Ülke Ekonomisi Ne Durumda?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Benim gözlemime göre ekonomi; 3 gökdelen düşün. Biri halk, ikincisi devlet üçüncüsü dış etmenler (dış firmalar, ülkeler) Devlet halktan birkaç kat bir şekilde kendine katıyor ve halk daha küçük bir binaya dönüşmeye başlıyor. Fakat 3. kule devletten küçük şekilde kat alıyor. Kaybedeni olmayan tek gökdelen dış etmenler.
 
Hiçbir veriye dayanmadan ekonominin kötüye gittiğini 5 yaşındaki çocuk bile anlar günümüz standartlarında, bunu değerlendirmek için verilere bakmana gerek bile yok. Ha ben bakmak istiyorum dersen, açacaksın son 10 yılın enflasyon değeri, işsizlik oranı ve dış borç gibi diğer neticeleri günümüz verileriyle yan yana koyacaksın. Ki ekonomik krizin yaklaştığını da göz önünde bulundurmakta fayda var.

Ancak gerek yok, peki neden? Son yıllarda sadece teknoloji satın alıyoruz, teknolojiye bir yatırımımız yok. Ülke üretimi kaldıracak kapasitede olduğu halde gereksiz ürünleri ithal etmeye de başladık. Kısacası %90 dışa bağımlı bir ülke olarak yaşıyoruz. Ha nasıl ayakta kalıyoruz? Vergiler. Örneğin benzin 1 TL ile satılıyor diyelim, sen bunun 60 kuruşunu devlete veriyorsun. Sonra gidiyorsun araba alacaksın, bir bakıyorsun senin ülken üreten firmadan 2 kat daha fazla kazanıyor, hem de üretmeden. Neden teknolojiye yatırım yapsın ki bu adam?

Mercedes Maybach S650 2018
Ülkeye giriş fiyatı: 731.780 TL
Anahtar teslim fiyatı: 2.263.400 TL

Tabii ben verginin alınmasından yanayım çünkü bizim milletimiz kadar lüks meraklısı bir millet görmedim ben, bu vergilerle dahi BMW'nin en çok sattığı distribütör ülkeyiz. Almanya'da 3 yıl yaşamış biri olarak belirtmeden edemiyorum, adamlar 2010 yılında 2000 model 500€ değerinde bir Opel Corsa'ya binmeye devam ediyordu bütçeleri el vermesine rağmen. Vergi yatırılsın yatırılmasına ancak bu vergi doğru yerlere yatırılmalı, saray yapımına veya Diyanet İşlerine değil.

Sonuç itibariyle veriye ihtiyacınız yok. Çalışma saatiniz Almanlarla aynı ancak onlar bir arabayı asgari ücretle 1 yılda alıyorsa, siz 10 yılda alıyorsunuz. En basitinden buradan bakabilirsiniz.
Soracağım soruyu sakın taraf tutarak sormuyorum. Bunu baştan belirtiyim. Dedikleriniz hepsi doğru. Yıldız verilir. Peki şuan ki duruma kıyasla 2002'den önceki durum nasıl? Yani şuan da iktidar da olan partinin yaptıkları belli. 2002'den önceki durum da belli. Hani bu Ak Partiyi savunan büyük dedelerin söylediği ''Laiklik elden gideyih'' gibi savunan dedelerin siz çok buldunuz gibi laflara kıyasla hangi dönem daha iyi? Ya da başka sualle hangi dönemi tercih ederdiniz. Sebebini de açıklar mısınız?
 
Listeye bakınca nasılsa öyledir.

List of European countries by minimum wage - Wikipedia

Verilen 448 euro asgari ücretin 140 eurosunu vergi kesen biz, kaldı 307 euro. Gramla veriyor kepçeyle alıyor. Verdiğin ne kadar zaten?

Edit: Ayrıca Almanya'da işsizlik parasından daha düşük olan asgari ücretimiz. Yeni emekli maaşları ise 1100 TL civarı bir şey 210 euro yani.
 
