özellikle küçük yaşlı üyelerimizin bu konu hakkında çok takıntılı olması ve kendine dert edinmesi.
Özellikle bu dönemlerde, dış görünüş, sosyal grup arasındaki en belirleyici faktörlerden biri olur. İlişkilerdeyse direkt en belirleyicisi olur diye düşünüyorum. Bunu fark eden birey, elbette bunu dert etmeye başlayacaktır. Ekstrem durumlar haricinde kimse kısa boylu, kilolu veya yamuk durmak istemez.
bu tarz kaygılar bireyin her alandaki yeteneklerini kısıtlayabiliyor, hiçbir şeyi başarası ya da yapası gelmiyor. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Buna direkt stres diyebiliriz. Stres katildir. Stres bizi yok eder. Stresli bir birey sağlıklı kararlar alamaz, istikrar sağlayamaz. Kişinin başarı ve gerçekleştirme arzusunu canlandırmak için, önce bu stresini yok etmesi gerekiyor. Bu stresini yok etmeden, bu stresinden kurtulmadan çok zor sağlıklı olması.
Insanlari sallamamayi ogrenmek gerek. Zaten cogu insani sallamayarak bir sey kaybetmezsiniz.
Birey beğenilme arzusuna sahiptir. Büyüdükçe bunun azaldığını düşünsem de, özellikle bu dönemlerde daha fazladır. Bu yüzden çok iyi bir bakış açısına sahip olunmadığı sürece, birey bunu aşamaz. Sonuçta o
"İnsanları takmıyorum. Onları sallamıyorum. Ne dedikleri önemli değil." dese bile, içten içe bunun yanlış olduğunu bilir.
İçten içe bir ses, ona:
"İnsanları takacaksın. Onları sallayacaksın. Ne dedikleri çok önemli." diyeceği için, resmen zihindeki 2 zıt fikir, birbiriyle savaşacaktır. Galip gelen elbetteki olumsuz fikirler olur. Çünkü bu fikirler artık kafasına yerleşmiştir. Aşılamaz bir duvar olmuştur.
Bu durumda yapılacak çok bir şey yok. Ya bir şekilde boyunu uzatacak, kilosunu verecek, vücudunu düzgün bir forma ulaştıracak ya da olaylara farklı bir açıdan bakarak, fiziksel herhangi bir değişime uğramadan, işi direkt aklında hallederek bu stresten kurtulacak. İş zor!