Son yıllarda artan agnostik, ateist ve deist düşüncelerin sebebi nedir?

Lut elçilik görevi gördüğü için peygamber saydım. Tanrıyla konuşmuş ayrıca arkadaşım bana "prophet" dedi. Bildiği kadarıyla "prophet" peygamber.

Her insanin prophet dediği peygamber ise Crysis'te ki Prophet'te paygamberdir. Arkadaşın ilk Lut'u sonrasında Hristiyan'lık ve Musevilik inancında Lut'un kim olduğunu araştırmalıdır. Örnek verdiğiniz kitabın belki çoğu bölümüne inanmıyorsunuz ama Lut'un tanrı ile konuşmuş olduğuna inanıyorsunuz.
 
Dinler çok karışık konulardır. Ben Müslümanım ve şu anda bildiğim kadarıyla bilimin İslam ile çeliştiğini görmedim.(gören varsa linkini filan atabilir. İyice araştırıp tekrar buraya yazarım. Bakın araştırıp ;) ) Diğer dinleri bilmediğim için Müslümanım dedim yoksa boş bilgiler vermek istemem. Arkadaşım ataist ve o bana demekten çekinmiş. Çünkü herkes ona "neden müslüman değilsin" "nasıl konuşuyorsunuz bunu da açıklayın ey ataistler" gibi şeyler diyormuş. Tabii benim umrumda değil kim neye inanıyorsa inansın. Konunun cevabına gelirsek: kötü müslümanlar(Türkiye için. Genel olarak kötü dindarlar oluyor) yüzünden. Yobaz kısım. Hiç bir fikre saygı göstermeyen kişiler bunlar. Mesela İzmir depreminde bir çok kişi "orada zina oluyor. Herkes zina yaptığı için deprem oldu. İyiki ölmüşler" gibi şeyler diyor. "Sadece" bunları gören kişiler elbet dinden soğur. Ama İslam kusursuz, Müslümanlar kusurludur. Her insan kusurludur da neyse. Tabii biri çıkıp da "İslam yalan kardeşim" derse bir şey demem. Kendi inanışı demek ki böyleymiş. O benim inandığım dine küfür ederse benimde onunkine küfür edecek halim yok ya. Ülkenin dini mi olur kardeşim. Herkes istediği şeye inanmakta özgür. Koskoca ülkede başka bir dine inananı dövelim mi şimdi napalım ? İşte Atatürk geliyor ve ülkenin dini yoktur diyor. Türkiye'nin dini şu anda yoktur. İslam değildir. Çok haklı bir düşünce. Çok laf attığınız Atatürk olmasaydı şu anda Müslüman bile olmayabilirdiniz.
 
Alamazsın, neden o şekilde alıyorsun, araştırma olması gerekiyor. Türkiye nüfusunun %50,1'i erkek (TÜİK); o halde memurların (örnek olarak verdim) %50,1'i erkek diyebilir miyiz?
Diyemeyiz aslında fakat ateistlerin hangi yaş aralığında daha çok olduğuyla alakalı çok fazla araştırma yok bu yüzden bu şekilde söyledim.
 
Her insanin prophet dediği peygamber ise Crysis'te ki Prophet'te paygamberdir. Arkadaşın ilk Lut'u sonrasında Hristiyan'lık ve Musevilik inancında Lut'un kim olduğunu araştırmalıdır. Örnek verdiğiniz kitabın belki çoğu bölümüne inanmıyorsunuz ama Lut'un tanrı ile konuşmuş olduğuna inanıyorsunuz.
Yorumumu onların inancına göre yapacağım tabii ki. Acaba isim olduğunun farkındasınız değil mi? Crysis ne alaka? O isim. Biz burada kutsal bir kitaptan bahsediyoruz. Kendisi Katolik Hristiyan. Gerçekten saçmalamaya başladınız.
 
Yorumumu onların inancına göre yapacağım tabii ki. Acaba isim olduğunun farkındasınız değil mi? Crysis ne alaka? O isim. Biz burada kutsal bir kitaptan bahsediyoruz. Kendisi Katolik Hristiyan. Gerçekten saçmalamaya başladınız.

Onu arada işin esprisi olsun diye yaptım orada yanlış anlaşıldıysam özür dilerim. Bu arada Lut Katolik Hristiyan değil Musevidir. Arkadaşınıza kendi dinine ait olan kitabı tam olarak okumasını tavsiye eder ve daha fazla uzatmamak adına siz ve tüm arkadaşlardan özür diler, hayırlı geceler dilerim.
 
