Diğer souls oyunlarında boss'a yenilirsin:tüh be, karakterimi biraz daha geliştirmem gerek.
Sekiro'da boss'a yenilirsin:tüh be, "karakterimi" biraz daha geliştirmem gerek.
Kendisi benim ilk souls oyunum oldu. Aslında bundan önce Dark Soul 3 oynamıştım ama henüz souls tarzı oyunlara ısınamadığımı fark edip 9-10 saat oynadıktan sonra bırakmıştım. Daha sonrasında bir Elden Ring'den sonra oynamıştı Sekiro'yu, "kanka oyunu bitirene kadar kendimi yedim bitirdim, bir Elden kadar asla olamaz ama fena değildi" demişti. Ben de merak edip kendim şans vermek istedim. Kendisi klavye-mouse ile bitirmişti, ben gamepad ile "hadi bakim" diyip başladım. Oyundaki ilk 5-6 saatimde ilk bossu yenmeye çalıştım, her yenildiğimde antrenmancı bir abimiz ile konuşup reflekslerim gelişene, tüm kritik hareketleri öğrenene kadar sürekli dojo gibi olan alanda çalıştım ve 5-6 saatin sonunda ilk bossu geçmeyi başardım. O anda gelen tatmin hissini anlatamam. Daha sonrasında ise oyun aktı gitti. Farklı sonları olduğu için 4 defa hızlıca bitirip bir oh çektim, %100 yaptım oyunu. Oldukça akıcı ve sağlam kombatına bitmiştim. Artık keyfine bütün bossları sırasıyla kesiyordum, robota bağlamıştım resmen. Hitless runlar yaptım, sadece saldırı ve savunma tuşları ile bossları geçtim, türlü türlü challengelar koydum ve bir türlü bırakamadım. Biraz alışma meselesi olacak ki, ne arkadaşım ne da "en zor souls" diyenler gibi kendimi yerden yere vurdum, Japon kültürüne olan ilgim galiba sinirimi bastırdı(hatta şu anda diğer souls oyunları bana daha zor geliyor). Hikayesel ve görsel olarak diğer souls oyunları kadar olamaz ama kombat ve mekanik olarak müthiş bir başyapıt. Sonradan orada durmayıp deli gibi modlamaya başladım, tadını bir kez daha ordan çıkardım ve saldım. Şimdi ben de oda arkadaşıma önerdim, onun için bir daha indirdim(bahaneye gelin).
Uzun lafın kısası hocam:alın aldırın, oynayın oynattırın.