Yakın arkadaşımdan hoşlanıyorum

talhaca

Hectopat
Katılım
31 Ekim 2020
Mesajlar
184
Makaleler
1
Yer
yok kızım marstayım şuan
Selam, yeni kategoriyi incelerken içimi dökebileceğim bir yer olması hoşuma gitti. Bunun için son zamanlarda insanlara anlatamadığım bir durumu sizlerle paylaşacağım.

Öncelikle ben lise yıllarındaki gönül işlerinin içi boş ve gereksiz gönül eğlendirmeler olduğunu, kendi tabirimle evcilik oynamakla eşdeğer olduğunu savunurum. Şu ana kadar ki hayatımda ise sadece iki kişiden gerçek anlamda hoşlandım. İnsanların görünüşlerine karşı çok bir şey hissetmiyorum. Daha çok düşünceleri ve bana karşı tutumları etkili oluyor. Biraz uzun soluklu yazacağım, yarın okul var ve uyuyamıyorum; düşünceler dolu. Eski anıları hatırlamak hoşuma gidiyor, bu yüzden anlatmayı tercih edeceğim sanırım. Okumak sizin elinizde, iyi okumalar.

Her neyse, geçen yıl haziran gibi yeni bir şehre taşındık. Taşındığımda baya zor bir durumdaydım, neredeyse her şeyimi kaybetmiş bir şekilde; aile baskısı ile mücadele ediyordum. Yaz tatilinin bitişine 3 gün kala, cuma günü gibi bir yakınımızın evinde yatıyor ve telefonla ilgileniyordum. Instagram üzerinde boş boş dolaşırken, son atılan postların birisine yorum attım. Birkaç saat uyuduktan sonra kalktığımda yorumum tutmuştu. Beğeni bildirimlerinden kedili profil resmi olan birisine takip isteği attım. Kız'ın yüzünü görmedim, sadece hikayesinde bir konser videosu vardı. Her neyse, hikayeye yanıt verdim; müzik falan konuşmaya başladık. Bana o günden bir fotoğraf gönderdi, sohbet çok güzel gidiyor. İlgi alanlarımız uyuşuyor, müzik uyuşuyor. Hatta Spotify üzerinden Blend yaptık. Saat 12'den 4'e kadar konuştuk sanırım. Ben o sıralarda hangi okula nakil alacağım konusunu düşünüyordum, işte puanımın yettiği üçüncü okul evimize yakın mesafedeydi; istediğim okulu tercih etmeme izin verilmedi. Orayı seçmek durumunda kaldım. Pazar gecesi, okula gitmeden önce gündemden kaynaklı okul meselesini sordum. Sonra aynı şehirde olduğumuzu öğrendim, aynı okulda olduğumuzu öğrendim. Instagram algoritmasından mı kaynaklı bilmiyorum, bir şekilde okulda ilk takipleştiğim kişi o oldu.

Pazartesi günü okul açıldığında, isteksiz bir şekilde okula gittim; kimseyi tanımıyorum. İnsanlar ne dediğimi anlamıyor, sadece bayrak töreni sonrası gidip arka sıraya oturdum; ellerimi bağladım ve kafamı sıraya koydum. Sakinleştiğimde ilk ders bitmişti, hava almaya sınıfımızın bulunduğu koridordaki pencereye çıktım. Yan sınıfta tanıdık bir yüz, ama gitmeye cesaretim yok. İlk hafta birbirimizi birkaç kez gördük, ama selamlaşmadık bile. Eve geldiğimizde ise sürekli olarak konuşuyoruz. Sonraki hafta, karşılaştığımızda selam verdi. Bende merhaba dedim, dışarı çıkalım mı? Yanımda arkadaşım var, dedi. Hoşçakal dedim sınıfa doğru yürüdüm. 1 ay boyunca sadece birbirimize el salladık, bazen selamlaştık. Oturup yüzyüze sohbet etme fırsatım olmadı. Ama sanaldan sürekli olarak mesajlaştık, her şeyi birbirimizle paylaştık. Bakın, buraya kadar hoşlanma durumu yok. Sadece birer arkadaşız, normal arkadaş. Bu olaylar olurken yeni sınıf arkadaşlarım ile anlaşamadık, beni sevemediler. Baya bir zorbalığa maruz kaldım, böyle bir durum olduğunda paylaşabileceğim tek kişi vardı. Durumlar böyle olunca, bende sınıf dışı arkadaş edinmeye başladım. Sohbetim seviliyor sanırım, hızlı gelişti olaylar.

