Az sallayalım, kuşlar falan yer belki...Yunanistan S-300 Bataryalarını aldığında NATO üyesi değildi.
Pardon. Ben AB ile karıştırdımAz sallayalım, kuşlar falan yer belki...
Yunanistan NATO'ya 1952'de girdi. S-300'ler Girit Adasına 90'lı yıllarda gönderildi. Gönderilen bataryaların çoğu da bakımsızdı ve aktif değildi. Rusya'dan bakımcılar gelip sistemleri adam etti. Sonra Amerika deneme tahtası yaptı, orası ayrı.
Az sallayalım, kuşlar falan yer belki...
Yunanistan Nato'ya 1952'de girdi. S-300'ler girit adasına 90'lı yıllarda gönderildi. Gönderilen bataryaların çoğu da bakımsızdı ve aktif değildi. Rusya'dan bakımcılar gelip sistemleri adam etti. Sonra Amerika deneme tahtası yaptı, orası ayrı.
Pardon. Ben ab ile karıştırdım
Arabistan vs. müslüman değil zaten.
Pardon. Ben ab ile karıştırdım
Benim dediğimle bu söylediğinin farklı olduğunu sen de biliyorsun. Bilerek ihlal etmek farklı, taciz şeklinde ihlal etmek farklı, jet hızı yüzünden saniyelik farklarla ihlal etmek farklı... Her ihlalde füzeler ateşlenseydi zaten neler neler olurdu konuşmayalım...Ege hava sahası o kadar karışık ki hava ihlali yapmamak mümkün değil jetlerle devriye görevlerinde. Sadece birkaç saniyelik gecikmede bile hava sahası değişiyor sınırların durumundan dolayı. Yunan uçaklar kadar bizimkiler de hava sahası ihlali yapmıyor mu sanıyorsun? Bunun kaçışı yok, devriye görevlerinin en az yarısında olan bir şey bu coğrafi koşullardan dolayı.
İlahi güç falan demedim. Ailende hava kuvvetleri üyeleri varsa sor bir senDiyorsun ki bir ilahi güçle bu sistem "Dünya düz bile olsa" görebileceği maksimum mesafenin çok daha uzağındaki hedeflere kilitleniyor...
O zaman ülkeye kilit vurup gidelim, anahtarını da okyanusa atalım...Kimin umurunda olacak o anda? Emri verenler nerede? Ülke sınırları içinden haber alamazsın bir daha onlardan.
Sadece havacı askerler değil, hepsi abartmayı çok sever. Şu anda Youtube kanallarında da sık çıkan bir amiralin kendi ağzından dost meclisinde birden çok defa Akdeniz'de fırkateyniyle 30 metrelik dalgaya pruvayla daldığını duydum. Akdeniz'de!Havacı askerler abartmayı sever biraz...
Durumu benim yerime güzel özetledin.O zaman ülkeye kilit vurup gidelim, anahtarını da okyanusa atalım...
Onları da anlatıyorlar ama konu "hikayeleri" olunca o kadarını anlatmaya gerek görmedim. Matematiksel hesaplar ortada; Girit'teki bir platformun, Konya'dan yeni kalkan bir uçağı görmesi bir sürü açıdan im-kan-sız... İyi şartlarda bile en fazla Marmaris/Bodrum/Fethiye sahaları üzerindekileri görebilir. Hele hele Eskişehir/Konya falan...Ciddi konuşanlardan ben de ne hikayeler duydum, anlatsam gülmeyiz, ağlarız.
Güney Kıbrıs nasıl S-300 aldığında bizim için bir tehditse, Rus sistemleri nasıl bizim için bir tehditse bizim aldığımız S-400 de diğerleri için bir tehdit. Rus sisteminin senin dibinde olmasının nasıl bir tehdit olduğunu zamanında yaşayarak görmüş, bununla ilgili de doğru diplomatik adımlar atarak bu sistemi kendi anakaran ve Kuzey Kıbrıs'taki envanterlerinden uzaklaştırmışsın. Gidiyorsun tüm birlik ve hatta senin için bir tehdit olan S-400'ü yıllar sonra sadece bir inat uğruna on milyarlarca dolarlık toplam zarar bilançosunu kabul edip alıyorsun. Burada mantıklı olan 1 tane şey yok. Kullanamayacağın, kullandığın zaman da birlikten atılıp bütün NATO'nun üstünden geçmesine neden olacağın bir sistemi sadece 1 kişinin emriyle alıyorsun.1 yıldan fazla uzun süren bu kriz sence durup dururken mi yaşandı sanıyorsun? Öyle ya da böyle bu sistem bizim için bir tehditti ve diplomasi ile engellendi.
İşte hep dediğim şey bu, "kullanamayacağın" bir sistemi o kadar yaptırıma rağmen "inadına" alıyorsun. Bunu başka bir NATO ülkesi yapsa etmediğimiz laf kalmaz. Çevremizdeki bütün ülkeler ya bizim gibi NATO içindeki ve NATO müttefiği ülkeler, ya da Rusya ve Rus müttefikleri. Bu sistemi hiçbirine karşı kullanamazsın, işin kötüsü niyeti bozup kullanmak istediğinde kullanabileceğin tek alan da içinde olduğun birliğin uçakları.Kıbrıs S-300'ü Türk hava gücünü bastırmak için almışken, biz hiçbir ülkeye karşı almadık. Düşmanın kim diyeceksin. Doğu diyeceğim. Doğu sistemiyle doğu uçağı vurabilecek misin diyeceksin. Vuramayacaksın diyeceğim. Bu bir sorun ama hava savunma gücü düşük olan Türkiye son yıllardaki birçok kararındaki gibi fevri davranıp mantıklı karar vermedi.
İşte seninle anlaşamadığımız konu bu, Yunanistan tarafında Türkiye ile savaş isteyen ve Hellenic Ionia'yı (Bergama'dan Fethiye'ye kadar sahil kısmı) geri almak isteyen bir sürü politikacı ve komutan var. Sen S-400'leri Ege'ye kaydırırsan onlar için müthiş bir propaganda ve tahrik aracını elinle vermiş olacaksın. Bunu yaptıktan sonra bu politik itibarsızlığımız ve destek bulamayacak olmamıza güvenerek inadına hava sahamızdan çıkmayacaklar. Yapacağın 1 hatada bu durumdayken olabilecekleri düşünüyorum, destek bulamayacağız. ABD/İsrail şimdiki durumdaki Türkiye'yi mi savunur? Yoksa Fransa'nın da askeri anlamda yanında durduğu Yunanistan'ı mı? Monşerler diyerek görevden kovup yerlerine cemaat içinden adamlarını yerleştirdiğinden bu yana politik itibarımız ufacık Ermenistan'dan bile çok daha geride. Politik alanda ve lobilerde destek bulamazsan istediğin kadar haklı ol fark etmez, haklıyı haksızı kazanan taraf belirliyorken umurlarında olmaz.Yine de F-35 alamayacaksak S-400 tepe tepe kullanılır. Vurmak şart değil, kilit ile elimizde caydırıcı bir güç elde ederiz. Bunu Yunanistan da biliyor, bu yüzden son yıllarda Türkiye'ye karşı silahlanma yarışında ekonomisini iyice batırmaya devam ediyor.
O subayların hiçbiri Türkiye'nin şu anda düşeceği durumu görerek bunu yapmadılar. Askeriyede en ufak ihtimallere karşı bile hazırlık yapılması gerekir, o planlar da o dönemde gerçekleşmesi en uzak olan ihtimale karşı yapılmış bir hazırlık planı. Şu anda ise o "uzak ihtimal" artık en muhtemel ihtimallerden birine dönüştü malum kesimin hainliği yüzünden.Egemen Harekat Planının sızdırılmasıyla Yunanistan zaten Türkiye'ye karşı açıklarını çok fazla güçlendirdi. Bir gün hiç tahmin etmediğin savaşlar yaşanabilir, NATO'da olmamıza rağmen zamanında subaylarımız tarafından bu planlar yapıldıysa bir bildikleri vardır demeliyiz.
bu kısımda katılıyorum.Dış siyaset ve politika konusunda 90'lar seviyesine dönmezsek oturduğumuz her masada kaybedeceğiz. Bu bir gerçek.