Merhaba dostlar,
Sizlere suikaste uğrayan bir gazetecimiz, daha doğrusu "fikirlerimizi aydınlatan kişi" uğur Mumcu'dan bahsedeceğim.
Baştan söyleyeyim çeşitli kaynaklardan alıntı yaptım eleştirebilirsiniz beni.
Ailesi:
Annesi Nadire Mumcu, babası tapu kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey idi. Uğur mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
Eşi Şükran Güldal Mumcu (homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. dönem TBMM'ye İzmir milletvekili olarak girmiş ve 10 Ağustos 2007 - 7 Haziran 2015 tarihleri arasında TBMM başkanvekilliği görevini yürütmüştür.
Ağabeyi işçi partisi genel başkan yardımcısı av. Ceyhan Mumcu'nun uğur mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı kardeşim uğur mumcu adıyla bir kitapta toplanmıştır.
Ve bizi ilgilendiren asıl kısım gazetecilik dönemi:
Önceden (yeni ortam gazetesindeyken) köşe yazarlığı yapan uğur mumcu,
1975'te: cumhuriyet'te "gözlem" başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. O sırada Anka Ajansı'nda da çalışıyordu.
Tarih: 1975 Mart'ta makalelerinden oluşan suçlular ve güçlüler adlı kitabını yayınladı (basım ne zaman olduğu kesin değil.). Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Yahya Demirel'in "hayalî mobilya ihracatını" konu edinen, mobilya dosyası adlı kitabı yayınlandı.
1977'de "sakıncalı piyade"(bugüne kadar uzanan ilk baskısı: 1997) ve "bir pulsuz dilekçe" kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, sakıncalı piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara sanat tiyatrosunda tam 700 kere sahneledi.
1981'de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı "silah kaçakçılığı ve terör" yayımlandı.
1983 yılında m. Ali ağca ile cezaevinde röportaj yaptı (papa'yı öldürme girişimi). 1984 yılında kenan Evren'in imzalayanları "Vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı aydınlar dilekçesi'nin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan sakıncasız adlı oyunu yazdı; "papa-mafya-ağca" kitabını yayımladı.
1987'de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen "rabıta" ve "12 Eylül" adlı kitapları; 1991'de en önemli araştırmalarından biri olan "kürt-İslam ayaklanması 1919-1925" (bu kitabı okuma fırsatına sahip oldum öneririm.) Yayımlandı.
1991 yılında ilhan Selçuk ve yaklaşık seksen cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında milliyet gazetesinde yazan mumcu, cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de cumhuriyet gazetesi'ne döndü.
Suikast:
Uğur mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir.
Suikastı; İslam'i hareket, ibda-C, hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmiştir. Ergenekon davası sanıklarından ümit oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde Mumcu'nun, seri numarası silinmiş ve kürdistan demokratik partisi lideri celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ayrıca suikasta uğramadan önceki süreçte, uğur mumcu, kürt dosyası adlı kitabını yazmaktaydı. Bu kitabında PKK'nın oluşumunu, kürt ayaklanmalarını, Öcalan'ın aldığı dış desteği ve barzani-İsrail-öcalan ilişkisini incelemekteydi. Kitabını bitiremeden ölmüştür.
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaretleri sırasında dönemin başbakanı Süleyman demirel, başbakan yardımcısı Erdal İnönü ve içişleri bakanı ismet sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu'nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Suikastın failleri yakalanamamıştır.
"Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar."
- Uğur mumcu.
Sadece bilgilendirme yapmak istedim, böyle önemli gazetecilerimiz olduğunu hatırlatmak istedim.
Saygılarımla, Emir.
Sizlere suikaste uğrayan bir gazetecimiz, daha doğrusu "fikirlerimizi aydınlatan kişi" uğur Mumcu'dan bahsedeceğim.
Baştan söyleyeyim çeşitli kaynaklardan alıntı yaptım eleştirebilirsiniz beni.
Ailesi:
Annesi Nadire Mumcu, babası tapu kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey idi. Uğur mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
Eşi Şükran Güldal Mumcu (homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. dönem TBMM'ye İzmir milletvekili olarak girmiş ve 10 Ağustos 2007 - 7 Haziran 2015 tarihleri arasında TBMM başkanvekilliği görevini yürütmüştür.
Ağabeyi işçi partisi genel başkan yardımcısı av. Ceyhan Mumcu'nun uğur mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı kardeşim uğur mumcu adıyla bir kitapta toplanmıştır.
Ve bizi ilgilendiren asıl kısım gazetecilik dönemi:
Önceden (yeni ortam gazetesindeyken) köşe yazarlığı yapan uğur mumcu,
1975'te: cumhuriyet'te "gözlem" başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. O sırada Anka Ajansı'nda da çalışıyordu.
Tarih: 1975 Mart'ta makalelerinden oluşan suçlular ve güçlüler adlı kitabını yayınladı (basım ne zaman olduğu kesin değil.). Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Yahya Demirel'in "hayalî mobilya ihracatını" konu edinen, mobilya dosyası adlı kitabı yayınlandı.
1977'de "sakıncalı piyade"(bugüne kadar uzanan ilk baskısı: 1997) ve "bir pulsuz dilekçe" kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, sakıncalı piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara sanat tiyatrosunda tam 700 kere sahneledi.
1981'de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı "silah kaçakçılığı ve terör" yayımlandı.
1983 yılında m. Ali ağca ile cezaevinde röportaj yaptı (papa'yı öldürme girişimi). 1984 yılında kenan Evren'in imzalayanları "Vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı aydınlar dilekçesi'nin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan sakıncasız adlı oyunu yazdı; "papa-mafya-ağca" kitabını yayımladı.
1987'de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen "rabıta" ve "12 Eylül" adlı kitapları; 1991'de en önemli araştırmalarından biri olan "kürt-İslam ayaklanması 1919-1925" (bu kitabı okuma fırsatına sahip oldum öneririm.) Yayımlandı.
1991 yılında ilhan Selçuk ve yaklaşık seksen cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında milliyet gazetesinde yazan mumcu, cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de cumhuriyet gazetesi'ne döndü.
Suikast:
Uğur mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir.
Suikastı; İslam'i hareket, ibda-C, hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmiştir. Ergenekon davası sanıklarından ümit oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde Mumcu'nun, seri numarası silinmiş ve kürdistan demokratik partisi lideri celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ayrıca suikasta uğramadan önceki süreçte, uğur mumcu, kürt dosyası adlı kitabını yazmaktaydı. Bu kitabında PKK'nın oluşumunu, kürt ayaklanmalarını, Öcalan'ın aldığı dış desteği ve barzani-İsrail-öcalan ilişkisini incelemekteydi. Kitabını bitiremeden ölmüştür.
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaretleri sırasında dönemin başbakanı Süleyman demirel, başbakan yardımcısı Erdal İnönü ve içişleri bakanı ismet sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu'nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Suikastın failleri yakalanamamıştır.
"Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar."
- Uğur mumcu.
Sadece bilgilendirme yapmak istedim, böyle önemli gazetecilerimiz olduğunu hatırlatmak istedim.
Saygılarımla, Emir.