Unutulmuyor bazı dertler

Katılım
8 Nisan 2020
Mesajlar
6.551
Makaleler
7
Çözümler
61
Yer
Beyaz Saray, Washington, DC
Tek derdimi anlatabileceğim yerin burası olduğunu düşünüyorum, hatam olursa affola dostlar. Ciddiyetle okunursa memnun olurum.

2022 senesi, bir ekim ayının bir cuma günü. Hayatımda gerçek anlamda mutluluğumu hissettiğim son gün. Ertesi gün İstanbul'a gidecek olmam, arkadaşlarımla yaptığımız planların tam yolunda işliyor olması, kız arkadaşımla aramın her geçen gün daha iyiye gitmesi ve okulumun da beklediğimden güzel gitmesi. Şüphelenmiyor da değildim hani, bu kadar hayat nasıl iyi gider diye. E dedim, bazen bazı şeyleri olduğu gibi bırakmak gerek.

Saat 4, okuldan çıktım ve yola koyuldum. Okulum ile evimin arası 10 dakika, evime vardım. Çantamı bıraktım, üstümü değiştirdim, saçlarımı taradım falan derken saat 4 buçuk oldu ve inip motosikletimi çalıştırdım. Saat 4:45 gibi arkadaşımı da alıp yola koyuldum bir benzinliğe doğru. Babamın arabasını alacaktım yıkamak için, sanırım tek eğlence kaynağım buydu. Saat 5 civarı, benzinliğe varmadan 10 dakika önce, çift şeritli fakat tek şeridini arabaların parkı yüzünden istila edilmiş yolda akrabamın sürdüğü bir arabanın önüme kırması ve kaçacak yerim olmamasından dolayı çarpmam sonucu kaza geçirdim. Kaskım yoktu, olay yerinde bayıldım. Kazayı bir oto yıkamacı önünde yaptım. Arkamdaki arkadaşım kalkıp bir peçete alarak kırılan burnundan akan kanları temizlerken kafamın yarılması sonucu yerde kanlar içerisinde yatan beni görüyor ve öldüğümü düşünüp şokun etkisinden çıkarak olayı anlamaya çalışıyor. Millet başıma toplanıyor, birisi kaldırmaya, birisi ayıltmaya, birisi su vermeye çalışıyor. Beni yıkamacıda bekleyen babam, onları almamı bekleyen 2 arkadaşım ve mesaj bekleyen bir kız arkadaşım var. Durumdan kimsenin haberi yok. Ortalama 5-7 dakika civarı baygın kalıp ayılmaya başlıyorum. Anlık şokun etkisindeyim, başımı hissetmiyorum fakat ayağımda inanılmaz bir acı var. Tek yapabildiğim şey babamın numarasını vermek oluyor. Arkadan birilerinin ambulanstan önce polisin aranması gerektiğini söylediğini duyuyorum fakat dönüp bir şey diyemiyorum. Canım acıyor, olayı anlamamışım, ellerim ve kafam kan içinde. Arkamı dönüyorum ve benden daha da öne gitmiş olan motosikletimin yan yatmış ve bir takım sıvıları dökülmüş bir biçimde, birkaç metre ilerisinde de birlikte kaza yaptığım arkadaşımın oturduğunu gördüğümde ipler kopuyor ve kendimi kaybediyorum. Tek düşünebildiğim şey motosikletim oluyor o an, nedense başka bir şey de düşünemiyorum. Babam geliyor, beni ve kaza yaptığım adamı görüyor. Kaza yaptığım adam babamı tanıyor ve kendisine yardım etmeye geldiğini zannedip gidip selam verecekken çarptığı kişinin oğlu olduğunu görüp dayak yeme korkusuyla olay yerinden uzaklaşıp tanıdığı bir yerel esnafa sığınıyor. Polis geliyor, devamında tek bir ambulans. Olayı kavramaya başlıyorum, bir şeyler şekilleniyor fakat o kadar hızlı oluyor ki her şey babamdan özür dilemekten başka bir şey yapamıyorum. Halen yarı baygın gibiyim, kafamın yarısı çalışmıyor sanki. Arkadaşımın bizi bekleyen arkadaşlarımı aradığını ve onlara kaza yaptığımızı söylemesini duyuyorum, inandıramıyor onlara kaza yaptığımızı. Polis benden bir şeyler anlatmamı istiyor fakat yok, hiç bir şeyi hatırlamıyorum. Zar zor babama kimliğimi verip ambulansa bindiriliyorum. Arkadaşım baş ucumda, ona da ambulans çağırılmış fakat 10-15 dakika sonra geliyor ambulans. İkimiz de hastaneye sevk ediliyoruz ve olay yerinde bilmediğim bir şeyler dönüyor. İfadem alınmadan veya olayın nasıl yaşandığını anlatmama izin verilmeden tutanak tutuluyor ve %100 suçlu gösteriliyorum. Hastane aciline ulaştıktan sonra daha da iyiye gittiğimi düşünüyorum. Aklıma kız arkadaşıma yazmak geliyor, ona yazıyorum o sırada. Arkadaşım başka bir yerde, ben başka bir yerdeyim. 1 saatten uzun süre tomografi çekiliyor vücudumun her bölgesine. Kafama dikiş, ayağıma alçı ve ellerime bandaj sarıyorlar. Kaza yaptığım arkadaşım ise büyükşehre sevk ediliyor. Saat gece 12 buçuk gibi bütün akrabalarım hastaneye ziyaretime geliyor ve 1 gibi de çıkışım veriliyor.

