Vefat eden kişiler nereye gidiyor?

@SideWinder Çalışıyorum dostum, her yaz kaybolurum bilirsin zaten. Bu sene de çalışıyorum vaktim eskiye göre daha fazla var ama bir bıkkınlık geldi bana siteye pek girme hevesim eskisi gibi yok maalesef, bu böyle devam edecek mi bilmiyorum.
 
@SideWinder Çalışıyorum dostum, her yaz kaybolurum bilirsin zaten. Bu sene de çalışıyorum vaktim eskiye göre daha fazla var ama bir bıkkınlık geldi bana siteye pek girme hevesim eskisi gibi yok maalesef, bu böyle devam edecek mi bilmiyorum.

İşlerin ve keyfin yerinde gitsin, buraya pek uğramasan da olur. :) Okullar açılıp, şu saçma konular azalınca keyifler de yerine gelir hem. :)
 
İşlerin ve keyfin yerinde gitsin, buraya pek uğramasan da olur.
Eyvallah. Uğrarım herhalde ya, özlüyorum ortamı.

Okullar açılıp, şu saçma konular azalınca keyifler de yerine gelir hem.
Kalite düştü bana göre de. Okulların açılması benim için pek önemli değil, üniversiteyi bitireli 2 yıl olacak, alttan dersim vardı onu da verdim. Keşke bitmeseydi ama çok özlüyorum üniversiteyi arkadaş ortamından dolayı. Arkadaşlarının kıymetini bil, okul bitince insan boşluğa düşmüş gibi oluyor.
 
Bir şeyler yapmaya çalışanlara, saçma sapan cezalar verilirse herkes kaçar burdan. Ben de soğudum bile. Hiçbir şey yazasım gelmiyor.
Emek verip konu açıyorsun, sonra bir bakmışsın bir hırbonun yüzünden ceza yiyen sen oluyorsun. Emeğe yazık!
 
Çok basit bir cevabı var.

Buraya:
Eki Görüntüle 582570

Doğmadan önce nerede olduğunuzu biliyor musunuz? Hayır. Öldükten sonra da bilmeyeceksiniz. Çoğu kişi için korkutucu bir gerçek. Dinlerin nasıl doğduğunu bu şekilde anlayabilirsiniz.

Sen herhalde milyon kere öldün. Tecrübelisin. Ayrıca İslam hak dindir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
İslam'da kişi eğer mü'min ise kabiri ucu bucağı görülemeyecek kadar uzar ve güzellikler içinde uyur Münker ve Nekir melekleri tarafından sorguya çekildikten sonra. Fakat eğer kafir veya münafık ise kabri iyice daralır ve kafirin/münafığın kemikleri birbirine girer, çok acı çeker. Ateistlerin veya Deistlerin bu konuda inancı nasıldır bilmem ama İslam'da böyle.
 
Gerçi oklumaya aklın yetmez üşenirsin ama neyse
kabir hayatı insan ölüp de kabre konduğu andan, kıyametin kopmasına kadar geçen zamana 'kabir hayatı' denir.

Kabir hayatının bir adım öncesi dünya, bir adım sonrası ahiret hayatıdır. Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir engel oluşturduğu için ona 'berzah hayatı' da denir. Bir bakıma kabir, ahiret hayatının çeşitli duraklarının ilkidir. Kabirdeki imtihanı kolayca veren, ondan sonraki menzilleri daha kolay geçer. Bu ilk imtihanı veremeyen kimsenin kabir hayatı son derece korkunçtur.

kabirdeki sorgu kabre konan her insan, münker ve nekir melekleri tarafından hesaba çekilir.

bu sorgulama şöyle olur: defin işi bitip de eş, dost ve aile fertleri mezardan birer birer ayrılırken, kabirde yalnız başına kalan kimse onların ayak seslerini işitir. O sırada biri münker, diğeri nekir diye anılan siyah tenli, mavi gözlü iki melek gelir; ölen kimseyi oturtur, müslüman olup olmadığını anlamak için 'rabbin kim? Hangi dindensin?' diye sorarlar.

müslüman ise 'rabbim Allah; dinim İslam' diye cevap verir. Bir de resul-i ekrem hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterler. Mü'min, ölmeden önce de dilinden düşürmediği gibi, kelime-i şehadet getirerek onun Allah'ın kulu ve resulü olduğunu söyler. Melekler ona 'biz senin bunu söylediğini daha önce de biliyorduk' derler.

Sonra kabri genişletilir ve pırıl pırıl aydınlatılır. Ona cehennemdeki yeri gösterilir: 'bak, senin yerin burasıydı. Allah teala burayı cennette yüce bir makamla değiştirdi. O seni şu güzel yerinden kaldırıp yeniden diriltene kadar, burada gelin güvey uykusu gibi rahat uyu!' derler.

O müslümanın kabrinden cennete bir yol açılır. Cennetin burcu burcu kokularını duymaya başlar. Ona cennet elbiseleri giydirilir. Gözünün gördüğü yere kadar kabri genişletilir. O da yeniden diriltileceği kıyamet gününe kadar cenab-ı Mevla'nın kendisine sunacağı nimetler içinde ve sabah akşam cennetteki yerini seyrederek rahat ve huzur içinde yaşar.

kafir veya Allah'a inanmış görünen kimse (münafık) ise, meleklerin sorularına cevap veremez. Melekler ona, kendisinin durumunu daha önce de bildiklerini söyleyerek başına şiddetli bir şekilde vururlar. Onun feryadını insan ve cin dışındaki diğer varlıklar duyar. Kabri daraltılır, kabrinden cehenneme bir kapı açılır, cehennemin alevlerini duymaya başlar. Sabah akşam cehennemdeki yerine bakarak acılar içinde kıvranır.

kabir azabı peygamber efendimiz dualarında kabir azabından Allah'a sığındı; müslümanların da sığınmasını tavsiye etti ve bu konuda şöyle buyurdu: "kabirlerinizde deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceğinizi Allah bana bildirdi. Ben hayatımda kabirden daha korkunç bir manzara görmedim. Birbirinizi gömmeyi bırakmayacağınızı bilsem, kabir azabından bir miktar size de duyurması için Allah'a dua ederdim."

Öldükten sonra dirilme
bir gün kıyamet kopup dünya hayatı son bulacaktır. Sadece Allah Teala'nın bileceği bir süre geçtikten sonra, Sur'a ikinci defa üflenecektir. O zaman gökten hayat veren bir su indirilecek, herkes adeta bitkiler gibi yeniden canlanacak, kemikleri bile çürümüş olan insanlar, Allah'ın izniyle hiç çürümeyecek olan kuyruk sokumundaki hardal tanesi kadar küçücük bir parçadan (acbü'Z-zenebden) yeniden canlanacak, kabirlerinde dirilip kalkacaklardır.

O zaman insanlar dünyada bir gün veya daha az bir zaman kaldıklarını sanacak, Allah'a hamdederek mahşere doğru koşarcasına gideceklerdir. Ne yazık ki, kendi yaratılışını unutanlar, 'çürümüş kemikleri kim diriltecek' diye hayretle sorarlar, öldükten sonra yeniden hayat bulacaklarına bir türlü inanmazlar. İşte onlar, ilk önce yaratanın yeniden dirilttiğini göreceklerdir.

mahşer Allah teala, mahşer gününden söz ederken; 'büyük gün,' 'bütün insanların, alemlerin rabbi huzuruna çıkacağı gün' ifadelerini kullanmaktadır. O gün, sur sesini duyanların gözü dehşetle açılacak; o kimseler dört yana dağılmış çekirgeler gibi kabirlerinden fırlayacaklar ve kendilerini çağırana doğru koşacaklar.

İlk insandan son insana kadar herkes bir araya gelecek; o gün yer başka bir şekle büründüğü, dağlar toz gibi savrulduğu, bir çukur, bir tümsek bulunmadığı için; dümdüz, bembeyaz, hiç kimsenin tanıdık bir işarete rastlamadığı bir yerde bütün insanlar toplanacak.

İnsanlar mahşer yerinde, cenab-ı Hakk'ın huzuruna, - yalınayak, - çıplak, - ve sünnetsiz olarak çıkacaklar. Kapıldıkları dehşet, korku ve şaşkınlık yüzünden birbirlerine dönüp bakamayacaklar. O dehşetli zamanda güneş insanları yakıp kavuracak, herkes günahı ölçüsünde tere batacak; kimi topuklarına, kimi dizlerine kadar, kimi beline, köprücük kemiklerine kadar, kimi de ağzına ve kulaklarına kadar tere gömülecektir.

Hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli günde, Allah teala bazı kimselere özel ikramda bulunacak; onları arş'ının gölgesinde dinlendirecektir.

bu bahtiyar insanlar:

- Adil devlet başkanları,
- Temiz bir hayat içinde rabbine kulluk ederek büyüyen gençler,
- Kalbi mescidlere bağlı müslümanlar,
- Birbirlerini Allah için seven; buluşmaları da, ayrılmaları da Allah için olan insanlar,
- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine 'ben Allah'tan korkarım' diye yaklaşmayan Yiğit adamlar,
- Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka verenler,
- Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı dökenler olacaktır.

amel defteri mahşer gününde herkesin önüne, dünyada iken yaptığı bütün iyilik ve kötülükleri gösteren kitapları (amel defterleri) açılacak. Herkese: 'Oku kitabını! Bugün kendini sorgulayacak durumdasın' denecek. İyilik yapmış olanın amel defteri sağ eline verilecek.

