Takıntılarım ve devamlı düşüncelerden kurtulmak

Mesajınız için çok teşekkür ederim hocam İzzet Güllü aslında Youtube'de ücretsiz terapiler veren biri bu düşünceleri nasıl takmayacağımızı ve ne yapmamız gerektiğini anlatıyor çoğu kişi bu hocayı öneriyor yani aslında takmamak pek mümkün olmuyor ama.
 
Beyninize gelen bir düşünceyi neden beyinde nörolojik bir problem varmış gibi değerlendirip medikal "tedavilere" açık hale getiriyorlar kutunun dışından eleştirel gözle bakıp hiç düşündünüz mü? Mevlana'nın bir lafı vardır "Oltaya et takanlar bu işi cömertliklerinden değil; balık avlamak için yaparlar." Yarın öbür gün bir ilaç çıksa dünyada bir tane takıntı, panik, kaygı sorunu kalmayacağını söyleseler bu sektör sokağa çıkar "biz hastalıkları geri istiyoruz!" diye. Maalesef ruh sağlığımıza gerekli önem verilmiyor sorunlar ilaca indiriliyor. Zaten eline reçete verilip kapıdan çıkan insanlar sudan çıkmış balığa dönüyor. İlk önce kendine soruyor "ben hasta mıyım?" diye. Ve her soruna aynı ilacın verildiğini görünce insan önce bir işkilleniyor. Düşünen, eleştiren insan bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyor ama diline gelmiyor. Gelmiyor çünkü karşında "uzman" kimliği ile bir hekim oturuyor ve ona olan inanç sorgulamayı baltalıyor. Sorgulamayınca önüne ne verilirse el mahkum kalınıyor. Bu kısır döngüde insanlar "daha ne kadar içicem, geçti geçmedi, doz azaldı doz arttı" diye kendi kendini yiyip bitiriyor. Doktoruna soruyor kimi doktor "ruh kanseri" kimi doktor "bir ömür geçmez" kimi doktor "geçer geçer ilacını değiştirdim" diyor.

Bir kesim insan "doktorun işine ne karışıyorsun adamlar on sene okumuş hekim olmuş" diyor ama bu doktor senin beynindeki ne serotonini ölçüyor ne nörotransmitterlerine bakıyor. Kimi zaman kanına bile bakmıyor. Doktor, hastaysam tahlile yolla demeye kalmıyor karşısındaki sandalyede 60 saniye konuşup gözünün bile içine bakmadan reçeteyi verip bunu kullan diyor. Verilen ilacın prospektüsünde "intihar riskini arttırabilir" yazıyor ama insanlar çaresizlikten peynir ekmek gibi içiyor.

Sonra biraz daha araştırıyor tabi insan. Bakıyor ki bu ruhsal sorunlar "serotonin hipotezi", "dopamin hipotezi" gibi terimlerle tanımlanıyor ve insanın aklına şu geliyor. "Hipotezlerle açıklanan daha kesinliği kanıtlanmamış olgularda nasıl medikal tedavi düzenlenebiliyor?"
Kimi insanı ilaçlar rahatlatıyor. Ama insan sorgulayan bir varlık ve yine sorguluyor. Alkol de rahatlatıyor. Sarı kantaron da rahatlatıyor. Peki alkol tedavi ediyor mu? Hayır etmiyor günü kurtarıyor. Sonra insan ilaçla sorun arasında bir bağ buluyor. "Rahatlıyorum ama sorunumu çözmüyor bırakınca tekrar başlıyor, nasıl tedavi bu bir yerde serotonin düşmüşse yerine neden konmuyor?"

İlaç karşıtı değilim. İlacı hekim yazar hekim bozar. Bırakılmamalı bıraktıktan sonra daha kötü olgular ortaya çıkabiliyor. Ama ilaç kullanırken terapi alınmalı ve sorunun kökü kazınmalı. Rahatlamak sorunun kökünü kazımak değildir. Psikolog İzzet Güllü sorunun kökünü kazıyor hem de "sıfır" yan etkili.
 