İstanbul'a gitme planlarım vardı, ne oldu? Yattı. Arabayı alacaktım, ne oldu? Yattı. Planlar? Hepsi çöp. Hiç bir şey beklediğim gibi gitmedi, her şey tam tersi yönde. Kazadan sonraki hafta sınavlarım başladı ve hayatım boyunca girdiğim en kötü sınavlardı çünkü gerçekten psikolojik olarak çok çok kötü durumdaydım. Bir kaza atlattım, kazanın devamında ailemle aram bozuldu yediğim ceza ve açtığım masraftan dolayı, sınavlar geliyor, hatta geldi ve onun stresi mevcut. Birkaç gün kız arkadaşımla aram bozulmaya başlıyor ve Çarşamba günü öğle saatleri de aylarca konuşmamak üzere son kez mesajlaşıyoruz. Perşembe günü sınav var, bilgi olarak eksiğim de var, psikolojik olarak asla hazır değilim, vücudum bitkin, perişan. Yediğim bir ceza var, yaptığım bir kaza var, vurduğum bir araba var. Sınavlarım çok kötü geçiyor ve bu da normal olarak iyice bitiriyor beni. Ailem hem sınavlardan, hem kazadan dolayı iyice üzerime geliyor ve artık iyice saçlarım beyazlıyor, ciddi dökülmeler başlıyor.

İki hafta sonra, suçlu %100 ben oluyorum. Sağ şeritte seyrederken sol şeritteki arabanın bana vurması şeklinde gerçekleşen olaya "takip mesafesinin yeterli olmaması" yazılıyor. Arabanın komple masrafı bana ait. Bilirkişi raporu için şikayet ediyoruz, savcıya varmadan reddediliyor. Olayın tekrar incelenmesi için kamera kayıtlarını talep ediyoruz, mahkeme kararı olmadan veremeyeceklerini belirtiyorlar. Mahkemeye başvuruyoruz, reddediyorlar. Sonuç, sıfır. Ekim ayından sonra aylarca kendime gelemedim. Uzun süredir konuştuğum kız arkadaşımla aram bozuk, ailemle aram bozuk, arkadaşlarıma eskisi kadar görüşemiyorum, tek derdimi atabildiğim motosikletim artık yok, bisiklet bile sürmeye korkar olmuşum. 2023 Ocak ayı, "bu hayat böyle geçmez lan" deyip bir şeyleri düzeltmeye çalışmaya başlıyorum. Yarı zamanlı işe girip para kazanmaya ve yardım etmeye çalışıyorum. Ocağın ortalarına doğru sigorta şirketinden bir mektup ve mesaj alıyorum. Kazadan 4 ay sonra. İkisinde de yazan metinler aynı. Kısaca özetleyecek olursam ödemem gereken binlerce Türk lirası. Hani düzeliyordu her şey? Ne oldu? Yine bir bitiklik, yine bir perişanlık. İşin kötüsü bu durum da son sınavların dönemine denk geliyor ve onlar da kötü geçiyor. Bu psikolojiden kurtulmaya çalışırken yaşanan 6 Şubat depremi. O an bütün dertlerimi unutup insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Gitmek istiyorum deprem bölgelerine fakat olmuyor, ailem de izin vermiyor, gitmeme imkan da yok. Elim kolum bağlı bekliyorum. Bulunduğum bölgenin yardım toplama merkezlerine gidip gönüllü olarak günde 16 saate yakın çalışıyorum. Akşam eve geldiğimde de uzaktan enkaz teyitleri yapmaya çalışıyorum. Günlerim uykusuz geçiyor. Gördüğüm görüntüler, işittiğim sözler, tanık olduğum anlarla inanın ki daha da kötü duruma geldim.

Bu zamanları iyi kötü geçirdim gittim. Mart ayı geldi, ehliyet kursuna yazıldım, okul sınavlarıma girdim. Biraz biraz düzelmeye başladım, arkadaşlarıma tekrardan eskisi gibi iyi olmaya falan. Ehliyet sınavından geçtim ve motosikletimle aylar sonra ilk kez trafiğe çıktım. Çıktığım gün kaza yaptığım gün olay yerine gelen polisle aynı polis denk geliyor, çeviriyor ve tekrar bir ceza. Babama ne diyeceğim? Yeni yeni ödenmeye başladı kaza borçları, ne olacak bu? Niye bir şey düzelmiyor? Neden hep benim başıma geliyor? Bu ve benzeri sorularla gecelerim uykusuz, günlerim de mutsuz geçip gidiyor. Nisanda tekrar kız arkadaşımla barışıp bir şeyleri yoluna sokmaya çalışıyorum, sigortadan bir mektup daha. İçerisinde tekrardan binlerce lira ödemem gerektiğini söyleyen metinler, aksi takdirde tarafıma açılacak davanın detayları. "Lan ben ne ara bu duruma geldim?" diye soruyorum kendime, artık elim ayağım iyice birbirine dolaşmış, babama binlerce lira borçlanmışım, saçlarımda belirgin beyazlar, moraran göz altlarım, zayıflaşan vücudum ve daha neler. Halen kazanın etkisi sürüyor vücudumda. Ani uyuşmalar, durduk yere başlayan baş dönmeleri ve kafa ağrıları, aşırı rahatsız edici kulak çınlamaları gibi.

Bugün 16 Mayıs 2023 arkadaşlar. Önümüzdeki hafta tekrardan sınavlarım başlıyor. Çevreyle olan ilişkim her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İş arıyorum fakat adam gibi para veren bir yer bulamıyorum, kendimi ve gençliğimi de heba etmek istemiyorum. Ailem sürekli paranın lafını yapıp duruyor, kız arkadaşım desen ne olacak tekrardan aram bozuldu ve bunun psikolojisi de bambaşka. Artık gerçekten dayanabileceğim, sırtımı yaslayabileceğim bir kişi, bir yer, bir ümidim kalmadı. Günlerim hızlı, vakitlerim boş, zamanım değersiz geçiyor. Okuduğunuz için teşekkürler. Derdimi anlatabileceğim başka kimsem veya bir yerim yok. Herkese iyi geceler.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Hocam çok geçmiş olsun.

Tavsiyem, eğitiminizi bir an önce tamamlamaya bakın. Sonra iş bulma süreciniz çok daha rahat olur.

Çarptığınız kişinin dayısı amcası olaya el atmış olabilir. Siz yine de kafaya takmayın. Şükür; vücudunuz engelli kalmamış. Aileniz yanınızda.

Bu arada depremde iyi ki de gitmemişsiniz. İnanın gidenler çok pişman olmuştu. En iyisi yardım bölgelerinde çalışmak diyorlardı.

Son olarak ne okuyordunuz?
 

Yeni konular

Geri
Yukarı