Benim karşı olduğum, milletin sürü gibi popüler kültürü takip edip havalı görünmek için saçma sapan, uydurma denilen şeylere inanmaları. Aklı mantığı olan birisi, Allah'ın İzniyle zaten gerçeği görüyor. Hocam, biz danayı, ineği ve deveyi ve diğerlerini sırf Allah emrettiği için kurban ediyoruz. Yahu bu hayvanı kutsal sayıp tapanlar var. Ben bu insanları nasıl överim? Översem, saygı duyarsam kendimle çelişirim anladın mı?

Küçümsemek değil bu. Allah'a küfür değil de nedir bu? Allah diyor, "böyle şeyler karşısında susan aynı onlar gibidir" diye. Ben kalkıp saygı duyuyorum, destekliyorum diyemem. Kimse kusura bakmasın. Büyük konuşmak da istemem çünkü büyük konuşunca insan onunla imtihan oluyor. Beni Müslümanlardan kılan Allah'a hamdolsun.
Her var olanı dinî inançlara, o inançların ve "inanç" kavramının genel olarak yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan, yozlaşmış hassasiyetin eseri olan ve kitlelerce yayılan toplumsal varsayımlara bağlamasanız olmuyor zaten.

İnsan, başta çevresinden başlamak üzere koca bir evreni küçükten büyüğe doğru yönelerek keşfede keşfede merak eder ve bu doğrultuda da evreni incelemek ve hakkında elle tutulabilir denilebilecek gerçekliklere varabilmek adına mantığını kullanmayı tercih eder, değil mi? Neden bilinçsizce davranıp düşünmeyi, sorgulamayı, öğrenmeyi aşılayan bir dini bu durumdan muaf tutuyoruz? Elle tutulabilir bir gerçeğe, adım adım dahi olsa varma imkânımız varken neden "inanç" meselesini yanlış yorumlayıp mutlak bir gerçekmiş gibi var olan her şeye kaynak bilerekten mensup olduğumuz inancı normlaştırıp her noktaya yayma çabasından kendimizi alıkoymuyoruz?

Konuya ilk sayfada bırakmış olduğum mesajı okumanızı öneririm:
İmkânların elverişli olduğu kadarıyla öğrenirsin ve bu doğrultuda da belirli bir oranda bilgi sahibi olursun; geri kalanına da inanırsın, güvenirsin; bundan dolayı zaten bu tip mutlaklığı sorgulanabilir değerlere bağlanmaya "inanç" diyoruz.

Hocam, benim ilk mesajıma bakarsanız neye karşı çıktığımı anlarsınız. Ben de dört dörtlük değilim.
Yazdığım mesajı çekip çekiştirip bu tarafa getirdiler. Allah aşkına hocam, Ateist-Deist bilmem ne... Bunlar boş safsatadan başka bir şey değil. İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu.

Üniversitelerde hak olmayan mezhepleri anlatıyorlar. Halbuki Ateist-Deist gibi saçmalıkların önüne nasıl geçilir onu anlatmaları gerek. Üniversitede ondan bundan etkilenip olmayan şeylere kapılan o kadar çok insan var ki...
Ne alakası var? "Boş safsatadan başka bir şey değil", "İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu" da ne demek oluyor? Neden tek bir perspektiften bakmayı bu tip konulara standart bilip bu doğrultuda da objektif davrandığınızı iddia ediyorsunuz?

Bir dine mensupsanız ve cidden o dine samimi bir şekilde inanıyorsanız bir kere kafanızda türeyen, oldukça doğal olan soru işaretlerini es geçmiyor olmanız gerekiyor ve bu doğrultuda o soru işaretlerinize, objektif bir perspektiften -başarılı olmanız ya da olmamanız fark etmiyor- cevap bulma yolunda olmanız gerekiyor. Kafanızdaki soru işaretlerini eksilterek inancınızı zedelemenizin aksine güçlendirebilirsiniz fakat eğer ki bir noktada da bir şeyler ters gidiyor ve doğruluk, halihazırdaki inanç ile yer yer ters düşmeye başlıyorsa işte bilin ki bu durum, güvendiğiniz değerin "inanç" olmaktan öteye gidememesinden kaynaklıdır.

Hepten kulağı tıkayıp çevrenize objektif bir şekilde şöyle bir bakmaya çalışırken kafanıza bir soru işareti geldiğinde "aman aman" diyerek es geçerseniz inanmaktan öteye gidemezsiniz. "İnanmak" ile "emin olmak, bilmek" arasındaki farkı anlayın.
 
Her var olanı dinî inançlara, o inançların ve "inanç" kavramının genel olarak yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan, yozlaşmış hassasiyetin eseri olan ve kitlelerce yayılan toplumsal varsayımlara bağlamasanız olmuyor zaten.