Ben bu süreci antidepresan kullanmadan atlatabilme imkanım var mı? Açıkçası yan etkileri beni biraz çekindiriyor antidepresan kullanımından.
 
Ben bu süreci antidepresan kullanmadan atlatabilme imkanım var mı? Açıkçası yan etkileri beni biraz çekindiriyor antidepresan kullanımından.
Bence vardır hocam neden olmasın ki bazen insan kendisinin doktoru olabiliyor ben böyle düşünüyorum takıntıları boşvermeyi bilmek lazım zor bir bozukluk ne diyeyim Allah şifa versin bütün hastalara bende de acaba günah mı işledim diye oluyor sürekli hatta burada bile kaç kere yazıp silmişimdir acaba yazdığım şey günah mı diye.
 
Son düzenleme:
Ben bu süreci antidepresan kullanmadan atlatabilme imkanım var mı? Açıkçası yan etkileri beni biraz çekindiriyor antidepresan kullanımından.
Hayır ben antidepresandan uzaklaşın demiyorum. Antidepresanı tedavinin merkezine koymamalıyız diyorum. Çünkü tedavi etmiyor. Çünkü beyindeki bir sorundan kaynaklı değil zihinsel süreçlerden kaynaklı. Antidepresan kullanımını bırakmadan bozmadan gerekli terapileri dediğim psikoloğu izleyerek alırsanız zaten süreciniz tereyağından kıl çeker gibi kısalıp düzelmeyi hissetmeye başlıyorsunuz. Tamamen bilinçaltınız değiştiğinde (terapi ile) zaten artık ilaçla işim yok yolu yordamı öğrendim diyip kendiniz ilaç bırakma eğilimine giriyorsunuz. Allah aşkına kim 20 sene boyunca antidepresanla yaşamak ister insanın kendine olan gururu onuru zedeleniyor, ailesinin ona bakışı çevresinin bakışı değişiyor. İşe alımda bile 2. sınıf insan muamelesine götürüyor. Antidepresanınıza devam edip terapi videoları izlemelisiniz.

Takıntı sorununuz olduğunu söylüyorsunuz ya, sizin aklınıza gelen düşünce benim de aklıma geliyor ama bende hiçbir etkilenme, panik, huzursuzluk sonucu doğurmuyor ama sizde doğuruyor. Bunun sebebini düşününce bunun o düşüncelerle değil bilinçaltındaki o düşünceyi "olumlu olumsuz ayrımı" yapmaktan doğduğu cam gibi parlıyor. Ama size dayatılan ve internetten araştırdığınız şeylerde sizi etkileyenin düşünceler olduğunu zannediyorsunuz ve o düşünce gelince bilinçaltınız "eyvah o düşünceler geldi bu bir hastalık hastalıksa bu adamı kaygı korku ve daraltı yoluyla korumam gerekiyor ona daraltı yaşatmalıyım ki kendini korusun harekete geçsin" diyor ve sizi sıkıntıya sokuyor. Aslında ne duygunuz bozuk ne düşünceniz. Videoları izlediğinizde anlarsınız.
 
Hahhahahahaha Bu nasıl bir çözüm yöntemidir yahu
 
Öncelikle hepinize teşekkür ederim tavsiyeleriniz için
Konuya güncelleme yapmak istedim bir an.
Terapi seanslarım artık sona erdi ve yıllar sonra ilk kez mutluyum
Takıntılarımın yüzde 90'nını yendim ve tavsiye olarak da şunu söyleyebilirim psikoloğunuzun talimatlarına kesinlikle uyun ona güvenin. Sadece dinlemekle bu rahatsızlık geçmiyor. Bu iş sizde bitiyor.
Korku korkaktır bunu da unutmayın. Olabildiğince, kendinizi çok sıkmadan korkularınızın üstüne gidin.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…