O kimse, büyük bir sevinç içinde etrafındakilere 'bakınız şu kitabıma, alınız okuyunuz' diyecek. Onun hesabı kolay görülecek ve cennetin yüksek yerinde, elini atınca koparacağı meyvelerin arasında, yiyip içerek mutlu bir hayat sürecek.

Defteri sol eline verilenler ise 'amanın, bu nasıl deftermiş! Yaptığım her şeyi küçük büyük demeden sayıp dökmüş. Keşke bana defterim verilmeseydi de hesabımı öğrenmeseydim. Keşke ölümle birlikte her şey bitmiş olsaydı' diye yanıp tutuşacak.

hesap daha sonra insanlar, dünyada yaptıklarından dolayı cenab-ı Hakk'ın huzurunda hesaba çekilecektir. Ağızlar mühürlenip kapatıldığı için konuşamayacak, onun yerine eller ve ayaklar neler yaptığını bir bir anlatacak, kulaklar, gözler, deriler dile gelip her şeyi haber verecektir.

Elbette iman edip iyi işler yapan, Allah'ın Emir'lerini tutup yasaklarından sakınan biriyle, böyle olmayanlar hesaplaşmada bir tutulmayacaktır.

peygamber efendimizin anlattığına göre bu şöyle olacaktır: Allah teala her bir insanla tercümansız konuşacaktır. O zaman insan sağ tarafına bakacak, ahirete gönderdiği iyilikleri görecek. Soluna bakacak, vaktiyle yaptığı kötü işleri görecek. Önüne bakacak, önünde sadece cehennemi görecektir. Cenab-ı mevla, kendilerinden memnun olduğu kullarının amel defterine şöyle bir bakmakla yetinecek, onları ayrıca hesaba çekmeyecektir. Zira hesaba çekilenler azap göreceklerdir.

Muhammed ümmetinden; büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve sadece rablerine güvenen yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete girecektir.

Dünyada en küçük bir iyilik yapan, yaptığı iyiliğin karşılığını mutlaka görecek; en küçük kötülük yapan da bunun cezasını çekecektir. Bu hesaplaşma sonunda kimsenin kimse de hakkı kalmayacak, hatta boynuzsuz koyun bile, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.

mizan hesap işi bittikten sonra, dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin ölçülüp tartılmasına sıra gelecektir. Allah teala kıyamet günü son derece doğru ve hassas teraziler kuracak, böylece kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaktır. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, iyi veya kötü her şey tartıya konacaktır.

Tartıda iyilikleri ağır gelenler kurtulacak, muradına erecek; iyilikleri hafif gelenler, derin bir mutsuzluğa gömülecek, bir uçurumun girdabına sürüklenecek ve şayet Allah'ın ayetlerini de inkar etmişlerse sonsuza kadar cehennemde kalacaklardır. Dünyada yapılan ibadetler ve iyilikler mizanda ağır gelecektir.

Bazı iyilik ve ibadetler tartıda daha ağır çekecektir. Mesela 'sübhanallahi ve bir-hamdihi sübhanallahi'l-azim' zikri dilde hafif olmakla beraber rahman olan Allah'ı hoşnut eden iki cümle olduğu için mizana konduğunda ağır gelecektir.

'Elhamdülillah' diye Allah'ı zikretmek de mizanı sevapla dolduran bir ibadettir. Ama terazide her şeyden daha ağır çeken, güzel ahlak olacaktır.

sırat mahşerden sonra cennete veya cehenneme gidebilmek için sıratın üzerinden geçilecektir. Sırat, cehennemin iki yakasına kurulmuş, peygamber efendimizin benzetmesiyle, kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüdür. Mü'minler buraya gelince, peygamberler 'Allah'ım selamet ver, selamet ver!' diye yalvaracaklardır.

Sırattan ilk defa muhammed aleyhisselam ile birlikte ümmeti geçecektir. Allah'ın hoşnut olduğu kullar, bu köprüden, amellerinin derecesine uygun bir süratle kolayca geçip gideceklerdir. Kimi göz kırpacak kadar bir zamanda, kimi şimşek, kimi rüzgar hızıyla, kimi kuş, kimi iyi cins at ve deve süratiyle geçecektir.

Son söz efendimiz (s. A. V)'den: "akıllı kimse ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için çalışandır." (ibn Mac'e, zühd 31)
Problemin ne biliyor musun? Yazdıklarının bir geçerliliği yok çünkü tek bir inançtan ibaret sen de buna inanarak senin gerçekliğin içinde doğru bu olarak kabul edilmesi. problem bundan ibaret işte.
 
Buraya.
Ardından hesaba çekileceğiz.
 

Dosya Ekleri

  • 5e2533e155427f1dfc286656.jpg
    5e2533e155427f1dfc286656.jpg
    73,4 KB · Görüntüleme: 23
Son düzenleyen: Moderatör:

Geri
Yukarı