Konuyu açtığımda 4. sınıftım şimdi stajyer avukatım. Tüketici Hukuku dersi de aldım. Kanundaki taahhütlü abonelik kısmını sonradan gördüm. Bu konuda sözleşmenin ne isim altında imzalandığı da önemli. Keza itiraz sebebim de usulen bir sebepten. Ayrıca firmaların cezai şart yerine indirim bedeli istemesi bakanlığın dediğine göre değil Yargıtay tarafından makul mu ona da bakmamız lazım. Çünkü işlemlerde muvazaa görülebiliyor. Bakanlığın yayınladığı broşürü inceledim ancak Yargıtay çok zıt kararlar verebiliyor. Hepsini ona göre düşünüp her ihtimale karşı THH başvurumu geri çektim.
Sözleşmenin ne isim altında imzalandığı hususunda size kesinlikle katılıyorum.
Benim açtığım konuda dikkat çekmek istediğim nokta " ... bedel ödemeden ayrılma hakkı vardır" ifadesine hemen güvenip önünü ardını okumadan buna inananlar.
Bakınız Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği 22. maddesinde bu ifade geçiyor evet. Ama aynı maddenin üçüncü fıkrasında ne diyor hep birlikte bakalım :
Yukarıda " ... cezai şart ödemeksizin ..." diyor ama kırmızı ile işaretlediğim üçüncü fıkrada da "süresinden önce ayrılırsan 16. madde uygulanır" diyor.
Peki 16. madde neymiş ona da bakalım :
Yani diyor ki "evet cezai şart yok ama firma sana indirim falan uyguladıysa onları geri isteyebilir"
Bu arada bu metinleri alıntıladığım linki de buraya bırakayım :
Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü
Toparlamak gerekirse kendi açtığım konuda da anlattığım gibi öyle veya böyle bir bedel çıkıyor. Tüketiciyi haklı bulan bazı emsal kararlar var ama takdir edersiniz ki bunlar çok nadir.
Ha, kendi yorumumu da tekrarlayacak olursam süresinden önce taahhüdü bozmak isteyen birisi bedelini ödemelidir bence. Çünkü taahhüdün felsefesi bu değil midir zaten? Karşılıklı edim içeren borç sözleşmesi diye geçiyor sanırım. Karşılıklı imzalanan sözleşmeye uymazsan bedelini ödersin. Bence bu çok mantıklı bir yaklaşım.
Öte yandan firmanın kusurlu hizmet sunması, hızın çok çok düşük olması gibi durumlarda incelemelerin çok daha detaylı yapılıp ona göre bedel çıkarılıp çıkarılmayacağı kararı verilmesi taraftarıyım. Mesela 50'lik pakette 40 civarı hız kabul edilebilir ama 20'nin de altına düşmesin bir zahmet. Tabii iç tesisat, modem kalitesi, Wi-Fi kirliliği vs. gibi bir sürü etmen var. Bunların hepsinin normal olduğu yani müşteri tarafından yapılacak herhangi bir işlem olmadığı kesinleştirildikten sonra firmanın kusurlu hizmet sunduğu belgelendirilmeli. Elbette ben bunları yazdım diye bunlar gerçekleşmeyecek.
Yazınızı okudum fakat arkadaşta sizin dediğiniz gibi indirim bedeli değil, taahhüt cayma bedeli diye fatura yollamışlar.
Eki Görüntüle 1478653
İsmi ne olursa olsun bir bedel çıkmış, biz buna odaklanmalıyız bence. Ben açtığım konuda "indirim bedeli" dedim ama bu arkadaşa çıkan faturada "cayma bedeli" denmiş. Ne fark eder ki? Yarın bir gün firma savunmasında "biz TCB'yi yanlışlıkla yazmışız aslında indirim bedeli olacaktı" mı diyecek? Veya kararı veren hakim "faturada indirim bedeli değil TCB yazıyor o yüzden müşteri haklıdır" mı diyecek? Hiç sanmıyorum.
Evet bazı kavram karmaşaları yaşanıyor. Konuyu 9 ay önce açtım. O zamanlar şimdiki kadar detaylı da araştırmamıştım. Sonradan fark ettim ki orada "indirim bedeli" ifadesinin üzerinde duracağıma taahhüdün mantığını anlatmaya çalışsam çok daha iyi olurmuş. Ki zaten sonradan onu da ekledim.
Tekrar ediyorum taahhüt dediğimiz şeyin ne olduğu bellidir. Çift taraflı bir sözleşme. Ve buna uymayan olursa bedelini öder. Bu sebep-sonuç ilişkisini kurmak çok basit.
Öte yandan yukarıda da dediğim gibi müşterinin yapacak bir şeyi kalmadığında incelemeler daha detaylı ilerlemelidir. Yoksa klasik müşteri kafasını hepimiz biliyoruz. Sözüm meclisten dışarı orada burada gördüğü ve detaylı araştırmaya girmeden inandığı " ... cezai bedel ödemeksizin ... " ifadesine dayanarak sözleşmeyi feshetme arzusunda. E bunun hukuki bir karşılığı olmalı değil mi?