2002'de şuanki hükumet ülkeyi devraldığında ülke berbat bir haldeydi, Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizi içinde bulmuştu AKP kendini. 30 banka batmış ve tüm borçalar devlete kalmıştı üstüne üstlük IMF borçları da cabası... Hızlı bir kalkınma planı gerekliydi ve karar verilen yöntem "sıcak para akışı" oldu, yani biz kendi ülkemize yatırımcı getirip para verirken dışarıya da işçi, şirket gönderip oradan da Dolar kuru almaktı çünkü döviz rezervleri dipdeydi. Bu şekilde ekonomi hızlı bir artışa girdi ve dünyanın ilk 20 ekonomisinde yerimizi bulduk... Bu kalkınma yaklaşık 2012-2014 yıllarına kadar ilerledi ancak sıcak para akışı sonuna kadar sustainlenebilen bir sistem değil, kırılabilir. Ancak hükumet bunu önemsemedi ve bunlar için önlemler almadı, istihdam imkanları sağlamadı... Ve Suriye'de 2011 yılında iç savaş çıkmasıyla beraber ve bizim de kendimizi koruma amacı ile hareketlenmemizle beraber diğer ülkeler bizden rahatsız olmaya başladı ve bunun sonucunda da yatırımcılar kendilerini ülkemizden çekti, tek geliri faiz ve yatırımcılar olan bir ülkenin de büyük bir gelir kaynağı daha da önemlisi döviz kaynağı gitmiş oldu. Turizm dışında da önemli bir döviz gelirimiz olmadığı ve bizim de dışa bağımlı bir ülke olduğumuz için hazinedeki dövizlerimiz azalmaya başladı bunun da sonucunda kendi paramız değersizleşti. Son 2 senedir ise doları aynı seviyede tutmak için hep dolar satıp TL alıyoruz. 128 Milyar nerede olayı da bu aslında, para hiçbir yere gitmedi dolar değil TL olarak kalıyor ki TL'nin değeri daha da düşmesin. Bu bataklıktan çıkmak da zor 2023 yılındaki seçimden sonra hangi parti gelirse gelsin işleri çok zor...