Ekonomik olarakbüyümenin kısaca özeti yaptığımız ihracatın ithalattan büyük olmasıyla ölçülüyor. Yıılık ithalat-ihracat miktarlarını kolay bulabilirsin. Kendi gözünle görmen için diyorum. Ürettiğimiz tek şey sorun onu da satamıyoz zaten. En basit mantık Age Of oynadıysan zamanında birşey alıp satarken sürekli yaparsan bunu her alışında fiyatın arttığını hatırlarsın. Babamızın uşağı yok bu dünyada. Kimse bize hayrına aynı fiyat mal vermez. Durumu en güzel özetleyen videoyu Google'da " kaza yapan motordan benzin hortumlayan adam" olarak arat izle ne hallere gidiyoruz gör.
Söylediğinizi genellememek lazım.
 
Sayisal ve sozel iki ana baslikta incelenir.
Sayisal etkenler:
- GDP , yani gayrisafi milli hasila. Ulkede uretilen tum urun ve servislerin toplam piyasa degeri. Bu rakamsal olarak ekonominin ne kadar buyuk olduguna isaret eder.
- GDP tek basina yeterli degildir. Nufus olarak buyuk olan ekonomilerin GDP degerinin yuksek olmasi normal bir etken. Bu sebeple GDP'yi, ulkede yasayan kisi sayisina bolmek durumundasin. Bu da kisi basina dusen milli gelir degerini olusturur. Bu da onemli bir indikator.
- Kisi basina dusen milli gelir de yetersiz bir ifadedir. Zira herkes ayni parayi kazanmaz, gelir adaletsizligi olusur. 2 kisilik bir ulkede her iki kisinin de 50 ser liralik uretim yaptigi durum mukemmel bir gelir adaleti saglarken, birisinin 100 lira digerinin 0 liralik geliri olmasi durumu tam tersi bir adaletsizlik olusturur. Turkiye kisi basina dusen milli gelir olarak cogu ulkeden geri olmasinin yanisira, gelir adaletsizligi bakimindan da kotu durumdadir.
- Cari acik. Ithalat - Ihracat arasindaki farkin nominal degeri. Bu deger ulkenin ne kadar borclandigi, disariya verdigi urunlerle ithal ettigi urunler arasindaki farkliligi izah eder. Bu degerin pozitifte olmasi cok iyi bir indikatordur, yani ihracatin ithalattan fazla olmasi. Ornegin Almanya bu konuda cok iyidir.
- Cari acik da, ayni GDP orneginde oldugu gibi yalnizca nominal bir deger uretir. Ulkenin Cari aciginin, ulkenin GDP sine orani genellikle ulkenin ekonomik stabilitesine cok iyi bir endikatordur. Yani senin ulkenin disariya olan borcunun, ulkenin gayrisafi milli hasilasina orani; bir nevi cekirdek bir ailenin aylik kazancinin aylik borclanmasina oranidir. Bu degerler Turkiye icin kotuye gitmektedir. ( Turkey Current Account to GDP | 1980-2018 | Data | Chart | Calendar --> Max tusuna basip gorebilirsiniz )
Ornegin Amerika en fazla dis borcu olan ulkelerden birisidir ama milli hasilasina oranlarsan bu onlar icin bir problem teskil etmez. Ayrica Amerika'da enflasyon ciddi dusuktur, insanlar 5 sene boyunca ayni maasi alip fakirlesmezler. Bizde surekli ayni maasi alarak surekli fakirlesirsin.
- Issizlik ve enflasyon. Bu iki kriter endustrinin ve egitimin bir arada olusturdugu bir sayisal degerdir. Enflasyonun sifirin altinda olmasi da problemlere yol acar ( ureticiler icin ). %2, %3 gibi degerler genelde optimal enflasyon oranidir. Makul olanin issizligin cok az, enflasyonun da optimal degerlerde seyretmesidir. Fakultelerin ve meslek liselerinin "urettigi" insanlarin, endustride kendine yer bulmasi ve ulkenin bu yerli uretimle kalkinmasi esasi onemlidir. Gecici kontratlarla yapilan is verme eylemleri ve dis yatirima bagli istihdam saglanmasi durumu surekli bir issizlik problemine yol acar. Buna ek olarak, "egitim enflasyonu" ismi verilen bir baska problem de gun yuzune cikar issizligin yuksek oldugu ulkelerde. Bu da sudur kabaca, 10 tane muhendis icin 3 tane acik pozisyon var ise, bu pozisyonlara en egitimli olanlari almak ister firmalar. Bu durumda da, master yapmis bir muhendisin aslinda kendi kalifikasyonlarinin cok altinda bir iste calismak zorunda kalmasi gibi bir sorun ortaya cikar. Yani eskiden bir meslek lisesi mezununun yaptigi ayni isi bugun bir Master dereceli yuksek muhendisin yapmasi problemi. Bu da insanlari is bulmak icin daha yuksek egitim almaya iter. Halbuki normal sartlarda her egitim seviyesinden insan icin yeterli istihdam saglanmalidir. Ulkenin genetik muhendisine de, marangoza da ihtiyaci vardir zira.
- Bunlarin yanisira, bebek olum orani, olumlu trafik kazasi oranlari, hatta kaldirimlarin yollardan ne kadar yuksek oldugu gibi istatistikler ve bile ulke ekonomileri ile iliskilendirilebilir. Saglikli ekonomilerde bu veriler hep benzerlik gostermektedir.

