Biz de ateistlerin yüzde %22.7'sini çocuk olarak alalım.
Lut elçilik görevi gördüğü için peygamber saydım. Tanrıyla konuşmuş ayrıca arkadaşım bana "prophet" dedi. Bildiği kadarıyla "prophet" peygamber.
Diyemeyiz aslında fakat ateistlerin hangi yaş aralığında daha çok olduğuyla alakalı çok fazla araştırma yok bu yüzden bu şekilde söyledim.Alamazsın, neden o şekilde alıyorsun, araştırma olması gerekiyor. Türkiye nüfusunun %50,1'i erkek (TÜİK); o halde memurların (örnek olarak verdim) %50,1'i erkek diyebilir miyiz?
Yorumumu onların inancına göre yapacağım tabii ki. Acaba isim olduğunun farkındasınız değil mi? Crysis ne alaka? O isim. Biz burada kutsal bir kitaptan bahsediyoruz. Kendisi Katolik Hristiyan. Gerçekten saçmalamaya başladınız.Her insanin prophet dediği peygamber ise Crysis'te ki Prophet'te paygamberdir. Arkadaşın ilk Lut'u sonrasında Hristiyan'lık ve Musevilik inancında Lut'un kim olduğunu araştırmalıdır. Örnek verdiğiniz kitabın belki çoğu bölümüne inanmıyorsunuz ama Lut'un tanrı ile konuşmuş olduğuna inanıyorsunuz.
Yorumumu onların inancına göre yapacağım tabii ki. Acaba isim olduğunun farkındasınız değil mi? Crysis ne alaka? O isim. Biz burada kutsal bir kitaptan bahsediyoruz. Kendisi Katolik Hristiyan. Gerçekten saçmalamaya başladınız.
Her var olanı dinî inançlara, o inançların ve "inanç" kavramının genel olarak yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan, yozlaşmış hassasiyetin eseri olan ve kitlelerce yayılan toplumsal varsayımlara bağlamasanız olmuyor zaten.Benim karşı olduğum, milletin sürü gibi popüler kültürü takip edip havalı görünmek için saçma sapan, uydurma denilen şeylere inanmaları. Aklı mantığı olan birisi, Allah'ın İzniyle zaten gerçeği görüyor. Hocam, biz danayı, ineği ve deveyi ve diğerlerini sırf Allah emrettiği için kurban ediyoruz. Yahu bu hayvanı kutsal sayıp tapanlar var. Ben bu insanları nasıl överim? Översem, saygı duyarsam kendimle çelişirim anladın mı?
Küçümsemek değil bu. Allah'a küfür değil de nedir bu? Allah diyor, "böyle şeyler karşısında susan aynı onlar gibidir" diye. Ben kalkıp saygı duyuyorum, destekliyorum diyemem. Kimse kusura bakmasın. Büyük konuşmak da istemem çünkü büyük konuşunca insan onunla imtihan oluyor. Beni Müslümanlardan kılan Allah'a hamdolsun.
İmkânların elverişli olduğu kadarıyla öğrenirsin ve bu doğrultuda da belirli bir oranda bilgi sahibi olursun; geri kalanına da inanırsın, güvenirsin; bundan dolayı zaten bu tip mutlaklığı sorgulanabilir değerlere bağlanmaya "inanç" diyoruz.
Ne alakası var? "Boş safsatadan başka bir şey değil", "İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu" da ne demek oluyor? Neden tek bir perspektiften bakmayı bu tip konulara standart bilip bu doğrultuda da objektif davrandığınızı iddia ediyorsunuz?Hocam, benim ilk mesajıma bakarsanız neye karşı çıktığımı anlarsınız. Ben de dört dörtlük değilim.
Yazdığım mesajı çekip çekiştirip bu tarafa getirdiler. Allah aşkına hocam, Ateist-Deist bilmem ne... Bunlar boş safsatadan başka bir şey değil. İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu.
Üniversitelerde hak olmayan mezhepleri anlatıyorlar. Halbuki Ateist-Deist gibi saçmalıkların önüne nasıl geçilir onu anlatmaları gerek. Üniversitede ondan bundan etkilenip olmayan şeylere kapılan o kadar çok insan var ki...
Yormayın kendinizi hocam boşuna, çok dil döktük anlamadı bi türlü.Her var olanı dinî inançlara, o inançların ve "inanç" kavramının genel olarak yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan, yozlaşmış hassasiyetin eseri olan ve kitlelerce yayılan toplumsal varsayımlara bağlamasanız olmuyor zaten.
İnsan, başta çevresinden başlamak üzere koca bir evreni küçükten büyüğe doğru yönelerek keşfede keşfede merak eder ve bu doğrultuda da evreni incelemek ve hakkında elle tutulabilir denilebilecek gerçekliklere varabilmek adına mantığını kullanmayı tercih eder, değil mi? Neden bilinçsizce davranıp düşünmeyi, sorgulamayı, öğrenmeyi aşılayan bir dini bu durumdan muaf tutuyoruz? Elle tutulabilir bir gerçeğe, adım adım dahi olsa varma imkânımız varken neden "inanç" meselesini yanlış yorumlayıp mutlak bir gerçekmiş gibi var olan her şeye kaynak bilerekten mensup olduğumuz inancı normlaştırıp her noktaya yayma çabasından kendimizi alıkoymuyoruz?
Konuya ilk sayfada bırakmış olduğum mesajı okumanızı öneririm:
Ne alakası var? "Boş safsatadan başka bir şey değil", "İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu" da ne demek oluyor? Neden tek bir perspektiften bakmayı bu tip konulara standart bilip bu doğrultuda da objektif davrandığınızı iddia ediyorsunuz?
Bir dine mensupsanız ve cidden o dine samimi bir şekilde inanıyorsanız bir kere kafanızda türeyen, oldukça doğal olan soru işaretlerini es geçmiyor olmanız gerekiyor ve bu doğrultuda o soru işaretlerinize, objektif bir perspektiften -başarılı olmanız ya da olmamanız fark etmiyor- cevap bulma yolunda olmanız gerekiyor. Kafanızdaki soru işaretlerini eksilterek inancınızı zedelemenizin aksine güçlendirebilirsiniz fakat eğer ki bir noktada da bir şeyler ters gidiyor ve doğruluk, halihazırdaki inanç ile yer yer ters düşmeye başlıyorsa işte bilin ki bu durum, güvendiğiniz değerin "inanç" olmaktan öteye gidememesinden kaynaklıdır.
Hepten kulağı tıkayıp çevrenize objektif bir şekilde şöyle bir bakmaya çalışırken kafanıza bir soru işareti geldiğinde "aman aman" diyerek es geçerseniz inanmaktan öteye gidemezsiniz. "İnanmak" ile "emin olmak, bilmek" arasındaki farkı anlayın.
Sizce ülkemiz de dahil olmak üzere dünyadaki son zamanlarda, insanların belli bir dine bağlı olması gerekmediklerini anlamalarının asıl sebebi sizce nedir?
Teknolojinin ilerlemesi mi? Bilgilere ulaşımın daha kolay olması mı?
Yoksa nüfusun fazlalaşıp, yeni doğan çocukların yaşları ilerledikçe aile baskısı ile değil de, kendi seçimleri ile araştırıp dini seçimler yapması mı? Eskiden aile baskısı bu yönde çok fazlaydı. Birçoğumuz aileler tarafından anlatılan yalanlar ile büyüdük. Şu an ise belli bir olgunluğa erişmiş ergen bireyler, felsefik düşünme kabiliyetini geliştiriyorlar ve inanç sistemleri değişiyor. Aile baskısı da yaş büyüdüğü için ortadan kayboluyor.
Sorgulayan beyinler bilgiye daha kolay ulaşıyor artık.Sizce ülkemiz de dahil olmak üzere dünyadaki son zamanlarda, insanların belli bir dine bağlı olması gerekmediklerini anlamalarının asıl sebebi sizce nedir?
Teknolojinin ilerlemesi mi? Bilgilere ulaşımın daha kolay olması mı?
Yoksa nüfusun fazlalaşıp, yeni doğan çocukların yaşları ilerledikçe aile baskısı ile değil de, kendi seçimleri ile araştırıp dini seçimler yapması mı? Eskiden aile baskısı bu yönde çok fazlaydı. Birçoğumuz aileler tarafından anlatılan yalanlar ile büyüdük. Şu an ise belli bi olgunluğa erişmiş ergen bireyler, felsefik düşünme kabiliyetini geliştiriyorlar ve inanç sistemleri değişiyor. Aile baskısı da yaş büyüdüğü için ortadan kayboluyor.