Sonuçları olmasaydı insanlar dinlere inanır mıydı?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Hepsinin cevabı var dostum. Anlattığım halde ya gerçekten anlayamıyosun, ya da konuyu başka yere çekiyosun. Cinsel ilişkiden bahsetmesi çok normal. Kuran hayat rehberi çünkü. Tecavüz suçu ya da başka bir suç ne olursa olsun, kuran 600 sayfalık bir kitap. Bütün suçları tek tek yazmış olsaydı değil 600 sayfa, 600 bin sayfaya bile sığmazdı. Biz suç cezalarını o zamanda uygulanma şekliyle biliyoruz. Sopa cezası örneğin. Şuan modern hukuk sistemlerinde sopa cezası yok. Ama hukuken ceza alan kişi de o sopanın acısını sırtında hissediyo. Maddi olarak değil manevi olarak.


Tanrıyı deney ve gözleme dayandırmak gerçekten çok vehim. Koskoca evreni yaratanı sen nasıl deney ve gözlem ile kanıtlayacaksın? Bunun kadar saçma bir şey olabilir mi? Tanrıyı görmek istiyorsan aklen göreceksin. Onun yarattıklarına bakarak göreceksin. Maddenin en küçük yapı birimi olan atomlardır. Atomlar bildiğimiz üzere cansız, şuursuz, ilimsiz ve iradesizdir. Canı olmayan atomlar hayatı yaratabilir mi? Görmeyen atomlar gören gözü, duymayan atomlar duyan kulağı, iradesi olmayan atomlar irade sahibi olan canlıları yaratabilir mi? Bu senin aklına yatıyor mu gerçekten? Bu benim aklıma yatmıyor asla. Manipülasyona uğramamış hiç bir aklın da buna sağlıklı bir şekilde inanacağını düşünmüyorum. Görmeyen atomlara görme özelliğini veren, hayat sahibi olmayan atomlara hayat veren veyahut şuan yeryüzünde yaratılmış olan her türlü canlıya farklı farklı özellikler veren aklen de mantıken de tek bir tanrıdır. Bunun başka türlü izahı olamaz. Dinler kafana yatmayabilir, çelişki gördüğün yerler olabilir tamam eyvallah bunu anlarım, o ayrı tartışılacak bir mesele. Ama tanrı yok demek tamamen saçmalık. Ayrıca varlık ve yokluk kavramı bilimin değil felsefenin alanıdır. Yani bir şeyin varlığını bilmek için onu görmeye gerek yoktur. Biraz klişe olacak ama, ortada bir eser varsa bu eserin sanatkarı da olmak zorundadır. Evrim dersin okey onu da anlarım. Tanrı bu şekilde yaratmayı seçmiş der geçerim. Ama bu hayat bu canlılık kusura bakma cansız şuursuz ilim ve iradesiz atomların toplanıp bir araya gelmesiyle olacak şey değil.

Ek olarak şunu da belirtmek istiyorum. Gören göz değil ruhtur. Bazı şeyleri göz ile değil akıl gözü ile görürsün. Göz; ruh ve görme eylemi arasında bir araçtır. Gözünü çıkartıp eline alsan göz görmez. Gördüğümüz rüyaları da ruhen görürüz. Keza o sırada gözlerimiz kapalı olur. Göremeğimiz ruhumuzun da açık bir kanıtıdır bu.
 
Son düzenleme:

Deney ve gözlem yönteminden bahsedip zaten çikolata örneğiyle o argümanı yıktığımı düşünüyordum. Çikolatanın şeker oranını, yağ oranını vs. tespit edebiliyor olmamız ya da kişisel deneyim olarak onun güzel olduğunu belirliyor olabilmemiz vs. hakikatin kendisini anlatmıyor. Bunu söylüyorum. Deney ve gözlem ile algılayabildiğimiz dünyanın üstünde bir şeyin olması gerekiyor. Çünkü özgür irade başı başına zaten doğaüstü bir şey. Ahlak argümanından buna değindim. Ve çünkü deney ve gözlemlerle elde edeceğimiz bulgular ancak bir referans noktasına ihtiyaç duymaktadır. Bu referans noktasının da en geçerlisi, bireysel olarak bizleriz. Bu da bizi hatalı çıkarım yapmaya sevk ediyor. Ahlak argümanında sunduğum gerçek olanın bir kısmı. Çikolatacılar da çıkmadı ayrıca. Kendi kendinize safsata üretiyorsunuz sadece. Çikolatayla konunun hiçbir alakası yok. Analoji yapıyorum sadece. Bu kalemi yaratıyorsun onun yaratıcısı kim muhabbeti de teleolojik argümandır. Uydurma bir şey değildir yani.

Her neyse, Tanrı olmadan nesnel ahlakı temellendirmeyecekseniz yazmayı tercih etmeyebilirsiniz sıkıldıysanız. Özgür iradeyi, ahlakı vs. Tanrı olmadan ben açıklayamıyorum ve bunun da argümanlarını sundum. Ateistler ahlaksızdır vs. demiyorum yani, o zemine çekmeye çalışmanız da ayrıca anlamsız. Söylemedim böyle bir şey çünkü.

Son şunu söyleyeyim, ayın yarılmasından herhalde Kamer Suresi'nin 1. ayetine gidiyorsunuz. Bir zahmet 2.ayetini de okuyun. Bir de öldürmeye de Kuran ahlaklı falan demiyor, aksine ciddi günahlardan. Nefsi müdafaa ve savunma dışında meşru olduğu yok.
 
Hepsinin cevabı var dostum. Anlattığım halde ya gerçekten anlayamıyosun, ya da konuyu başka yere çekiyosun.
He hocam he.. Aynen.. Anlamıyorum. Bir tek ben anlamıyorum. Herkes akıllı, bir tek ben geri zekalıyım.

Ya bu dindarlar neden böyle? Her seferinde, her seferinde, her seferinde, her seferinde, her seferinde, her seferinde, her seferinde hep aynı şey; "ANLAMIYORSUN." diyorsunuz. Neyi anlamıyorum ya? Açıklar mısınız? Neyi anlattın hocam?

"Tefsir oku." diyorsun, tefsirin anlamı "yorumlama"dır. Kendi yorumunu söylüyorsun, bu da yorumlamadır. Eee, ben yorumlayınca "auvvvv".. Ben yorumlamam, ben hadislere bakarım, nuzül sebebine bakarım.

Diyorum ki, "Orada hadis duruyor. Olayı anlatıyor." "Bana ne." deniyor. Diyorum ki, "Bak burada öldürün diyor. O zaman öldürecek misin beni? Hadislere bakarsak, burada birkaç grupla kavgadan bahsediyor. O yüzden öldürün diyor. O zaman tarihseldir, evrensel değildir." diyorum. "Bana ne, evrenseldir." deniyor.

Görüyoruz yorumlayınca ne olduğunu. 100 tane mezhep ortaya çıkıyor. Ne de olsa tek bir kitap değil mi?

Sizin anlamadığınız bu. Bana ne 1500 yıl önce yaşanmış olaylardan. 1500 yıl önceki ahlaki töreyi hayatıma mı entegre edeyim? Bu nasıl bir düşünce? Eee, ben Viking soyundan geliyorsam, yağmaya mı çıkayım sürekli?

Her seferinde, şeytan ilan edildim, cahil ilan edildim, ahlaksız ilan edildim. Bu nedir ya?

Tanrıyı deney ve gözleme dayandırmak gerçekten çok vehim. Koskoca evreni yaratanı sen nasıl deney ve gözlem ile kanıtlayacaksın? Bunun kadar saçma bir şey olabilir mi?
Bir çikolatayla kanıtlıyorsun da, gözlemle nasıl kanıtlayamıyorsun? Garip.. Nesnel bir durum ile hayali bir durumu anlatmaya çalışın sorun yok ama ben "Gözlemleyemiyoruz." deyince "auvvvvv.."

Neye göre biliyorsun cezasını? Yine hadis ilmine göre değil mi? O zaman ben bir ayeti hadislere dayandırıp "Böyle yapılmış. Sen de mi böyle yapacaksın?" dediğim zaman, çemkiriliyor yüzüme..

Madem Kur'an evrensel, yazsaydı hocam cezaları. Allah için zor mu bu? Koskoca anayasa var.. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 30 maddeden oluşuyor. Gayet de yazılabilirmiş. Tarihi olayı yazma, hüküm yaz. Tanrı bunu düşünemiyor mu?
 
Son düzenleme:
Bir çikolatayla kanıtlıyorsun da, gözlemle nasıl kanıtlayamıyorsun? Garip.. Nesnel bir durum ile hayali bir durumu anlatmaya çalışın sorun yok ama ben "Gözlemleyemiyoruz." deyince "auvvvvv.."
Çikolatadan kanıtlamıyorum ki. Bilinç ve benlikten kanıtlıyorum. Örnek hatalı olduysa kusura bakmayın(esasında hatalı olduğunu düşünmüyorum, çünkü güzel ve çirkin için kullandığım bir araçtı sadece), hayal demişsiniz hayalden yola çıkın. Hayal kurarken gözlemciler bunu anlatabilir beyindeki bir şeyleri anlatabilir ama o hayali nasıl algıladığımızı, ne hayal kurduğumuzu vs. anlatamaz.

bu çikolatadan kastettiğim şeye vs. kualia deniliyormuş.
 
Son düzenleme:
Bak yine aynı şeyi yapıyosun. Ben sana anlamadığın yer olarak ayetin açıklamasını yazdım. Hala he hocam he yazmışsın. Ben anlamıyorum ben gerizekalıyım vs yazmışsın. Ben seni bununla itham etmedim. Anladığın halde anlamamazlık yaptığını düşündüğümü ima etmiştim orada. Çünkü gayet açık bir şekilde anlattım.

"Tefsir oku." diyorsun, tefsirin anlamı "yorumlama"dır. Kendi yorumunu söylüyorsun, bu da yorumlamadır. Eee, ben yorumlayınca "auvvvv".. Ben yorumlamam, ben hadislere bakarım, nuzül sebebine bakarım.
Tek bir yere bağlı kalırsan tefsirde de hataya düşebilirsin. Okudun mu mesajımı bilmiyorum ama tekrar yazayım, 2 3 farklı tefsir okursan kendince bir bağlam çıkarırsın. Tek tefsir okuyup ona göre hüküm çıkarmak seni yanıltabilir. Tefsir yorumlama değildir. Biz bilmediğimiz için ayetin nüzul sebebini, öncesinde yaşanan hadiseleri, bize ayeti anlamaya yardımcı olacak olan yorumlardır. Tamam bir nevi yorum, ama düz meal okuyup kafanda canlanan şeylerin yorumu değil. Nüzul sebebine göre yorumu, anladın mı?

Yine başka yöne çekilmek istenen bir husus. Öldürün aynı zamanda ayette de geçiyor. Ama başka bir ayette "dinde zorlama yoktur" geçiyor. Öldürün denilen kimseler o zaman peygambere ve islama alenen düşman olan, islamın yayılmasını, peygamberin tebliğini durdurmak isteyen kimselerdi. İslamı söndürmek için canlarını ortaya koyuyolardı. Ya canlarını feda edecek ya da islamı söndüreceklerdi. İki şıktan başka seçenek görünmüyordu. Şiddet içeren ayetlere bu gözle bakarsak olayı daha iyi anlayabiliriz. Başta da dediğim gibi "ama orada öyle yazıyor, o zaman beni öldür" demek işi başka yere çekmeye gidiyor.

Görüyoruz yorumlayınca ne olduğunu. 100 tane mezhep ortaya çıkıyor. Ne de olsa tek bir kitap değil mi?
100 tane mezhep yok, islamda hak kabul edilen 4 tane mezhep var hepimizin bildiği. Ve müslümanların %85 %90 bir kısmı bu mezheplere inanır. Hak kabul edilen mezheplere sünnilik denir. Diğerleri ise şia harici vs'dir. İslam tek bir coğrafyada olan bir inanç değildir, farklı farklı coğrafyalara dağılan bir inançtır. Bu sebepten dolayı yanlış anlayan grupların olması normaldir.

Bu senin tercihin, ayette de dediği gibi dinde zorlama yoktur. 1500 yıl önceki töreyi hayatımıza entegre etmemiz imkansız. Yaşadığımız devletin kanunlarına göre yönetiliyoruz. Geriye kalanı da durumun elverdiği müddetçe yerine getirmeye çalışıyoruz hepsi bu.

Bir çikolatayla kanıtlıyorsun da, gözlemle nasıl kanıtlayamıyorsun? Garip.. Nesnel bir durum ile hayali bir durumu anlatmaya çalışın sorun yok ama ben "Gözlemleyemiyoruz." deyince "auvvvvv.."
Tanrıyı gözlemleyemezsin dostum. Yaratan yarattığının cinsinden olmaz. Zamanı ve mekanı yaratan tanrı zaman ve mekan cinsinden olamaz. Sen kalkıp tanrıyı deney ve gözlem ile kanıtlamaya çalışırsan hataya düşersin.

Neye göre biliyorsun cezasını? Yine hadis ilmine göre değil mi? O zaman ben bir ayeti hadislere dayandırıp "Böyle yapılmış. Sen de mi böyle yapacaksın?" dediğim zaman, çemkiriliyor yüzüme..
Cevabı yukarıda verdim, içinde bulunduğun devletin hukuk kurallarına tabisin.

Kuran hayat rehberidir. Onda yazan kıssalar bizlere ders olmuştur. Çoğu hüküm yazıyor kuranda aslında. Neyi merak ediyosan sorabilirsin.
 

Dostum tek gerçek ve bozulmayan din İslam'dır.
 
Tebliğ engelleme kadar bir savaş da açmaları söz konusu. Aralarında yapılan barış antlaşmasını müşrikler bozmuşlardı. Tebliği geçtim, direkt canlarına kastetme de söz konusu. Adamlar, öldürmeye geliyor. Tevbe Suresi'nin ilk ayetlerinde ve Bakara'nın 190-195 ayetlerinde bundan söz eder. İşgal durumu/cana kastetme söz konusu olması gerekiyor, bu "öldürün" ayeti için. Ha tabi bunun da şartları var. Teslim olana dokunmamak, vazgeçerlerse savaştan bırakmak vs. gibi. Ayrıca bu ayetler kanaatimce gayet de evrenseldir. Bugün bir işgal olduğunda da geçerli olabilecek hükümler. Pasifist bir anlayışı ben onaylamıyorum bu savunma durumlarında en azından. Fetva vermiyorum ama bence ayetler gayet açık geldi bana.
 
Ayetler size açık mı geldi? Mesela Tevbe Suresi'nde nerede müşriklerin saldırısı da nerede öldürmesi? Bildiriyi(yani Tevbe Suresi 30-40 ayeti) Ebu Bekir ve Ali yayınlıyor.

"Bu yıldan sonra müşrikler Kabe'ye yaklaşamayacak." diye. Neden? Muhammed, Tebük Seferi'nden döndükten sonra Kabe'ye gitmek istediği ama orada aynı anda müşriklerle ibadet etmek istemediği için.

Kaynaklarda müşriklerin, Muhammed'in Kabe'ye girmemesi için girişe uçaksavar koyduğu yazmıyor.

Bence de gayet açık ve net..

Ee yani, sonrası malum. "Haram aylar çıkınca gördüğünüz yerde beraber pikniğe çıkın." demiyor herhalde?
 
Son düzenleme:

Bu söylediğin ayetler ve Tevbe 5 de yukarıda bahsettiğimiz şartlar olduğu durumlarda geçerli. Senin anladığın şekilde -gördüğünüz yerde piknik yapın şeklinde- değil yani.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…