İnsan, başta çevresinden başlamak üzere koca bir evreni küçükten büyüğe doğru yönelerek keşfede keşfede merak eder ve bu doğrultuda da evreni incelemek ve hakkında elle tutulabilir denilebilecek gerçekliklere varabilmek adına mantığını kullanmayı tercih eder, değil mi? Neden bilinçsizce davranıp düşünmeyi, sorgulamayı, öğrenmeyi aşılayan bir dini bu durumdan muaf tutuyoruz? Elle tutulabilir bir gerçeğe, adım adım dahi olsa varma imkânımız varken neden "inanç" meselesini yanlış yorumlayıp mutlak bir gerçekmiş gibi var olan her şeye kaynak bilerekten mensup olduğumuz inancı normlaştırıp her noktaya yayma çabasından kendimizi alıkoymuyoruz?

Konuya ilk sayfada bırakmış olduğum mesajı okumanızı öneririm:



Ne alakası var? "Boş safsatadan başka bir şey değil", "İnsanları uyutmanın ayrı bir yolu" da ne demek oluyor? Neden tek bir perspektiften bakmayı bu tip konulara standart bilip bu doğrultuda da objektif davrandığınızı iddia ediyorsunuz?

Bir dine mensupsanız ve cidden o dine samimi bir şekilde inanıyorsanız bir kere kafanızda türeyen, oldukça doğal olan soru işaretlerini es geçmiyor olmanız gerekiyor ve bu doğrultuda o soru işaretlerinize, objektif bir perspektiften -başarılı olmanız ya da olmamanız fark etmiyor- cevap bulma yolunda olmanız gerekiyor. Kafanızdaki soru işaretlerini eksilterek inancınızı zedelemenizin aksine güçlendirebilirsiniz fakat eğer ki bir noktada da bir şeyler ters gidiyor ve doğruluk, halihazırdaki inanç ile yer yer ters düşmeye başlıyorsa işte bilin ki bu durum, güvendiğiniz değerin "inanç" olmaktan öteye gidememesinden kaynaklıdır.

Hepten kulağı tıkayıp çevrenize objektif bir şekilde şöyle bir bakmaya çalışırken kafanıza bir soru işareti geldiğinde "aman aman" diyerek es geçerseniz inanmaktan öteye gidemezsiniz. "İnanmak" ile "emin olmak, bilmek" arasındaki farkı anlayın.
Yormayın kendinizi hocam boşuna, çok dil döktük anlamadı bi türlü.
 
Sizce ülkemiz de dahil olmak üzere dünyadaki son zamanlarda, insanların belli bir dine bağlı olması gerekmediklerini anlamalarının asıl sebebi sizce nedir?

Teknolojinin ilerlemesi mi? Bilgilere ulaşımın daha kolay olması mı?
Yoksa nüfusun fazlalaşıp, yeni doğan çocukların yaşları ilerledikçe aile baskısı ile değil de, kendi seçimleri ile araştırıp dini seçimler yapması mı? Eskiden aile baskısı bu yönde çok fazlaydı. Birçoğumuz aileler tarafından anlatılan yalanlar ile büyüdük. Şu an ise belli bir olgunluğa erişmiş ergen bireyler, felsefik düşünme kabiliyetini geliştiriyorlar ve inanç sistemleri değişiyor. Aile baskısı da yaş büyüdüğü için ortadan kayboluyor.

Sebebi bunu isteyen birilerinin olması. Bir sonraki aşaması zıtlaştırma, parçalama ve yönetme olacak. Klasik Büyük Orta Doğu Projesi aşamalarından bir tanesi. İnançlı olmayı cahillikle bağdaştırabilecek kadar cahil kitlelerin yaratılmasında büyük payları var bu insanların.
 
Sizce ülkemiz de dahil olmak üzere dünyadaki son zamanlarda, insanların belli bir dine bağlı olması gerekmediklerini anlamalarının asıl sebebi sizce nedir?

Teknolojinin ilerlemesi mi? Bilgilere ulaşımın daha kolay olması mı?
Yoksa nüfusun fazlalaşıp, yeni doğan çocukların yaşları ilerledikçe aile baskısı ile değil de, kendi seçimleri ile araştırıp dini seçimler yapması mı? Eskiden aile baskısı bu yönde çok fazlaydı. Birçoğumuz aileler tarafından anlatılan yalanlar ile büyüdük. Şu an ise belli bi olgunluğa erişmiş ergen bireyler, felsefik düşünme kabiliyetini geliştiriyorlar ve inanç sistemleri değişiyor. Aile baskısı da yaş büyüdüğü için ortadan kayboluyor.
Sorgulayan beyinler bilgiye daha kolay ulaşıyor artık.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı