Eğer ki tamamından konuşmak isterseniz, şöyle anlatayım. Öncelikle yönetim için, kesinlikle değişmeli. 1915'te yapılan, henüz Türkiye'nin kurulmuş olmadığı bir tarihteki, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaptığı soykırımı Türkiye'ye yıkmaya çalışan insanlara karşı çıkabilecek biri gelmeli. 1915'te Türkiye diye bir şey yok ortada, ancak soykırımı Türkiye yapmış olarak görülüyor ve reisimiz buna hiçbir şey demiyor. Kendi ülkesini doğru zamanda savunmayı bilen birinin o kadar yıl boyunca seçimleri kazanmasına hala inanamıyorum.
Ekonomi için ise; piyasayı iyi takip eden, işini milyon dolarlar verdiği yatırımcılara bırakmadan bizzat kendi de takip eden, işini bilen, krizi fırsata çevirme yetisine sahip, ülkesinin diğer piyasalara göre yönetildiğini bilen, edepli bir insan gelmeli ekonomi yönetimine. Daha sonra dış ülkelerle düzgünce geçinebilen, ama sırf iyi anlaşmak için ülkesini satmayan bir bakan gerekli. Ve kararlarını tarafsız insanlara onaylatıp, kendi fikrini ortaya koyan bir bakan olmalı. Daha sonra halkın da yönetimde fikir belirtebilmesini sağlayan bir yasa gelmeli. Bu şekilde halktan bilgili insanlar da fikirlerini ortaya koyup ülkelerinin daha iyi bir yer olmasını sağlayabilir. Ve halkın doğru bilgiye ulaşabilmesi için yandaş kanalların kapatılıp, tarafsız gazeteciliğin öne çıkarılması gerek. Hiçbir şey değiştirilmeden, direkt olarak halka iletilmeli ki halk kendi yorumunu yapabilsin ve gerçekleri bilsin.
Halkın bilinçlendirilebilmesi için yine iş haber denetlemesinde ve eğitimde bitiyor. Bilgisiz din hocalarının sertifikaları alınmalı, yine yandaş haber kanallarının kapatılıp tarafsız gazeteciliğin öne çıkarılması, halkın sorgulamaya yönelik eğitim alması gerekir. Çünkü şu anki bilgiyle insanımız, ne denirse anında inanıyor. Biraz düşünseler, neyin ne olduğunu anlayacaklar. Ve ülkemizin gelişmemiş şehirlerinde yaşayan insanların eğitim hakkına destek çıkılmalı. Herkesin refah içinde yaşayabilmesi sağlanıp, cumhurbaşkanının ülkedeki insanlara yakın maaş alması, saraylarda yaşamaması gerek. Paramı veren kula minnetim sonsuzdur algısından anca böyle kurtuluruz. Aç kalmadığı sürece halkımız, başındakine sadıklığından vaz geçmez. Ama azıcık da tatsalar o zenginliği, anlayacaklar ki kendileri zaten aç kalmak üzere. Gören zengin, onlara acıyıp para verecek, o derece. Biraz akıllanması lazım vatandaşımızın. Sonra konuşuruz iyi mi kötü mü yönetim diye. Birçok şey halka düşüyor, başımızdakinin ne suçu var ki? Bulmuş sahipsiz sürüyü, geçmiş çoban olmuş. Asıl sorun halkta. Bakın ben karşı partidekilere söylemiyorum bu lafları. Aynı şey benim fikrimi savunanlar için de geçerli. Yine muhalefetin yandaş kanallarını izleyip, kendi yorumlarını ortaya koymadan yönetim değişsin diyorlar. Bilmiyorlar ki muhalefetin de hataları var. Biraz düşünseler anlyacaklar, kendileri de o sürüdeki herhangi bir koyun. Eğitim gelsin, gerisi gelir.
Dediğim gibi, hata reisimizde değil. Hata halkımızda. Boş boş çobansız bir şekilde kurtların etrafında dolanmaları onların suçu. Umarım yazımdan herhangi bir şey anlamışsınızdır da yine o koyunlar gibi boş verip geçmezsiniz her şeyi.