Sozel veriler:
- Dis yatirimcilarin, turizm sektorunun ve genel ithalat-ihracat ile ugrasan insanlarin ulkeye gelebilmesi ve sicak para getirebilmesi icin saglikli bir hukuk sistemine, oturmus bir siyasi istikrara ( istikrar lafina uyuz oluyorum malum nedenlerle ama soylemis bulundum ) ihtiyac vardir. Ulkenin guvensiz oldugunu, devlet politikalarinin saydamligini kaybettigi ve sosyal huzurun olmadigi yerlere kimse yatirim yapmak istemez, yaptigi yatirimi geri ceker.

Biraz klise olacak ama, aslinda Turkiye dogal kaynaklari ve cografi konumu itibari ile cok zengin bir ulke olabilecek potansiyele sahip. Genc nufus bakimindan cogu ulkeden iyi durumdayiz. Ancak hukuk ve egitim sisteminin felc olmasi; saydam devlet politikalarinin olmamasi, askeri mudahale riskinin her zaman var olmasi, surekli sinir komsulari ile yasanan problemler ve iyi yetismis insanlarin mesleklerini icra edebilecekleri istihdam olanaklarinin olmamasi sebebiyle yurt disina gitmeleri ( beyin gocu kisaca ) ulke ekonomisine sekte vurmaktadir.

Turkiye zamaninda ucak, otomobil ve lokomotif uretebilen bir ulke idi.( Arastirabilirsiniz )
Ancak gunumuz kosullarinda, bugun Mercedes'in X model aracini alirken devlete verdiginiz vergi Mercedes'in o aractan kazandigi paradan daha fazla. Hal boyle olunca, devleti yonetenlerin otomobil uretmek icin caba sarfedim milyonlarca dolarlik AR-GE yapmasina gerek kalmiyor, zaten o parayi vergiden kazaniyorlar. Turkiye GDP degeri yuksek olan ulkelerden birisi oldugu icin, vergilerden gelen korkunc bir para var ve bu paranin cok cok az bir kismi AR-GE calismalarini desteklemek icin kullaniliyor. Macaristan'in milli hasilasi Turkiye'nin 8 de biri olmasina ragmen, 1000 kisiye dusen bilim adami sayisi; AR-GE'ye harcadigi paranin Milli Hasilaya orani, aldigi patent sayisi ve akademisyenlerinin yayimladigi makale sayisi bizden daha fazla. Yani ne endustrimiz uretiyor, ne de akademisyenlerimiz. Turkiye ile Guney Kore, 1950 li yillarda ayni ekonomik verilere sahip iki ulkeyken, bugun Guney Kore bizim fersah fersah onumuzde. Elbette bunlarin sebepleri uzerine kitaplar yazilir ama suclu her zaman halktir. Bu ulkenin akademisyenleri, politikacilari, patronlari gokten zembille inmiyorlar. Bizim kulturel yapimizdan, bizim ailelerimizden, bizim okullarimizdan mezun olan insanlar onlar da. Bu sistem bunlari uretiyor, biz onlar arasindan seciyoruz ve sonuc bu malesef. Her ulke hak edildigi gibi yonetiliyor.
 