Bu şekil birkaç ay geçti, ta ki nöbetçi sırası ona gelene kadar. Nöbetçi olduğu gün, sınıfa geldiğinde ufak bir konuştuk. İçimdeki heyecanı anlatamam, çok güzel hissetmiştim. Ardından öğle arasında nöbetçi masasına gidip, biraz daha sohbet etmeye çalıştım. Bu yüz yüze olarak konuşmamızdaki önemli anlardan biriydi. Ardından okulda teneffüslerde falan sürekli buluşmaya başladık. Çok arkadaşı yoktu, ben ise sınıftakiler beni dışladığı için; diğer sınıflardan çok fazla arkadaş edinmiştim. Ancak samimiyet konusunda başka birisi yoktu. Ben bu olaylar olurken sürekli olarak heyecan duyuyordum, ancak kendi kendimi tutmaya çalışıyor; olayın buralara gelmesini istemiyordum. Okulda konuşmadığımız günlerde bile, göz göze geliyorduk. Karşı sınıfımda olduğu için kapıya çıktığımda sadece oraya odaklanıyordum. Bu sırada karşı sınıftan da arkadaşlar edindim, birlikte aktiviteler yaptık falan. Her şey çok güzel gidiyordu, hayatımın geri kalanı çok kötü olsa da; okulda işler iyi gidiyordu. Birbirimizin çocukluk travmalarına kadar öğrendik. Ayrıca benle tanıştığından beri bir ilişkisi olmadı, hoşlandığı biri oldu ama ondan ters tepki alınca nefret etmeye başladı. Bu zamanlarda sürekli olarak kendisine birilerini ayarlamamı söylüyordu, çevremin fazla olmasından ötürü. Bende çöpçatan olmadığımı söylüyordum, ama benlik bir durum olursa yardım edebileceğimi söyledim.

Sömestr gelene kadar bu konuyu hiç açmadım, neredeyse kimseye söylemedim. Burada neredeyse dememin sebebi, beni yakından gözlemleyen bir arkadaşımın tespiti. Sömestr tatili gelince, son gün birlikte fotoğraf çekindik ve eve gittim. Ertesi gün, yine bana birilerini ayarlamamı söylerken, saat 9 gibi bir anda içimden geldi ve konuşurken içimi döktüm. Artık anlık bir cesaret mi yoksa bıkkınlıktan mı geldi, bilmiyorum. Çünkü kendi kendime kararımı vermiştim, zaten odak sürem kısa olduğu için kısa zamanda unuturum. Her neyse, tek dediğim şey, "senden hoşlanıyorum"du. Bana sorduğu şey ise, "nasıl? Ciddi misin?" oldu. Bana son attığı mesajları sildi, whatsapp ve instagramdan. Ardından birkaç kez görüntülü aradı. Telefonu açamadım, anlamıştım ve hareket edemedim o sırada. Friendzone.

Buraya kadar aklıma gelmeyen bir şey vardı, yakışıklı olmamam durumu. Ben insanları dış görünüşlerine göre yargılamasam da onlar yargılıyor, bu durum da otomatik olarak sizi kankalık müessesine düşürüyor. Ne kadar ortak olursanız olun, olay bu maalesef.

O gün çok etkilemedi, çünkü bana biraz daha ilgiyle yaklaşıp baya bir konuşmaya çalıştı. Ertesi gün, akşama kadar kesintisiz konuştuk. Saat 10 gibi yine konuşurken; bir anda bir şeyler yazıp engelledi. Şok olmuştum, şu ana kadar ondan duymayı beklemediğim onlarca şey söyledi. Çok kötü hissetmiştim, böyle durumlarda aşırı tepki veriyorum genelde. Çok fazla da yaşanmadığından, yine aşırı tepki verdim. İlk yaptığım şey, tuvalete gidip sakin olmaya çalışmaktı. Olmadı, midem bulanıyordu biraz kustum ve yatağıma geri döndüm. Wp hariç, sosyal medya uygulamalarını sildim, Instagram hesabımı kapattım, telefonu da uçak moduna alıp; dolabın üst kısmına koydum. Uyuyakalmışım.

Gece kanter içinde uyandım, telefonu açtım. Whatsapp'ta ortak arkadaşımız mesaj atmış. Hayat devam ediyor falan diye, kız bütün gece bana ulaşmaya çalışmış; her yerden. Özür falan dilemiş, işte duygusal biri olduğunu bildiğime rağmen sana böyle bir şey yapmam bana hiç yakışmadı falan. Hatta Discord üzerinden dahi arkadaşlık isteği göndermiş. Ben baya bir şaşırdım, biraz telefonla bakışıp; tekrar uyuyakaldım.

Ertesi günler çok konuşamadık bu konuyu, ben kırgın hissetmemin yanında halen konuşmak istiyor ve olaylar hiç yaşanmamış gibi davranmayı yeğliyordum. Olmadı, aramız bir daha eskisi gibi olmadı maalesef. Ama diğer günlerde de konuştuk, hatta beni aradı. Pazartesi günü okul açıldığından beri sadece bakışıyoruz. Her şey başa dönmüş gibi, sadece bana bakarken gülüyor. Gözlerinin kısılmasından anlayabiliyorum, ben sadece gözlerimi kaçırmıyorum. Yanına çağırdı ama gitmeye utandım, şu anda ne yapacağımı tam olarak bilmiyorum. Sınıfımdan çıkmaya çekiniyorum, insanlar bana çok uzak gibi geliyor. Zaten güven sorunu olan birisi için baya problemli bir durum oluştu. Sadece bir zaman makinesi ile 3 hafta öncesine dönmek istiyorum...

Konuyu gözden geçirdiğimde, içimdeki bütün ergenliği dökmüş olduğumu görüyorum. İleriki senelerde bundan pişman olacağımı bile bile, konu oluştur butonuna basacağım. Sorum basit biraz, ne yapmam gerek?

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Konuyu sonuna kadar okudum ve bu durumda yapabilecek bir şeyiniz olduğunu sanmıyorum. Bozulan her şey eskisi gibi gitmiyor maalesef. Bir kırgınlık ve üzgünlük insanın içinde illaki bir yerde oluyor, olmaya da devam ediyor. Sizin bu durumda yapmanız gereken şey arkadaşınıza hayatında başarılar dileyip yol vermektir, yapacak başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. İlerleyen zamanlarda barışsanız kalıcı hasarlar bırakabilir üzerinizde. Böyle şeylere hiç gerek yok.
 
Ben olsaydım kızı yanıma çağırıp "bana aptal aptal vakit kaybettirme, senden hoşlandığımı söylemiştim. Ya sevgilim olmayı kabul et ya da s..... g.. hayatımdan, beni rahatsız etme." derdim.
 
@Ülküsüz, biraz ağır olmadı mı bu?
Ben; naz yapan, trip atan, cevap vermeyen ve net konuşmayan insanlara aşırı derece sinir olurum. Son bir defa karşıma alıp ne beklediğimi en açık şekilde söylerim ve duruma göre hareket ederim. Kıza ondan hoşlandığını söyleyeli uzun zaman olmasına rağmen kız, hala da net bir şey demiyor. Bence en iyisi bu şekilde ya ipleri tamamen koparmak ya da sıkı sıkıya bağlanmak.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı