Bence konu bilgi değil. Daha temel bir davranış sorunu. Ülkece bir çok konuda bilgili değiliz ve yine de konuşmaya çalışıyoruz, hatta artık Cem Yılmaz'ın şakalarına kadar konu olmuş bir olgu bu (Faruk eczanesi...).
Ama bence konu bilgi değil. Bilerek ya da bilmeyerek unutulan/ihmal edilen bir olgu var: tartışma. Akademik düzeyde tartışmamız gerekiyor. Burası bir teknoloji forumu. Buradaki akademi, herkes gitsin üniversite okusun anlamında değil. Akademik tartışma demek, "bulgu ve kanıtlarla desteklenen tartışma" demek. Arkamıza yer yer matematiksel detayları alabileceğimiz konuşmalar yapmak demek. Matematik, en geçerli felsefedir.
İki kişi tartışıyorken taraflardan biri veya ikisi de yanlış/eksik bilgi sahibi olabilir. Önemli olan bilgileri masaya yatırmaktır. Siz elinizdeki bulgu ve desteklerle, fikirlerinizi (ya da sonuçlarınızı) ortaya atarsınız. Karşı fikrin kanıtlarını elerseniz (ve aynı anda onunki sizin fikrinizi eleyemezse) sizin fikriniz kazanmış olur. Siz kazanmış olmazsınız! Bu farkın algılanması gerekiyor.
Bu da psikolojik eğitim sürecinde ancak konuya odaklanmanın öğretilmesi ile mümkün. Yani farkındalık ile. O da en güzel çocuklukta başlar.
Çocukluğumuza dönelim biraz; öğretmen gelir ve der ki "arkadaşının saçını çekmişsin". Cevap "Ahmet de çekti". %99 alacağımız karşı cevap "Ahmet aşağı atlasa sen de atlayacak mısın".. Geçmiş olsun, akademik tartışmayı öğrenmek üzere idiniz, en güzel şansı az önce kaybettiniz. Üstelik seçme hakkınız da yoktu, sorumluluk öğretmene aitti..
Doğru cevap "senin suçun senin suçundur. Senin yaptığın şeylerden sadece sen sorumlusundur. Ahmet ile de aynı şekilde konuşacağım, o da kendi yaptığı hareket için ceza alacak" idi...
Bu cevabı duymadığınız için siz hareket ve fikirlerinizin sorumluluklarını almayı değil, sonuçlarını savuşturmayı öğrendiniz o gün. Böylece birisi size karşı fikir sunduğunda "öğren de gel" demeyi akıl etti beyniniz ya da "bana mı öğretiyorsun" diye sormayı. "ben yıllardır bu işin içindeyim" diye devam etmeyi de unutmadınız tabi..
Halbuki bir fikir tartışılırken konu "siz" değilsiniz. Konu, "sizin kazanmanız" da değil. Konu, tartışılan "şey".
Fikir verdiğinizde alacağınız cevap "ya kardeşim o marka çöp" olmamalı. Çünkü akademik olarak bu istatistiği tutma gücünüz yok. Markanın müşteri hizmetlerinde çalışmıyorsunuz sonuçta. Dünyada satılan tüm ürünlerden alınan geri dönüş rakamları da elinizde değil. Dolayısıyla bu lafı destekleme şansı yok söyleyen kişinin. Destekleyebileceği en iddialı cevap "ben o markadan memnun kalmadım", ya da "internette çok şikayet okuyorum"dur.
Kısacası, tartışamadığımız için bilgilerimizi geliştiremiyoruz da.
Küçük bir anımı buraya koymazsan olmaz, tam yerine denk gelecek;
Bir gün eşim işe giderken bir servis şoförü arkadan dokunuyor. Eşimin iddiası, servis şoförü arkadan çarptı, şoförün iddiası eşim geri geri arabayı kaydırdı şeklinde. Önemli de değil, arabada sigorta var, kasko var. Bir türlü anlaşamadılar. Şoföre benim numaramı vermesini (ben orada yokum, olay yerine telefonla bağlanıyorum), bir sıkıntı olursa aramasını söylemesini rica ettim. Şoförün numarasını da ben aldım. İki arabada da sorun yok bu arada. Olay 3-5 cm çizikler mertebesinde.
Bir ay sonra adam çat diye eşimi arayıp küfür kıyamet saydırıyor. Ben orada yokmuşum gibi davranıyorum. Sağlam küfürler de ediyor. Akşamında ben de şoförü arayıp bir kadına küfür etmeyi kendine yakıştırıp yakıştırmadığını soruyorum. Dünyanın en düzgün diksiyonlu adamına dönüşüp öyle bir şey yapmadığını, eşimin yalan söylediğini iddia ediyor. Kendi mağduriyetini anlatıyor, bizim hiç aramamış olmamıza dem vuruyor vs. Konuşmasını da şöyle bitiyor: "bugün de ne öğrendiniz; eşiniz bir yalancı. Sizin ilişki yürümez, yol yakınken kendinizi kurtarın"...
"öğrendim"? Nasıl öğrendim? İddiaya bak. Bu adamla sağlıklı bir tartışmaya, bir bilgi alışverişine girilir mi sizce? Bakış açısı şu; 45-50 dk birini telefonda gömünce, eşini bile onun yalancı olduğuna ikna edebilirsiniz.. Sebep? Konu neydi, konu araba kazası. Davranış ne? Karşınızdaki insana zarar verebilmek.
Tartışmalarda amaç haklı çıkmak olmamalı, amaç doğruya ulaşmak olmalı. Düzgün bilgi paylaşımı yapamamamızın altında yatan sebebin bu olduğunu düşünüyorum.