Ben şu motordan benzin hortumlayandan bahsetmiştim. Genellemeyin diye. İroni yapmanıza gerek yok. :)
A pardon özür dilerim ben o kadar ufağına takıldığınızı farketmedim :)
Soracağım soruyu sakın taraf tutarak sormuyorum. Bunu baştan belirtiyim. Dedikleriniz hepsi doğru. Yıldız verilir. Peki şuan ki duruma kıyasla 2002'den önceki durum nasıl? Yani şuan da iktidar da olan partinin yaptıkları belli. 2002'den önceki durum da belli. Hani bu Ak Partiyi savunan büyük dedelerin söylediği ''Laiklik elden gideyih'' gibi savunan dedelerin siz çok buldunuz gibi laflara kıyasla hangi dönem daha iyi? Ya da başka sualle hangi dönemi tercih ederdiniz. Sebebini de açıklar mısınız?
Valla 2 dönemi de tercih etmek istemiyorum. 2002'den önceki dönemi de şimdiki dönemi de. 2002'den önceki dönemde de siyasal baskı ve politik yanlışlar vardı şimdi de. Ve şunu da bilirim ki şimdiki baskılar ve politik hatalar, 2002 öncesindeki yapılan baskı ve politik hataların bir nevi öc alınması. Nasıl o zamanlar başı örtülü hanımefendiler nasıl yerlerde sürütlendi üniversitelerin kapılarında alınmadı örtüleri çıkartıldı, 2002 den sonraki dönemde de başı açık hanımefendiler terörist vatan düşmanı ilan edildi. Ve eminimki bu süreç dönüp dönüp devam edecek. Bir o taraf bir bu taraf.
 
Soracağım soruyu sakın taraf tutarak sormuyorum. Bunu baştan belirtiyim. Dedikleriniz hepsi doğru. Yıldız verilir. Peki şuan ki duruma kıyasla 2002'den önceki durum nasıl? Yani şuan da iktidar da olan partinin yaptıkları belli. 2002'den önceki durum da belli. Hani bu Ak Partiyi savunan büyük dedelerin söylediği ''Laiklik elden gideyih'' gibi savunan dedelerin siz çok buldunuz gibi laflara kıyasla hangi dönem daha iyi? Ya da başka sualle hangi dönemi tercih ederdiniz. Sebebini de açıklar mısınız?

Bu sorunun mantigini ben anlamiyorum. Diyelim ki su goturmez bir sekilde Turk insani topyekun fikir birligine vardi ve soyle dusunuyor, 2002 oncesi donem, sonrasindan cok daha kotuydu. Bu, icinde bulundugumuz durumun "iyi" oldugu anlamina mi geliyor yani? 2002 oncesi donemden de daha kotu donemler oldu. Bugunkunden de daha kotu donemler olabilir. Bunu sormaktaki amac nedir? Dun aynaya baktim, bugunkunden tipsizdim. Demek ki bugun cok yakisikli olmaliyim. Yaptiginiz bu ve bana cok mantiksiz geliyor.

Kaldi ki bana gore 2002 oncesi daha iyiydi. Tek bir sebepten bile bu iddia edilebilir:
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Bugun boyle bir tartismayi hayatta bulamazsin.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı