Gelin size 89'lu (yaş 35) çoğunuzun abisi yaşında olan birinin teknoloji internet ve o zaman ki dönemlerle ilgili yaşadıklarımı anılarımı anlatayım. Belki değişik gelebilir. İlginizi çekebilir.
Teknoloji ile ilgili ilk hatırladığım şey diğerlerinde olmayan ve uzun süre benim atarim neden böyle az oyunlu dediğim Almanya'dan teyzemlerin getirdiği Sega Master System 2 ile başladı. 12 kasedi vardı. Her kasette tek bir oyun olurdu. Diğer arkadaşlarımda o ünlü 9999999'in 1 şeklinde olan şimdi çakma Nintendo oyunlarının olduğunu bildiğimiz özellikle de Micro genius markasıyla bilinen atariler vardı. Gıcık olurdum. Lakin sonradan benim oyunlarım daha iyi yaaa dediğim dönem başladı.
Alaaddin, alex the kidd (bu kasetsizdi) Sonic the hedgedog, italia 90 (lanet zor üstten görünen futbol oyunu) asterix gibi çok güzel oyunlar vardı. Atari o zamanlar bizim için her şeydi. Sonunu gördüğüm bir oyun var alaaddin. O da kısaydı diğerlerine göre. Eskiden save oyun bitirmek gibi şeyler pek lügatımızda yoktu. Sokaklarda da oynardık ama eve gelince atariyi açar oyun oynar annelerimiz bunun adaptörü ısınmış, televizyonu bozacak diye çok fazla oynamamıza izin vermezlerdi. Hala şu TV'yi bozacak muhabbetinin şehir efsanesinin nereden çıktığını anlamış değilim.
Daha sonra 95 senesinde ilkokul 1'e başladım. O zaman peder bey kolej e yazdırdı. Ve bilgisayar sınıfı vardı. Sanırım ilk defa PC'yi orada gördüm. MS-DOS diye siyah ekranlı ilk Windows işletim sisteminde dır filan yazardık komut satırına sonra ilk görüntülü fareli Windows 3.1 kurdular bilgisayarlara. Yani PC bir anda başka bir şeye dönüşmüştü. Ardından Windows 95 kurdular. 1-2 sene sonra o daha da büyük devrimdi. Ve öğrendik ki bu PC denen şeyde oyun filan oynanıyormuş.
Sonra 98 senesinde peder bey kardeşimle bana PC aldı. Windows 98 ile gelmişti. Windows 98 CD sinin içinde Age of Empires'ın demosu vardı. Ne oynamıştık o oyunu ya. Hala Age of Empires'ın yeri başkadır. PC ile beraber FIFA world cup 98 oyunu ile gelmişti. Kardeşimle ikimiz taraf seçmeyi bile bilmediğimiz için bilgisayar vs bilgisayar maçları oynamışız uzun süre. Sonra çözdük taraf seçmeyi. Hey gibi hey. Yaşlar da ufak bu top niye benim istediğim yere gitmiyor filan diyorduk. Cahillik... Bilgisayarcılardan oyun alırdık ama bilmezdik ki Türkiye'de doğru düzgün orijinal oyun satılmıyor ki? Hep korsan oyun. Hatta hatırlarım FIFA 99 almıştım o günün parasıyla 3 TL diyelim. D&R gibi bazı yerlerde biraz daha afili bir CD kutusuyla 25 TL'ye satılır. Anaa bu ne kadar pahalı enayiler ben 3 TL'ye aldım diye sevinirdim. Ne bilelim onların orijinal eser miktarda gelmiş orijinal olduklarını...
Ve asıl anlatmak istediğim konulara girelim. İnternet ile tanışmak. O zaman pek anlamıyoruz ama internet diye bir şey var. Bir yerlere tıklıyor PC'den abuk subuk sesler çıkıyor ve internet denen şeye bağlanıyorduk. Böyle sayaç çıkardı. Saatine ne kadar yaktığını gösterirdi. Tabii o zamanlar internet ne tam manası ile bilmiyoruz. Aklıma gelen yahoo.com diye bir yer var buraya girince internet siteleri bulunuyormuş diye bir şeyler çalınmış kulağımıza. Google o zamanlar böyle bilinmiyor tabii. Çubuğa oyun oynamak, haber, müzik dinle gibi şeyler yazardık anca. Ne yazacağımızı bile doğru düzgün anlamadığımız dönemler. O zamanların siteleri. Lagaluga.com olması lazım bir site vardı. Flash şeyler oynatırdı. Eskilerin bildiği noel dayı gibi şeyleri biz orada gördük. Örnek koyalım bir tane.
Bir de Show TV'nin sitesi olması lazım. Orada Games sekmesi olurdu. Hep ona girer flash oyunlar olurdu o zaman basit onları oynardım. İnternet ama böyle paralı tam da ne olduğunu pek çözemediğim bir şeydi benim için. Müzik filan indirmeyi öğrenmiştik ama çok uzun sürerdi. Daha sonra kuzenlerimle konuştuğumuzu hatırlıyorum ADSL diye bir şey çıkmış yabancılarda internet hep bağlıymış bir müzik 3 dk da iniyormuş muhabbeti çeviriyorduk. MP3 denilen bir şey vardı. O zamanlar bize çooook şaşırtıcı gelmişti. Neyse zaman böyle ilerlerken ADSL'nin ülkemize girdiği ve çoğu insanın bunu bağlattığı 2004 senesinde peder bey eve ADSL bağlattı.
256 KB 4 GB da kotası vardı diye hatırlıyorum. Tabii o zaman artık Google daha çok bilinir olmuştu. Neyse girdim Internet Explorer'e ( evet o) Google yazdım Google geldi. Bayağı şaşırtıcıydı arkadaşlar. Nasıl ya hep şimdi internet mi var bu nasıl oluyor dediğimi hatırlıyorum. Sürekli açık ve parası tek seferde(yani aylık girdikçe, saatle değil) ödenen bir şey olduğundan artık o sayaç korkusu kalmamıştı. Eskiden 1 saati filan geçer orada 1.000.000 (evet milyon vardı eskiden) gibi fiyat filan görünce korkardık. Çok uzun açamazdık interneti. Zaten cep telefonları bir elin parmakları kadar olduğu için bizim de internete bağlandığımızda telefon hattı kesilirdi internete girdiğimiz için. O yüzden öyle uzun duramazsın. Biri telefon açar sabit hattan. Size ulaşılmıyor der. Bir de o dönem hatırladığım pop up reklam muhabbetleri var.
Daha çok modemli ADSL öncesi dönemde olurdu bu internet bağlanınca bir sürü sekme çıkar ve kapatmakla uğraşırdık. Ve ciks diye yazacağım siz anlarsınız sitelerinden sansürsüz şeyler de çıkardı düşünün 9-10-11 yaşlarında filansınız karşınıza çok ilginç şeyler çıkıyor. Bayağı garip gelmişti o zamanlar. Nasıl ya kadınların şeyi yok oha filan diyordum. Masumane zamanlar sonra öğrendik oralara girince neler varmış neler neyse bu da komik olarak kalsın. Mesela ben bu dönemde sansürlü olmasını kapatılmasını savunuyorum. Çünkü VPN diye bir şey var çat diye girersin ama o zamanlar üzerinize atılırdı böyle şeyler ve sizin isteğiniz dışında olurdu. Yanınızda ananız babanız varken böyle bir de sesler filan çıkardı hiç hoş değildi. GTA 5 oyunu oynayanlar hatırlar michael bir görevde yazılım firmasına gider orada bir görev yapar. PC'ye girince her taraftan pop up çıkardı. İşte aynısıydı. Kapatırsın tekrar çıkar 3 kere filan aynı pop up reklamı kapatırdın.
Buraya bir es verelim. O zaman mail biliniyor ama tam manasıyla da bilinmiyordu. Ooo mail hesabına mail attım dendiği zaman vay be ne kral iş derdik. Çok önemli bir şey gibi duruyordu. Neyse mail adresi almak bir yerlere kayıt olmakta sıkıntılıydı. Üye olma şeysini biraz da ADSL ile keşfettim ben. Sürekli açık olunca bir yerlere üye olunması gerektiğini görmüştüm. Bunun için de mail lazımdı da bu mail nereden alınırdı yahu? Gmail'i filan geçin yoktu Hotmail'i de geçin onu da bilmiyordum. Bir şaka sitesi vardı. Kahkaha.com. Komik şeyler vardı diye hatırlıyorum. Evet arkadaşlar orada bir baktım mail veriyorlar. İlk şahsi mailimi oradan almıştım. [email protected]. Asla unutmuyorum. Mail adresinin ergenliğini de taktirinize bırakıyorum. O zaman çok coool gelmişti. Ulan sonu Kahkaha.com bunun neresi cool olabilir ki haha. Açık mı acaba hala? Bu arada ADSL ile tanışınca tarayıcı tabanlı oyunlar olan ogame, travian gibi oyunları da öğrendik. O batağa bir süre düştüm sonra kurtuldum. Gece alarm kurup filomuzu askerlerimizi kesmesinler diye bir şeyler yapardık.
Neyse internetle beraber asıl bahsetmek istediğim konulardan forumların keşfine gelelim. Bizim dönem Harry Potter çılgınlığı olan bir dönemdi. İlk 4 mü 5 kitabı mı ne çıkmıştı. Diğerleri yazılıyordu. Ve ben HP çok seviyordum. Bir gün o Google'a Harry Potter yazdım Hpfanz.net bu olması lazım o adı. Bir site çıktı. Haberler filan var böyle ve ilk defa orada forum diye bir şey gördüm. Bir tıkladım. Bir sürü insan bir şeyler yazıyor. Çok ilginç gelmişti. Evet ICQ diye başkalarıyla mesajlaşılan şeyleri görmüştük ama bu forum bana değişik bir şey gibi gelmişti. Bir de ne kadar mesaj yazdığı bazı üyelerde işte şu üye bazılarında mod diye bir şey bazılarında editör birinde de admin diye bir şey yazıyor nickinin altında. Böyle o forumu kuran arkadaşta sayı değeri vermiş.
İşte şu üye [10] mod [35] editör [50] admin yazan şeyin yanında da [99] falan yazıyor. Bildiğin kast sistemi yani. Tabii ergen biri olarak bunu nereden bilelim. İnsanlar bunlara iyi davranıyor. Saygı gösteriyor filan çok ilgincime gitmişti. Ben de üye oldum ama hayatımda ilk defa forumlara yazıyorum. Yaş da 15 filan olunca internetin şimdiki nesil gibi içine doğmadığımız için tam da nasıl yazılır nasıl hareket edilir bilmiyoruz. Bir süre yazdım çok hoşuma gitti ama yazarken bazen neden olduğunu bilmediğim şekilde artislenesim filan geliyordu.
Sonra ceza veriyorlardı. Sonra dedim bunlar bana ceza veriyor demek ki ben önemli bir şey olmam lazım sözüm dinlensin. Sonra kendimi o forumda sevdirdim beni mod editör filan yaptılar. İngilizce büyük HP sitelerinden haberleri çalıyor. Yarım yamalak o zaman anladığımız kadar çeviriyor ana sayfaya ekliyorduk. Okuldan geldikten sonra saatlerce burada bu şeyler için uğraşıyordum. Neyse sonunda site kurucusu beni sevdi ve admin yaptı ama hala kendisi 99'du bana 60 gibi bir şey vermişti sayı değeri. phpBB olması lazımdı. Admin olunca yönetim paneline filan ulaştım. Vay be güç elime geçmişti. Yine de önemli bir şey olmuştuk. Neyse sonra oradan kavgalı olarak ayrılan bir mod hortkulukavcisi.com u açtı ve forumlar siteler arası savaş başladı. Biz onların sitesini basıyor resim mesim paylaşıyor rahatsız ediyor dalga geçiyorduk onlar bizim sitemizi basıyor bir şeyleri bozuyorlar resimler filan paylaşıyorlar.
Bu bir süre devam etti. Ama bugün geri dönüp bakınca bu aptallık her ne kadar aptallık olsa çocukça da olsa da çok zevkliydi. Kendi bilindik nickinle üye olursan seni banlarlar sen de onları banlarsın ama aynı zamanda başka nickle sızmaya çalışırsın filan. Daha sonra harrypottercafe diye bir site açıldı. Orada yaşı büyük insanlar vardı. Oraya üye olduk ama ya biz çok ergendik ya da onlar aklı başındalardı bilmiyorum biz 17 filanken orada yaşı büyük 21-22 yaşında insanlar vardı. Tutunamadık. Hep banlandık. Onlara saldırmaya çalıştık filan. Böyle saçma sapan eğlenceli dönemler. Dönüp bakınca HP forumları ile çok güzel anılarım var. Sihirbaslasin.net vardı. Orası da güzel bir HP sitesiydi. Hatta şu 6 ve 7.HP kitaplarını türkçesi çıkmadan çeviren shadow_shooter ile arkadaştık. Sonra ne oldu da koptuk hatırlamıyorum. E kitap olarak hala onun çevirileri çıkıyor 6 ve 7.kitaplarda.
Forumlar o zaman sosyal medyanın merkeziydi. Facebook vs sonra kuruldu. Güzel kızların o zaman MSN'ini almaya çalışırdık. Okuldan hoşlandığımız kızın bir şekilde MSN'ini alıp arkadaş olduysak şarkılarla mesaj vermeye çalışırdık. O zaman dinlediğin şarkıyı MSN de görebilirdi diğer arkadaşların. İlginç işlerdi. Neyse bugün bu kadar yeter. Daha sonra forumlar sosyal medyanın hayatına girmesi vs onları da nasıl gördüm nasıl hayatımıza girdi anlatırım.
Teknoloji ile ilgili ilk hatırladığım şey diğerlerinde olmayan ve uzun süre benim atarim neden böyle az oyunlu dediğim Almanya'dan teyzemlerin getirdiği Sega Master System 2 ile başladı. 12 kasedi vardı. Her kasette tek bir oyun olurdu. Diğer arkadaşlarımda o ünlü 9999999'in 1 şeklinde olan şimdi çakma Nintendo oyunlarının olduğunu bildiğimiz özellikle de Micro genius markasıyla bilinen atariler vardı. Gıcık olurdum. Lakin sonradan benim oyunlarım daha iyi yaaa dediğim dönem başladı.
Alaaddin, alex the kidd (bu kasetsizdi) Sonic the hedgedog, italia 90 (lanet zor üstten görünen futbol oyunu) asterix gibi çok güzel oyunlar vardı. Atari o zamanlar bizim için her şeydi. Sonunu gördüğüm bir oyun var alaaddin. O da kısaydı diğerlerine göre. Eskiden save oyun bitirmek gibi şeyler pek lügatımızda yoktu. Sokaklarda da oynardık ama eve gelince atariyi açar oyun oynar annelerimiz bunun adaptörü ısınmış, televizyonu bozacak diye çok fazla oynamamıza izin vermezlerdi. Hala şu TV'yi bozacak muhabbetinin şehir efsanesinin nereden çıktığını anlamış değilim.
Daha sonra 95 senesinde ilkokul 1'e başladım. O zaman peder bey kolej e yazdırdı. Ve bilgisayar sınıfı vardı. Sanırım ilk defa PC'yi orada gördüm. MS-DOS diye siyah ekranlı ilk Windows işletim sisteminde dır filan yazardık komut satırına sonra ilk görüntülü fareli Windows 3.1 kurdular bilgisayarlara. Yani PC bir anda başka bir şeye dönüşmüştü. Ardından Windows 95 kurdular. 1-2 sene sonra o daha da büyük devrimdi. Ve öğrendik ki bu PC denen şeyde oyun filan oynanıyormuş.
Sonra 98 senesinde peder bey kardeşimle bana PC aldı. Windows 98 ile gelmişti. Windows 98 CD sinin içinde Age of Empires'ın demosu vardı. Ne oynamıştık o oyunu ya. Hala Age of Empires'ın yeri başkadır. PC ile beraber FIFA world cup 98 oyunu ile gelmişti. Kardeşimle ikimiz taraf seçmeyi bile bilmediğimiz için bilgisayar vs bilgisayar maçları oynamışız uzun süre. Sonra çözdük taraf seçmeyi. Hey gibi hey. Yaşlar da ufak bu top niye benim istediğim yere gitmiyor filan diyorduk. Cahillik... Bilgisayarcılardan oyun alırdık ama bilmezdik ki Türkiye'de doğru düzgün orijinal oyun satılmıyor ki? Hep korsan oyun. Hatta hatırlarım FIFA 99 almıştım o günün parasıyla 3 TL diyelim. D&R gibi bazı yerlerde biraz daha afili bir CD kutusuyla 25 TL'ye satılır. Anaa bu ne kadar pahalı enayiler ben 3 TL'ye aldım diye sevinirdim. Ne bilelim onların orijinal eser miktarda gelmiş orijinal olduklarını...
Ve asıl anlatmak istediğim konulara girelim. İnternet ile tanışmak. O zaman pek anlamıyoruz ama internet diye bir şey var. Bir yerlere tıklıyor PC'den abuk subuk sesler çıkıyor ve internet denen şeye bağlanıyorduk. Böyle sayaç çıkardı. Saatine ne kadar yaktığını gösterirdi. Tabii o zamanlar internet ne tam manası ile bilmiyoruz. Aklıma gelen yahoo.com diye bir yer var buraya girince internet siteleri bulunuyormuş diye bir şeyler çalınmış kulağımıza. Google o zamanlar böyle bilinmiyor tabii. Çubuğa oyun oynamak, haber, müzik dinle gibi şeyler yazardık anca. Ne yazacağımızı bile doğru düzgün anlamadığımız dönemler. O zamanların siteleri. Lagaluga.com olması lazım bir site vardı. Flash şeyler oynatırdı. Eskilerin bildiği noel dayı gibi şeyleri biz orada gördük. Örnek koyalım bir tane.
Bir de Show TV'nin sitesi olması lazım. Orada Games sekmesi olurdu. Hep ona girer flash oyunlar olurdu o zaman basit onları oynardım. İnternet ama böyle paralı tam da ne olduğunu pek çözemediğim bir şeydi benim için. Müzik filan indirmeyi öğrenmiştik ama çok uzun sürerdi. Daha sonra kuzenlerimle konuştuğumuzu hatırlıyorum ADSL diye bir şey çıkmış yabancılarda internet hep bağlıymış bir müzik 3 dk da iniyormuş muhabbeti çeviriyorduk. MP3 denilen bir şey vardı. O zamanlar bize çooook şaşırtıcı gelmişti. Neyse zaman böyle ilerlerken ADSL'nin ülkemize girdiği ve çoğu insanın bunu bağlattığı 2004 senesinde peder bey eve ADSL bağlattı.
256 KB 4 GB da kotası vardı diye hatırlıyorum. Tabii o zaman artık Google daha çok bilinir olmuştu. Neyse girdim Internet Explorer'e ( evet o) Google yazdım Google geldi. Bayağı şaşırtıcıydı arkadaşlar. Nasıl ya hep şimdi internet mi var bu nasıl oluyor dediğimi hatırlıyorum. Sürekli açık ve parası tek seferde(yani aylık girdikçe, saatle değil) ödenen bir şey olduğundan artık o sayaç korkusu kalmamıştı. Eskiden 1 saati filan geçer orada 1.000.000 (evet milyon vardı eskiden) gibi fiyat filan görünce korkardık. Çok uzun açamazdık interneti. Zaten cep telefonları bir elin parmakları kadar olduğu için bizim de internete bağlandığımızda telefon hattı kesilirdi internete girdiğimiz için. O yüzden öyle uzun duramazsın. Biri telefon açar sabit hattan. Size ulaşılmıyor der. Bir de o dönem hatırladığım pop up reklam muhabbetleri var.
Daha çok modemli ADSL öncesi dönemde olurdu bu internet bağlanınca bir sürü sekme çıkar ve kapatmakla uğraşırdık. Ve ciks diye yazacağım siz anlarsınız sitelerinden sansürsüz şeyler de çıkardı düşünün 9-10-11 yaşlarında filansınız karşınıza çok ilginç şeyler çıkıyor. Bayağı garip gelmişti o zamanlar. Nasıl ya kadınların şeyi yok oha filan diyordum. Masumane zamanlar sonra öğrendik oralara girince neler varmış neler neyse bu da komik olarak kalsın. Mesela ben bu dönemde sansürlü olmasını kapatılmasını savunuyorum. Çünkü VPN diye bir şey var çat diye girersin ama o zamanlar üzerinize atılırdı böyle şeyler ve sizin isteğiniz dışında olurdu. Yanınızda ananız babanız varken böyle bir de sesler filan çıkardı hiç hoş değildi. GTA 5 oyunu oynayanlar hatırlar michael bir görevde yazılım firmasına gider orada bir görev yapar. PC'ye girince her taraftan pop up çıkardı. İşte aynısıydı. Kapatırsın tekrar çıkar 3 kere filan aynı pop up reklamı kapatırdın.
Buraya bir es verelim. O zaman mail biliniyor ama tam manasıyla da bilinmiyordu. Ooo mail hesabına mail attım dendiği zaman vay be ne kral iş derdik. Çok önemli bir şey gibi duruyordu. Neyse mail adresi almak bir yerlere kayıt olmakta sıkıntılıydı. Üye olma şeysini biraz da ADSL ile keşfettim ben. Sürekli açık olunca bir yerlere üye olunması gerektiğini görmüştüm. Bunun için de mail lazımdı da bu mail nereden alınırdı yahu? Gmail'i filan geçin yoktu Hotmail'i de geçin onu da bilmiyordum. Bir şaka sitesi vardı. Kahkaha.com. Komik şeyler vardı diye hatırlıyorum. Evet arkadaşlar orada bir baktım mail veriyorlar. İlk şahsi mailimi oradan almıştım. [email protected]. Asla unutmuyorum. Mail adresinin ergenliğini de taktirinize bırakıyorum. O zaman çok coool gelmişti. Ulan sonu Kahkaha.com bunun neresi cool olabilir ki haha. Açık mı acaba hala? Bu arada ADSL ile tanışınca tarayıcı tabanlı oyunlar olan ogame, travian gibi oyunları da öğrendik. O batağa bir süre düştüm sonra kurtuldum. Gece alarm kurup filomuzu askerlerimizi kesmesinler diye bir şeyler yapardık.
Neyse internetle beraber asıl bahsetmek istediğim konulardan forumların keşfine gelelim. Bizim dönem Harry Potter çılgınlığı olan bir dönemdi. İlk 4 mü 5 kitabı mı ne çıkmıştı. Diğerleri yazılıyordu. Ve ben HP çok seviyordum. Bir gün o Google'a Harry Potter yazdım Hpfanz.net bu olması lazım o adı. Bir site çıktı. Haberler filan var böyle ve ilk defa orada forum diye bir şey gördüm. Bir tıkladım. Bir sürü insan bir şeyler yazıyor. Çok ilginç gelmişti. Evet ICQ diye başkalarıyla mesajlaşılan şeyleri görmüştük ama bu forum bana değişik bir şey gibi gelmişti. Bir de ne kadar mesaj yazdığı bazı üyelerde işte şu üye bazılarında mod diye bir şey bazılarında editör birinde de admin diye bir şey yazıyor nickinin altında. Böyle o forumu kuran arkadaşta sayı değeri vermiş.
İşte şu üye [10] mod [35] editör [50] admin yazan şeyin yanında da [99] falan yazıyor. Bildiğin kast sistemi yani. Tabii ergen biri olarak bunu nereden bilelim. İnsanlar bunlara iyi davranıyor. Saygı gösteriyor filan çok ilgincime gitmişti. Ben de üye oldum ama hayatımda ilk defa forumlara yazıyorum. Yaş da 15 filan olunca internetin şimdiki nesil gibi içine doğmadığımız için tam da nasıl yazılır nasıl hareket edilir bilmiyoruz. Bir süre yazdım çok hoşuma gitti ama yazarken bazen neden olduğunu bilmediğim şekilde artislenesim filan geliyordu.
Sonra ceza veriyorlardı. Sonra dedim bunlar bana ceza veriyor demek ki ben önemli bir şey olmam lazım sözüm dinlensin. Sonra kendimi o forumda sevdirdim beni mod editör filan yaptılar. İngilizce büyük HP sitelerinden haberleri çalıyor. Yarım yamalak o zaman anladığımız kadar çeviriyor ana sayfaya ekliyorduk. Okuldan geldikten sonra saatlerce burada bu şeyler için uğraşıyordum. Neyse sonunda site kurucusu beni sevdi ve admin yaptı ama hala kendisi 99'du bana 60 gibi bir şey vermişti sayı değeri. phpBB olması lazımdı. Admin olunca yönetim paneline filan ulaştım. Vay be güç elime geçmişti. Yine de önemli bir şey olmuştuk. Neyse sonra oradan kavgalı olarak ayrılan bir mod hortkulukavcisi.com u açtı ve forumlar siteler arası savaş başladı. Biz onların sitesini basıyor resim mesim paylaşıyor rahatsız ediyor dalga geçiyorduk onlar bizim sitemizi basıyor bir şeyleri bozuyorlar resimler filan paylaşıyorlar.
Bu bir süre devam etti. Ama bugün geri dönüp bakınca bu aptallık her ne kadar aptallık olsa çocukça da olsa da çok zevkliydi. Kendi bilindik nickinle üye olursan seni banlarlar sen de onları banlarsın ama aynı zamanda başka nickle sızmaya çalışırsın filan. Daha sonra harrypottercafe diye bir site açıldı. Orada yaşı büyük insanlar vardı. Oraya üye olduk ama ya biz çok ergendik ya da onlar aklı başındalardı bilmiyorum biz 17 filanken orada yaşı büyük 21-22 yaşında insanlar vardı. Tutunamadık. Hep banlandık. Onlara saldırmaya çalıştık filan. Böyle saçma sapan eğlenceli dönemler. Dönüp bakınca HP forumları ile çok güzel anılarım var. Sihirbaslasin.net vardı. Orası da güzel bir HP sitesiydi. Hatta şu 6 ve 7.HP kitaplarını türkçesi çıkmadan çeviren shadow_shooter ile arkadaştık. Sonra ne oldu da koptuk hatırlamıyorum. E kitap olarak hala onun çevirileri çıkıyor 6 ve 7.kitaplarda.
Forumlar o zaman sosyal medyanın merkeziydi. Facebook vs sonra kuruldu. Güzel kızların o zaman MSN'ini almaya çalışırdık. Okuldan hoşlandığımız kızın bir şekilde MSN'ini alıp arkadaş olduysak şarkılarla mesaj vermeye çalışırdık. O zaman dinlediğin şarkıyı MSN de görebilirdi diğer arkadaşların. İlginç işlerdi. Neyse bugün bu kadar yeter. Daha sonra forumlar sosyal medyanın hayatına girmesi vs onları da nasıl gördüm nasıl hayatımıza girdi anlatırım.
Son düzenleyen: Moderatör: