Bu andan itibaren süreç tahmini olarak şu şekilde ilerleyecek:
- 104.000 Türk lirası altında bulunan bir uyuşmazlık söz konusu olduğu için Türkiye hakem heyeti'ne başvuracak, tüketici mahkemesi'ne doğrudan başvuramaz çünkü belirtilen sınırın altında kalan bir ürün söz konusu.
- Alıcı Heyet'e dilekçe yoluyla başvuru yapacak ve kanıtlarını ek olarak dilekçenin yanında sunacak (ürüne ait herhangi bir performans raporu, mesajlaşmalar, video kayıtları vs.)
- Heyet'e dilekçe ulaştırıldıktan sonra heyet satıcıya durumu bildirir ve savunma yapması için süre tanır (süreyi hatırlamıyorum ama 1 hafta ile 1 ay arasında bir değer olmalı)
- Satıcı da benzer şekilde savunmasını yapar ve ek olarak sahip olduğu kanıtları sunar.
- Heyet nihai kararı vermeden önce çok ama çok yüksek ihtimal "bilirkişi raporu" talep edecektir.
- Bilirkişi ekran kartıyla ilgili gerekli prosedürleri uyguladıktan ve incelemelerini tamamladıktan sonra elde ettiği bulguları rapor halinde Heyet'e sunar. (bilirkişi raporu bağlayıcı nitelikte değildir, taraflar rapora itiraz edebilir.)
- Heyet bilirkişinin oluşturduğu rapora itiraz edildiği takdirde başka bir bilirkişi raporu talep eder ve aynı metotlar yine uygulanır.
- Rapor sunulduktan sonra heyet nihai kararını verir. (alınan nihai karar bağlayıcı nitelikte olabilir ya da itiraz edilerek bir üst mahkemeye konu taşınabilir. (kesin değildir, spesifik araştırma gereklidir.)
Nihai karar, Türk borçlar kanunu, tüketicinin korunması hakkında kanunu ve yargı kararları dahilinde verilecektir. Bu bağlamda şu açıklamaları yapmamda fayda bulunmaktadır:
"madde 8-
(1) ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır."
"Madde 222-
“Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur."
"Madde 219 -
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur."
Madde 8 çerçevesinde şahsi düşüncem dahilinde yapabileceğim yorumlar (tavsiye niteliğindedir): Cihazın ikinci el olması sebebiyle, ürünün kusursuz olması beklenemez. Kullanım izleri veya küçük kusurlar ayıplı mal kapsamında değerlendirilmez. Bu kapsamda satıcı avantajlı konumdadır.
Madde 222 çerçevesinde şahsi düşüncem dahilinde yapabileceğim yorumlar (tavsiye niteliğindedir): Satıcı WhatsApp yorumlarından anlaşıldığı kadarıyla mevcut cihaz için "hatasız" ifadesini kullanmaktadır. Ancak cihazın 2. el ve 3 yıl boyunca kullanılmış bir ürün olması sebebiyle burada satıcı da avantajlı konumda olabilir, alıcı da avantajlı konumda olabilir.
Madde 219 çerçevesinde şahsi düşüncem dahilinde yapabileceğim yorumlar (tavsiye niteliğindedir): Fanda belirtilen kusur, kullanım esnasında ciddi seviyede performans kaybına sebebiyet veriyorsa ya da cihazın maddi değerini ciddi düzeyde azaltıyorsa alıcı avantajlıdır. Ancak azaltmıyorsa satıcı avantajlı konumdadır. Bu sonuç çok yüksek ihtimallebilirkişi raporu'nda belirtilen bulgular neticesinde elde edilecektir.
Meydana gelebileceğine inandığım olası riskler:
- Alıcı, Heyet'in vereceği kararın lehine sonuçlanabilmesi için "delil karartma" metoduna başvurabilir. (performans testinde, ekran kartının fiziki kondisyonunda çeşitli manipülatif eylemler gerçekleştirebilir.
- Satıcı bir "delil karartma" durumu ile karşı karşıya kaldığında bunu kanıtlayabilecek yeterli delile sahip olmadığı takdirde nihai karar aleyhine sonuçlanabilir.
- Bilirkişi yapacağı incelemeler ve testler neticesinde elde ettiği bulguları rapora aktarırken "resmi evrakta sahtecilik" metoduna başvurabilir. (heyet'e kasıtlı olarak hatalı bilgi aktarımında bulunabilir.)
- Satıcı ya da alıcı, "resmi evrakta sahtecilik" durumu ile karşı karşıya kaldığında bunu kanıtlayabilecek yeterli delile sahip olmadığı takdirde itiraz yolları tıkanacaktır ve sonuç alıcının ya da satıcının aleyhine sonuçlanabilir.
Umarım açıklayıcı olmuştur...
(Ek olarak bahsi geçen konuya benzer yargı kararları varsa eğer incelemek faydalı olabilir.)
(Tüm düşüncelerim şahsi düşüncemdir, tavsiye niteliğindedir, bağlayıcılığı bulunmamaktadır)
kaynakça