Merhaba. Öncelikle EasyJet'ten başlayalım. Düşük maliyetli ve çok iddiası olmayan bir havayolu şirketi. Temel amacı müşterisini x noktasından y noktasına götürmektir. Güvenlik, havacılığın göbek adı olsa da düşük maliyetli havayolu şirketleri maliyetten düşmek için her yönteme başvurur.
Bu gibi küçük şirketlerde bakımcılar da zan altında kalır. Türk şirketlerinde de (isim vermeye gerek yok) aşağıda yazacağım konuşma mutlaka geçer. Sadece EasyJet'e gömmeyelim.
+Mahmut abi x kablosu kopmus, degisimi yapmamız lazım.
-Yav olum ay sonu maliyet diye fırçayı yiyoruz. Ek yap, lehim yap bir şekilde idare etsin.
+Ama abi uçak indiğinde sarsıntı, titreşimde bir şey olmasın.
+Çok da önemli bir yer değil. Sorun çıkarırsa bakarız çaresine.
Şaka değil, bunlar yaşanıyor... Büyük şirketlerde ise böyle olmaz. Elindeki AMM ( Aircraft Maintenance Manual ) ne derse onu yaparsın. O kablo değişecek seviye gelmişse değişir. Yok bantlayalım, lehimleyelim idare etsin denmez.
THY'nin biletleri pahalı ama uçak koltuğuna poponu koyduğunda aklına bu saydıklarım gelmez... İçin rahat bir şekilde uçarsın.
Videoda kullanılan bant, sıradan evde kullandığımız koli bandı gibi bir bant değil. Havacılıkta kullanılan bu bantlar rüzgar basıncına, ısı değişikliklerine, neme ve ultraviyole ışınlarına dayanıklı olarak üretiliyor. Biz bu banda duct tape diyoruz.
Uygun görülmüşse, kullanmışlardır. Ama videolara, TV'lere çıkmayan daha pislik işler de dönmüyor değil düşük maliyetli havayolu şirketlerinde. İşin içinde bizzat olduğumdan bu kadar emin konuşabiliyorum.
Denetim şart. Uygunsuz bakım tespit edilirse, şirketin hangarlarını kapatmaya, uçuşlarını sonlandırmaya kadar iş gider. Havacılığın kanunları serttir.