Sosyal kullanıcıları ne işle meşgul?

İşinizden memnun musunuz?


  • Oy verenlerin toplamı
    184
@bitwise @Yararsız Üye peki siz bilgisayar mühendisliği/yazılım mühendisliğinin kendinize göre zor/sıkıntılı taraflarından bahseder misiniz? Buzdağının görünmeyen kısmı nasıl?

Bu mesaji kacirmisim, yeni farkettim, kusura bakma : )

Beni zorlayan seyler:

- Insan faktoru. Yuksek egolu meslektas, ne dedigi anlasilmayan ama parasi cok isveren ya da birlikte calismasi cok zor kimselerle is yapma zorunlulugu. "Bize soyle bir program lazim..." diye baslayan cumleleri matematiksel kesinlik icinde analiz etmen gerekiyor. Yani bir insan sana "Tren terminale gelince kapilari acilacak" dediginde bunu senin " Tren terminalin belirlenen lokasyonlarina ulastiginda ve hizi 0 oldugunda, terminalin yolcu indirmeye uygun kismina bakan kapilarin 0 konumuna gelmesi gerekiyor" seklinde matematiksel seviyeye indirgemen lazim. Yoksa "Ben bunu kastetmemistim" derler ve sana patlar o is. Sirf bu dedigim analiz uzerine yazili koca kitaplar var. 58 kural bak sana sesleniyorum, link aticam: Requirements engineering - Wikipedia

- Teknik doyumsuzluk. Kendimden degil arkadasimdan ornek vereyim, Turkiye'nin en iyi universitelerinde okumus, her sinavda ( lise - universite ) istisnasiz ilk 1000 e girmis zehir gibi cocuk. Game programmer oldu ama simdi bebeler icin android oyunu yaziyor. Cunku para orada ve yapabilecegi cok daha gelismis seyler varken tum gun bununla ugrasiyor. Nasil yaptiginiz isten hakettiginiz parayi alamamak uzucuyse, yaptiginiz isin size cok cok basit gelmesi de uzucudur ve insana "curuyorum lan ben burda" hissi verir. Bunu ben de yasiyorum bazen. Bazi zamanlar yaptigim seyi soyle kafasi calisan lise ogrencisine ogretsem yapar gibi geliyor. Genelde beyaz yakalilar yaptiklari isi "benden baskasi yapamaz, cok muhim islerim var benim" tribinde anlatsalar da aslinda bana gore bu sekilde cok is var.

- Kafa yorgunlugu. Bazen cok net bildigim seyleri unuttugum ( bir sarkinin adini, bir arkadasimin adini ) oluyor. Hatta bazen yazi yazarken harfleri yazmadan once duraksiyorum, "f harfini nasil yapiyorduk lan" gibi bir an dusunurken buluyorum kendimi. Zinde bir kafa olmaksizin basi seyleri yapamiyorsun. Uzun yol soforu gibi otomatige alip gidemiyorsun, her gun elinde cok degerli 3-4 saatin var cok zinde oldugun. O zaman diliminde cozdun cozdun problemi, yoksa yalan oluyor.
Cok kod yazan cok bug yazar.

- Turkiye'deki is modeli. Burada muhendis olarak alabilecegin maasin bir ust limiti var. Eninde sonunda yonetici olmak zorundasin. Bana da teklif edildi yonetici olma ama kabul etmedim. Cunku hem istemiyorum hem de insan iliskileri konusunda super beceriksizim. Bodoslama bir sey soyleyip kalp kirabiliyorum. Neden boyle bir sistemimiz var bilmiyorum. Bir insan yetenegi varsa yonetici olmali, sirf bir iste 10 sene calismis olmasi artik o isteki insanlari yonetebilecegi anlamina gelmemeli bence.

- Takdir edilmemek. Bu dedigim biraz artistce gelebilir ama ben Turkiye'de hem GSM hem de banka sektorunde cok merkezi projelerde calistim. Bugun nufusun yarisindan fazlasi telefon ya da banka hizmeti alirken benim yazdigim programlari da aslinda kullanmis oluyor. Her basarili projeden sonra televizyonlarda bizim programlarin reklamlarini izledim gururlandim ama isin kaymagini hep yoneticiler yediler : ) Simdi diyeceksin ki "Sen zaten maasini almiyor musun, daha ne istiyorsun?" ama iste insan biraz daha fazlasini bekliyor. Ufak hediye cekleri vs disinda ekstra bir sey almadim acikcasi. Eger isler yolunda giderse proje yoneticileri, CEO vs hepsi cikip ovunur ve krediyi toplar. Isler kotu giderse sana patlar o is. Turkiye'de bu bence bir gelenek, siyasette, futbolda her yerde var bu. Konuyu dine cekicem ama orada bile var. Eger hasta kurtulursa "Allah bagislar" ama hasta olurse doktorun kabahati olur. Nedense perde arkasini gormek konusunda kazma bir milletiz.
 

Geri
Yukarı