını bulamıyordum. Nasıl başlayacağımı bilemediğim sorular da vardı, nasıl ilerleyeceğimi bilemediğim sorular da. Her soruya baktım ama 8 soruyu zor çözdüm. Denemelerde ise her soruya bakamaz, her soruyu 2-2.5 dakikada çözerken 13'ten fazla net yapmaya başlamıştım. Her soruya bakabilsem bilmem kaç denemede 20'de 20 yapardım... Burada her soruya bakmama rağmen 8 soruyu zor işaretledim :(

Bütün bunlara rağmen, 2 yıllık emeğimin büyük bir kısmını gösterebildiğimi düşünüyorum. 8 soru bu kadar emek için çok az, biliyorum ama Türkiye genelinin yorumlarına bakınca fena olmadığını gördüm. Tabii ki Keçiören Fen gibi liselere gidemeyeceğim ama Keçiören Sosyal Bilimler gibi bir liseye gidebileceğim. Bu da bir şeydir bence.

Ailem, verdiğim emeğin farkında olmasına rağmen beni suçlu gösteriyor. Yıllar önce sayısala ağırlık vermemi istemişlerdi, ben de tam olarak öyle yaptım. Şimdi ise buna inanmıyorlar, MEB'in her şeyi düzgün yaptığını düşünüyorlar. 20 sorunun 19 sayfaya sığdırılması, üniversite düzeyi soruların bulunması gibi şeyleri ne kadar göstersem de anlamak istemiyorlar.

Bu hikayeyi bitirdikten sonra, biraz da oluşacak hikayeleri konuşmak istiyorum. Öncelikle, Türkiye'de yaşamak istemediğimi belirteyim. Güçlü bir muhalefet yok, iktidar ise kendi çıkarlarına göre aile kadrosu kurmuş durumda. Eğitim sisteminin düzeltilmesi 30 yılı bulacak iş, ve ben deney tavşanı gibi yerimde çırpınmaktan fazlasını yapmak istiyorum.

İlk işim yabancı dil oldu. İngilizce'yi ortalama düzeyde öğrendim ve şimdi Almanca'ya başladım. Bunun yanında, fiziksel olarak yeterli hale gelmeye çalışıyorum. Sıkı bir egzersiz planı oluşturdum. Bunların yanında, bazı yazılım fikirlerim ve ara yüz tasarımlarım var. Tecrübeli değilim ama bir programlama dili öğrenip projelerimi geliştirmek, belki de ekmek teknesi oluşturmak istiyorum.

Gelecekte bir ailemin olmasını çok uzun düşünmemeliyim diye düşünüyorum. Bir eş, bir hayat arkadaşı... Neden olmasın ki? Ancak sıkıntı şu ki iyi bir işim olmazsa sevdiğim insanı rahat ettiremem, belki de onun istediği şeyleri sağlayamam ve mutsuz olmasına yol açarım. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı sağlam bir gelecek inşa etmek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem gerekiyor?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Senin ailen için söylemiyorum çoğu Türk ailesi böyle adamların umurunda değil eğitim sadece para kazandıracak bir iş istiyor, devlete kapat attırmak istiyor. Yok efendim hayatını kuratacakmış bunlar hikaye, masal sevdiğin işi yapmak için oku, para kazanmak istiyorsan meslek okuluna git veya başka bir meslek öğren. Sadece çalışmana bak hayatın karşına ne getireceğini bilemezsin.
 
Gelecekte bir ailemin olmasını çok uzun düşünmemeliyim diye düşünüyorum. Bir eş, bir hayat arkadaşı... Neden olmasın ki? Ancak sıkıntı şu ki iyi bir işim olmazsa sevdiğim insanı rahat ettiremem, belki de onun istediği şeyleri sağlayamam ve mutsuz olmasına yol açarım. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı sağlam bir gelecek inşa etmek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem gerekiyor?
İlk önce rahat ol ve sınav için üzülme sonuçta az ya da çok; yanlış veya doğru bir emek vermişsiniz. Şimdiden evlilik hayalleri kurman ve bunun için üzülmen saçma. İlerde birini gerçekten sevdiğini görünce ve oda seni severse paranın ne kadar boş bir şey olduğunu görürsün. ama yinede günümüzde parasız hayat yaşanmıyor maalesef Yani kendini bu kadar kasma daha lise var, üniversite var. Ama kendini çok boşlamada. Yabancı diller öğren, genel kültürünü geliştir, öğrenebileceğin kadar bilgi öğren ve unutma bir iş için değil kendini geliştirmek adına okul oku. Yoksa 5 üniversiteden mezun ol ne anlamı kalır?
 
Merhabalar!

Ben 14 yaşına yeni girmiş ve gelecekle ilgili kaygısı olan, toplumun belli bir kısmına göre "duyarlı" denebilecek seviyedeyim. Asosyalimdir. Teknoloji, oyunlar, yazılım geliştirmek, piyanomu çalmak, bisikletimle sokakları gezmek sevdiğim ve rutin olarak yapmakta olduğum şeyler.

Maalesef ki bu yaşıma rağmen bazı şeylerden şikayetçi olacak seviyeye geldim. İlk sırada eğitim sistemimiz geliyor. Sonra hayallerimizi dahi kısıtlayan ekonomimiz, iktidar falan... Bu yazıda bunları konuşmayacağım çünkü diğer konuları okuduğum zaman buradaki insanların ekonomi, sağlık, eğitim, güvenlik gibi konularda ne olduğunu bildiğini gördüm. Aranızda yeni olduğumu da belirteyim :)

Dün girdiğim LGS sınavı gerçekten çok kötüydü. 7. sınıftan itibaren disiplinli ve verimli çalışma planları uyguluyordum. Çünkü babam yıllar önce hayatımı kurtarmamı söylemişti. Ben de dirsek çürüterek bir yerlere gelebileceğimi düşünmüştüm. Yapmam gereken ilk iş sayısalda, özellikle de matematikte, temeldeki eksiklerimi gidermekti. 7. sınıfta bu eksikleri kapatıp 8. sınıfta rahat edeceğimi düşündüm. Ve bunu başardım!

İlkokulda her yıl en az 2 kere değişen sınıf öğretmenlerimiz yüzünden o yaştaki insan öğretmene uyum sağlamaya çalışırken eğitimini arka plana atıyordu. Tavırlarını, isteklerini, kurallarını öğreniyor ve bunlara göre kendimizi adapte ediyorduk. Bu yüzden matematik dersinde iyi bir temelim olmadı.

7. sınıfa kadar bu eksiğimi göremedim. "Öğretmenler sınavları eksiklerimizi görmemiz için yapıyor!" dediğim zaman kaybetmişim aslında. Hepsi olması gerekenden kolay yapıyor, yüzeysel soruyor ve düşük alanlara yüksek puanlar veriyorlardı. Biz de başarılı olduğumuzu sanarak büyümüşüz...

Her şey böyle böyle gitti ve sonunda 8. sınıf oldum. Öğretmenlere danışarak test kitapları için kaynak seçtiğim dönemden matematikte 15 net yapabilen seviyeye geldim. 5 doğru 9 yanlış ile başlamıştım ilk denememe, çok iyi hatırlıyorum. Her denemede bir şey öğrenmiştim ama sanırım en önemlisini bu denemede öğrendim : Bilmiyorsan işaretleme. Zamanla önce kolay soruları, sonra zor soruları çözmemizi sağlayan turlama taktiklerini vs. öğrendim. Böyle böyle gitti ve bilginin yanında stratejinin ve zamanlamanın da çok önemli olduğu LGS sınavına yüksek verimli, orta disiplinli şekilde çalıştım. Bütün bunların yanında, dershaneye bu zamanda gidebilen şanslı kesimdendim. Çevremizdeki tek eğitim kurumuna kaydımızı yaptırdım, ve bana çoğu zaman destek veren aileme verdikleri paranın kuruşuna kadar ödemeyi kendime hedef biçtim. Ok ve yay elimdeydi, uzaktaki hedef tahtasının tam ortasında ise iyi bir lise, ailemin bana verdiği maddi/manevi destek, öğretmenlerime verdiğim umut vardı.

Evet, umut... Bazı zamanlarda her şeyi bırakmak istedim çünkü çok zordu. Okula gittiğimiz süre çok azdı, uzaktan eğitimin yarısı öğrencilerin gelmesini beklemek, azar yemek gibi şeylerle gidiyordu ve ben öğrenmeyi okulda gerçekleştiren biriydim : Okuldayken öğretmeni çok dikkatli dinler, ve her şeyi orada hallederdim. Eve gidip tekrar yapmak kalan her şeyi hallediyordu. Ama... maalesef ki bu sene böyle olmadı. Ne kadar istersem isteyeyim canlı derslerde bu konsantrasyona ulaşmak benim için imkansızdı. Şu an kullandığım bilgisayar ile oyun oynamak, hatta internete bağlanmak bile işkence olduğu için, arkaya dersi atıp oyun oynayan kişiler gibi olamadım. Keşke olabilseydim...

Başarılı denebilecek ve bu kadar emek vermiş bir insan, bir genç neden oyun oynamayı istedi biliyor musunuz? Çünkü emeklerim çöpe gitti. Her deneme sınavında gururlandırdığım, ümitlendirdiğim öğretmenler, dershaneye verilen paralar, boyumu aşan test kitapları, oyun oynamak yerine ders çalışıp iyi bir yerlere gelme arzusu...
Hepsi karşılıksızmış.

6 Haziran 2021 günü bu sınava girdim. Üzerimde heyecan ve stres vardı. 8. sınıfın başında verdiğim o hedefleri gerçekleştirmek istiyordum, ve bunu yapmak için başka fırsatım olmayacaktı. İnkılap gibi basit bir dersten başlayarak soruları çözmeye devam ettim. Her soru çözüşümde bu heyecan üzerimden akıp gitti.

Sözel bölüm bittiği anda içime büyük bir ümitsizlik ve üzüntü geldi. Bu sınav ne noktalama işareti, ne metin türü, ne de sorulacak denen başka bir şeyi sormuştu. Çalışmayan kişilerin rahatlıkla 15 nete ulaşabileceği bir Türkçe vardı. İngilizce'de ayırıcı olan before-after konusundan en az 1 soru bekliyordum, o da yoktu. Ne olmuştu böyle? Ben çok zoruna çalıştığım için mi çok kolay geldi, yoksa bu sorular insanları eleyebilecek cinsten değil miydi? Maalesef ki 2. seçenek oldu.

Sözel kısım çalışan ile çalışmayanı zerre ayıramazdı. Bir tane çark sorusu ve kesinlik bildiren yargı dışında kaliteli soru görmek imkansızdı. Kolaydı ama HERKESE kolaydı. Fen bilimlerinin bu kadar kolay olmaması isteğiyle bir yudum suyumu içtim, lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve sayısal bölüm için hazırlandı. Heyecanlı değildim, ancak üzerimde olumsuz duygular vardı. Başardığım zaman beni önemseyen Fatmanur, Derya, Ediz gibi öğretmenlerimi gururlandıracağımı düşündüm... Ediz Hocamın doğum günü 6 Hazirandı. Ona verilebilecek en güzel hediye bu sınavda verilirdi. Bunları düşündükçe karamsarlık bedenimi terk etti, ve ben her zamankinden daha da hazırdım!

Fen bilimleri bitince tam bir hayal kırıklığı vardı üzerimde. Sorular yeni nesil sayılmazdı, kısaydı ve bilgiye dayalıydı ama kolaydı. Denemelerin geneli bu sorulardan zor çıkardı. Kolay denilen bile... Emin olamadığım tek soruyu boş bıraktım ve matematiğe baktım.

Sadece X ve Y olan basit soru ile başladım. Çözünce bir rahatlama geldi, 2xy çok kısa sürede çözüm olarak önümde duruyordu ve bunu başkası değil, ben yapmıştım. Ardından cetvel sorusu, ardından özdeşlik. Her soruyu çözüyordum ve adım kadar emindim! Ama, ilk 8 sorudan sonrasını beceremedim :( Hiçbirinin cevabını bulamıyordum. Nasıl başlayacağımı bilemediğim sorular da vardı, nasıl ilerleyeceğimi bilemediğim sorular da. Her soruya baktım ama 8 soruyu zor çözdüm. Denemelerde ise her soruya bakamaz, her soruyu 2-2.5 dakikada çözerken 13'ten fazla net yapmaya başlamıştım. Her soruya bakabilsem bilmem kaç denemede 20'de 20 yapardım... Burada her soruya bakmama rağmen 8 soruyu zor işaretledim :(

Bütün bunlara rağmen, 2 yıllık emeğimin büyük bir kısmını gösterebildiğimi düşünüyorum. 8 soru bu kadar emek için çok az, biliyorum ama Türkiye genelinin yorumlarına bakınca fena olmadığını gördüm. Tabii ki Keçiören Fen gibi liselere gidemeyeceğim ama Keçiören Sosyal Bilimler gibi bir liseye gidebileceğim. Bu da bir şeydir bence.

Ailem, verdiğim emeğin farkında olmasına rağmen beni suçlu gösteriyor. Yıllar önce sayısala ağırlık vermemi istemişlerdi, ben de tam olarak öyle yaptım. Şimdi ise buna inanmıyorlar, MEB'in her şeyi düzgün yaptığını düşünüyorlar. 20 sorunun 19 sayfaya sığdırılması, üniversite düzeyi soruların bulunması gibi şeyleri ne kadar göstersem de anlamak istemiyorlar.

Bu hikayeyi bitirdikten sonra, biraz da oluşacak hikayeleri konuşmak istiyorum. Öncelikle, Türkiye'de yaşamak istemediğimi belirteyim. Güçlü bir muhalefet yok, iktidar ise kendi çıkarlarına göre aile kadrosu kurmuş durumda. Eğitim sisteminin düzeltilmesi 30 yılı bulacak iş, ve ben deney tavşanı gibi yerimde çırpınmaktan fazlasını yapmak istiyorum.

İlk işim yabancı dil oldu. İngilizce'yi ortalama düzeyde öğrendim ve şimdi Almanca'ya başladım. Bunun yanında, fiziksel olarak yeterli hale gelmeye çalışıyorum. Sıkı bir egzersiz planı oluşturdum. Bunların yanında, bazı yazılım fikirlerim ve ara yüz tasarımlarım var. Tecrübeli değilim ama bir programlama dili öğrenip projelerimi geliştirmek, belki de ekmek teknesi oluşturmak istiyorum.

Gelecekte bir ailemin olmasını çok uzun düşünmemeliyim diye düşünüyorum. Bir eş, bir hayat arkadaşı... Neden olmasın ki? Ancak sıkıntı şu ki iyi bir işim olmazsa sevdiğim insanı rahat ettiremem, belki de onun istediği şeyleri sağlayamam ve mutsuz olmasına yol açarım. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı sağlam bir gelecek inşa etmek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem gerekiyor?
Yaşına göre çok olgun çok güzel konuşmuşsun.Şuan ben üniversite 2. sınıf öğrencisiyim senin yaşındayken üniversiteye girdiğimde mezun olunca işim hazır olarak düşünüyordum ama her geçen gün tüm üniversite mezunları (tıp okuyanlar hariç) işsizlikle burun buruna.Bu yaşta bu kadar ileriyi bence düşünme derim ülkede 1 saat sonra ne olacağı belli değil.Hobi olarak programlama dili vs ilgilen tabi ama ileride belki de fikirlerin değişip farklı alana yönelebilirsin yaşın küçük.Hayattan zevk almaya bak bu yaşta bu kadar gelecek kaygısı fazla senden en az 5-6 yaş büyüğüm bu kadar ben bile düşününce daralıp bir şey yapmak istemiyorum önünde güzel yılların var sınavdan çıkmışsın dağıt kafanı liseyi verimli geçirip güzel bir bölüme yerleş sonra düşün derim bunları.
 
LGS'nin ne olduğunu zaten belliydi. Matematik hep zordu ona göre hazırlanmalıydınız. Neyse artık geçti önünüze bakmalısınız. Evinizin yakınındaki bir liseye gidersiniz. 9. sınıfta düzenli çalışmaya başlarsanız iyi bir üniversite kazanabilirisni. Tabi nasıl çalıştığınız da önemli...
 

Geri
Yukarı