yücehnos
Femtopat
- Katılım
- 30 Aralık 2024
- Mesajlar
- 6
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Son 4 yıldır hayatım darma duman ilerliyor.(öncesi harikaymış gibi) aslında hikayeye şöyle başlayım hayata gözümü açtığımda dedemlerin evinde anneannem dedem ve ben vardı. Normal bir çocuklukta anne ve baba beklenirken benim annem ve babam, dedem ve anneannem olmuştu. Annem ve babam ben doğmadan önce ayrılmış, annem de çalışmak üzere İstanbul'a yerleşmişti. Yıllar böyle geçerken en sonunda annem ve babam barışmış artık çok düşündükleri "evlatlarını" yanlarına almaya karar vermişlerdi. 6 yaşına kadar babasını görmeyen çocuğa bu senin baban dedirtilmişti. Gel zamann git zaman bu çocuk babasından baba sevgisi hissetmiyordu. Çünkü her baba oğluyla olan bir ilişki gibi değildi bu. Henüz daha 6-7 yaşlarında bile babamdan sarılma öpme gibi davranışlar, aslan oğlum gibi basit cümleler duymamıştım. He, sorarsanız hiç mi sarılmadı öpmedi. Öptü ama annemin zoruyla ve annemin hatırlatmasıyla gizli gizli "-sen bu çocuğa hiç baba gibi davranmıyosun, biraz dokun, sev" gibi gibi cümleler hep annem tarafından babama ima edildi. Yani sentetik bir sevgide olsa az da olsa ilgi vardı. Gel zaman git zaman hata yaptığımda, çocukca yalanlar söylediğimde ayakları ile kafama basmaları, duvardan duvara 8 yaşındaki beni fırlatmaları, gece tuvalete ağzımı bağlayıp kilitlemeleri, yüzüm vücudum mosmorken "-soğuk suyla yıkayalım da morlukların gitsin." gibi gibi çok değerli tavsiyelere ve ilgi alakaya maalesef yenik düştüm. Gel zaman git zaman gene ailemden uzaklaşmaya çevremdeki insanlara yönelmeye devam ettim. Aylar yılları geçti 11 yaşım a geldiğimde bir beden eğitimi dersi sonrası eşofmanımı yırttım. Çok kötü bir haberdi bu ki, tahmin edersinizki öyle oldu. Şiddet hırpalanma yüzüm gözüm vücudum mosmor olana kadar şiddet gördüm. Ertesi gün okulda öğretmenim gördü. Fark etti durumu. Hıçkıra hıçkıra çocuk halimle döktüm kendimi. Öğretmenim de duramadı ağlamaya başladı. Bu satırlarda ne varsa anlattım ona. Bir gün okula polis geldi. Aldı beni götürdü hastaneye sonra karakola. Hocam polislere haber vermişti çünkü. Neyse merak etmeyin bir şey çıkmadı. Çünkü yapamadım. Ailemi mi şikayet edecektim? Herkes farkındaydı ama kimse bir şey diyemedi. Zoraki cümlelerimi, sessiz çığlıklarımı hepsi duyuyordu ama kimsenin elinden bir şey gelmedi. Gel zaman git zaman 6 ay sonra ortaya çıkan babamın soyadını 14 yaşımda aldım. Eminim babam olup olmadığını hepiniz anladınız. Ama bence sizlerde ben gibi sadece kabullenin. Babam devlet memuruydu yaptığı bir hata? (hırsızlık) sonucu yaşadığımız yerden def ettiler bizi. LGS arifesinde herkes yüzüme babamın yaptığı şeyin sorumlusu benmişim gibi davrandı. Nasıl davranacaklardı ki? (hukuki boyut devam ediyor). Sonrasında bendeniz LGS de batırdı mı hayır tabii ki. Evet daha iyisini yapar mıydı yapardı ama maalesef dağıldı bir kere am bu son değildi. Hiç de kötü bir liseye yerleşmedim. O çok övülen lise hayatına adım attım. Tabii iki işssiz bireyin evladı olmak. Zengin çocukların kol gezdiği okulda pek de istemeyeceğiniz bir durum. Her gün sabah 6 da 5km yolu yürüyerek gidip akşam o yolu tekrar dönmek yaz/kış,sıcak/soğuk demeden aynı şeyi yapmak. Öğlen yemek yememek, yeni ayakkabı, mont, kıyafet almadan yaşamak. Neden yemek yemiyorsun diyenlere tokum demek, neden bu kadar düşünüyorsun diyenlere ne diyeceğini bilememek. Evde şiddet olayları, kavgalar, gürültüler, yoksulluk, anne ve babamın vurdum duymazlığı derken bu sene YKS'ye giriyorum. Bir de bu var yan dostlar. Onca şeyin ardından bir de bu. Atlatıcağıma yönelik inancım umudum hala var. Sadece hala bir noktaya bakıp olanları düşünüyorum. Neslimdeki çocuklarla gençlerle farkımı. Her şeyi kolayca basitçe elde edip, sevgi görmeleri, istediklerini yiyip içebildiklerini, gezebildiklerini görünces sadece yanlış aileye mi doğdum, yoksa güzel şeyler için bir sınav mı? İkinciyi seçmek istiyorum ki umarım öyle olur. Üniversite kazanmak tek kurtuluşum okuduğunuz için teşekkür ederim.