Gearbox firmasının yaptığı ve 2K Games' in elini attığı bu yapım, çok dikkatimi çekti. Tüm doğanın, uygarlıkların yok olmasıyla insanlık da yok oluyor, insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Bir umut var. Fakat bu umudun nasıl bir şey olduğunu biz de bilmiyorduk. Özellikle burası beni etkilemişti. Kolonilerle başka gezegenlere giden insanlar... Ve biz de Pandora isimli bir gezegendeyiz. Bu mekanın geniş olması beni mutlu etti. Burada da bir dağ var, biz de bunun peşindeyiz. Hikaye bu şekilde bir konuya sahipti.
Oyun sadece hikayesiyle kalmıyordu, çeşit çeşit silahlar, uzun oynama süreleri benim gönlümü fethetti. Müzikleriyle de çok güzel olan Borderlands' in müziklerini Hitman ve diğer bazı oyunlardan bildiğim Jesper Kyd' ın da elini atmasıyla muhteşem oldu diyebilirim. Farklı karakterler ile yine çok başarılıydı. Ve tahmin ettiğim gibi grafikleri çizgi film tarzındaydı ve 2K Games' in elini bu yapıma attığını baştan anladım. Ve Gelelim Borderlands 2' ye... Daha iyi bir grafik ve ilk oyundan izlerini taşıyan ve istikrarını devam ettiren bir yapım. Co-op olması da beni sevindirdi gene.
Hikayesiz, anlamsız ve amaçsız bir şekilde insan, yaratık, hayvan kısacası ne bulursak öldürdüğümüz bu çatlak oyun beni etkilemesin de ne olsun. Zaten oyunun ikincisi çıktığında sevinçten bir hâl olmuştum. Ve şunu da söylemeliyim, çok kaliteli bir çizgi film grafikleri kullanılıyor. Bundan dolayı çok seviyorum bu oyunu. Borderlands 2'yi oynamayı da çok istiyorum!