Kendimi bu tür konularda çok şanslı buluyorum. Çünkü başkalarının benim hakkımda ne düşündüğünün önemsiz olduğunu 8 yaşındayken öğrendim. Daha 1. sınıfa gidiyordum, okulun yarısı beni gördüğünde civciv diyordu, o zamanlar saçlarım çok açık renk olduğu için. Ben bunu o kadar kafama takmıştım ki artık saçlarım olmasın istiyordum. Tenefüste asla dışarı çıkmazdım, başkaları da bana civciv demesin diye. En sonunda öndeki saçlarımın yarısından fazlasını elimle koparmıştım civciv diyorlar diye sinirden. Aynaya baktığımdaki pişmanlığımı anlatamam. Edirne'de gitmediğim doktor kalmış mıdır bilmem saçlarımı eski haline döndürmek için. İşte o zaman anladım başkalarına göre hareket etmemem gerektiğini. Çünkü başkalarının ne dediğini önemsediğimde başıma gelenleri gördüm. 8. sınıftaki kişinin gelipte ben 1. sınıftayken benimle dalga geçmesi de ayrı bir olay. Oysa ben büyüklerime saygısızlık yapmamak için davranışlarıma çok dikkat ederdim. Tabii bana civciv diyip kahkaha atan benden 8 yaş büyük kişinin yaz tatilinde saçını sarıya boyatması ayrı bir ironi. Benim daha 1. sınıfta başkalarına göre hareket etmemeyi, başkalarının beni sevip sevmemesinin önemsiz olduğunu öğrenmemin bana bir avantaj sağladığını düşünüyorum.
Benim hiç çok fazla arkadaşım olmadı. Çünkü ben, biri beni sevsin diye onun hataları görmezden gelmedim. Hatası olana hatasını söyledim. Onlar da beni dışladı. Umrumda mıydı? Hayır.
Mantıklı olalım. Düşüncelerimin uyuşmadığı biri beni sevse ne olacak? Bana değer verse ne olacak? Bu dünyada insandan fazla şey yok. Bu kadar insan olunca gereksiz insan da haliyle fazla oluyor. Daha önce dediğim gibi tek yapman gereken gerçekleri kabullenmek. Seni birinin sevmesi sana bir şey katmaz. Ama senin kendini sevdirmek için yaptıkların sana çok şey kaybettirir.